ABD’nin Yayınladığı Dini Özgürlükler Raporuna Türkiye’den Tepki
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken düzenlediği basın toplantısında bakanlığı tarafından hazırlanan 2020 yılı Dini Özgürlükler Raporu’nu açıkladı. 23 yıldır düzenli olarak yayınlanan rapor 2020 yılı için 200’e yakın ülke ve bölgedeki durumun kapsamlı bir değerlendirmesini yapıyor. Basın mensuplarına hitaben konuşan Antony Blinken, ABD 2020 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun, ilgili komisyon tarafından, her yıl dünyadaki dini özgürlüklere ilişkin gelişmeler yakından takip edilerek hazırlandığını belirtti. Blinken, dünyanın farklı bölgelerinde Müslümanları, Hıristiyanları ve Yahudileri hedef alan saldırıların ve ihlallerin arttığına işaret ederek her türlü dini ayrımcılığın ve dini özgürlük ihlalinin reddedilmesi gerektiğini söyledi. Blinken ayrıca, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki nedeniyle Çin’e, Myanmar’da Arakanlı Müslümanlara yönelik ihlalleri nedeniyle Myanmar ordusuna dikkati çekti ve Rusya, İran ve Nijerya gibi ülkelerdeki dini özgürlüklerle ilgili sorunların devam ettiğini belirtti.
Dini Özgürlükler Raporu’nun Türkiye bölümünde, gayr-i Müslim azınlıkların haklarının kısıtlamaya devam edildiği ileri sürüldü. “Türkiye anayasası ülkeyi laik bir devlet olarak tanımlıyor” ifadesiyle başlayan raporda anayasanın, vicdan, dini inanç, kanaat, ifade ve ibadet özgürlüğünü benimsediği belirtiliyor. Raporda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da devlete bağlı bir kurum olarak, İslam diniyle alakalı konuları idare ve koordine ettiği, görevinin İslam’ın uygulanması, dini eğitimin sağlanması ve dini kurumları yönetmek olduğu kaydediliyor. Protestan toplulukların Türk vatandaşı olmayan liderlerine yönelik ülkeye giriş yasağı ve sınır dışı uygulamalarında artış olduğunu bildirdiğine değinilen raporda, hükümetin, azınlık dini grupların kendi din adamlarını eğitme çabalarını kısıtlamaya devam ettiği ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun da hala kapalı olduğu belirtildi. Raporda, dini azınlıkların ibadet evleri açma ya da idare etme gibi konularda zorluklar yaşamaya devam ettiklerini bildirdikleri de kaydedildi. Raporda değinilen bir diğer husus da dini azınlıkların kamu eğitim sistemindeki uygulamalar ve dini içerikler konusunda sıkıntılar yaşadıklarını beyan etmeleri oldu.
Raporda, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi kararına da değiniliyor. ABD Dini Özgürlükler Özel Temsilcisi ve ABD Dışişleri Bakanı’nın, Ayasofya’nın dünya çapında farklı dinlere mensup milyarlarca inanan için muazzam bir ruhani ve kültürel öneme sahip olduğuna işaret ederek, hükümetin ülkenin dini geleneklerine saygı göstermeye olan bağlılığının bir örneği olarak Ayasofya’nın müze statüsünü koruma çağrısında bulundukları hatırlatılıyor. Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da konuyla ilgili, “Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi dünya genelindeki milyonlarca Hıristiyan’ı hayal kırıklığına uğratacak” şeklindeki açıklamasına da yer verilmiş bulunuyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “2020 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu”na tepki göstererek raporun Türkiye’ye ilişkin bölümü objektiflikten uzak bir yaklaşımla kaleme alınmıştır” dedi. Türkiye’nin her zaman farklı dini inançlara sahip bireylerin barış ve uyum içinde yaşadığı bir toplumsal yapıya sahip olduğunu ifade eden Bilgiç, “Ülkemiz tüm vatandaşlarımızın din ve ibadet özgürlüklerinin daha ileri taşınması için sözde değil özde adımlar atmaktadır. Nitekim, 2 Mart 2021 tarihinde kamuoyuyla paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı’nda din ve vicdan özgürlüğünün korunması ile cemaat temsilcileri ve vakıflarının faaliyetlerinin daha fazla güvence altına alınmasına yönelik hedef ve faaliyetlere yer verilmiştir.
Ülkemizin tüm vatandaşlarımızın din ve ibadet özgürlüğünün korunması yönündeki iradesi tamdır ve bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecektir” ifadelerini kullandı. ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF) da geçen Nisan ayında 2021 yılı dini özgürlükler raporunu yayınlamıştı. Bu raporda Türkiye’nin ‘‘Özel İzleme Listesi’’ denilen kategoriye alınması tavsiye edilmişti. Rapora göre bu listeye girmesi tavsiye edilen ülkeler “dini özgürlüklerin hükümetler tarafından ciddi şekilde ihlal edildiği ya da ciddi ihlallere göz yumulan ülkeler” olarak nitelendiriliyor. Rapora göre Özel İzleme Listesi’ndeki dini özgürlük ihlalleri “sistemli, devamlı ve dikkat çekici” olarak nitelendiriliyor.