Biden İstihbarattan Virüsün Kökeniyle İlgili Yeni Bir Rapor İstedi
Başkan Biden, Amerikan istihbarat servislerinden koronavirüsün kökeniyle ilgili yeni bir rapor hazırlamalarını istedi. Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamaya göre Biden, göreve gelir gelmez koronavirüsün insanlara ilk olarak nasıl bulaştığı hakkında bir rapor istemişti. Biden, Amerikan istihbarat servislerinin, virüsün bir laboratuvar kazasından mı kaynaklandığı ya da enfekte bir hayvandan mı insanlara geçtiği konusunda fikir ayrılığı yaşadığını vurguladı. Biden bunun üzerine 90 gün içinde yeni bir rapor hazırlanmasını istedi. Biden ayrıca konuyla ilgili yaptığı açıklamada ABD’nin “dünya genelinde kendisi gibi düşünen ortaklarıyla, Çin’e tam, şeffaf ve kanıtlara dayalı uluslararası bir soruşturmaya katılması ve ilgili tüm veri ve kanıtlara erişim sağlaması yönünde baskı yapılması için birlikte çalışmaya devam edeceğini” ifade etti.
Biden’ın virüsün kökeni konusunu tekrar gündeme taşımasında 18 saygın bilim adamının Science dergisinde kaleme aldığı bir makalede Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) heyetinin hazırladığı rapora eleştirilerde bulunarak virüsün laboratuvardan kaynaklanabileceği teorisini yeterince dikkate almadığını vurgulaması etkili oldu. Makalede, ilk araştırmayı yapan DSÖ-Çin ekibine bilgi, veri ve numuneleri Çinlilerin sağladığı, DSÖ ekibinin bunları sadece analiz ettiğine dikkat çekilerek aslında ortada bağımsız bir araştırma bulunmadığı ileri sürülüyor.
DSÖ’nün geçen mart ayında yayınladığı raporda Covid-19’un yarasalardan insanlara başka bir hayvan yoluyla bulaştığıgörüşüne ağırlık verilmiş, virüsün laboratuvardan çıkma olasılığı ise “en düşük ihtimal” olarak gösterilmişti. Yayınlanan 313 sayfalık raporda “laboratuvar sızıntısı” teorisine sadece dört sayfa ayrılmış olması da oldukça eleştiri toplamış ve raporun güvenirliğini zedelemişti. Raporun açıklanmasından sonra ABD’nin de aralarında bulunduğu 14 ülke ortak bir açıklama yayınlayarak rapora tepki göstermişti.
Açıklamada, SARS-CoV-2 virüsü salgınının kökeninin hayvanlar olduğu sonucuna ulaşan raporun “çok geç açıklandığı” ve “orijinal numune ve verilere ulaşım sağlamadığı” eleştirilerine yer verilmişti. Raporla ilgili konuşan DSÖ Genel Direktörü Tedros Ghebreyesus ise virüsün kökenini bulma çabasının zaman ve daha fazla araştırma gerektirdiğini belirterek yayınlanan raporun sadece bir başlangıç olduğunu ve “tüm hipotezlerin hala masada bulunduğunu” ifade etmiş ve daha sağlam sonuçlara ulaşmak için daha fazla veri ve çalışmaya ihtiyaç duyulacak” açıklamasında bulunmuştu.
Wall Street Journal gazetesinin konuyla ilgili haberi de Covid-19 salgınının kökeninin Wuhan’daki laboratuvar olabileceği iddiasının yeniden gündeme taşınmasında etkili oldu. İstihbarat raporuna dayandırılan habere göre Kasım 2019’da Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde çalışan üç araştırmacı virüs ve mevsimsel grip belirtilerine benzer şikayetlerle hastalanıp hastaneye başvurdu. Gazeteye konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen bazı yetkililer, söz konusu iddianın hala desteklenmesi gereken bir güvenilirlik seviyesinde olduğunu dile getirdi.
Pekin yönetimi iddianın tekrar gündeme taşınmasından dolayı Başkan Biden’a sert tepki gösterdi. Çinli yetkililer ABD’yi “Covid-19 kökeni” konusunu komplo teorileri yayarak siyasal araca dönüştürmeye çalışmakla suçladı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, Irak’ın kitle imha silahları hakkında dünyayı yanıltan istihbarat kurumlarının şu anda koronavirüsün araştırılması için kullanıldığını vurguladı. Çin’in ABD Büyükelçiliği ise koronavirüsün kökeninin araştırılmasının “siyasi hesaplarla yapılmaması” gerektiği uyarısında bulundu.
Koronavirüsün doğal yollarla ortaya çıkmadığını savunan görüşe göre virüs Wuhan kentinde bulunan biyoloji laboratuvarından insanlara bulaştı. Virüs bir şekilde laboratuvar dışına çıkınca Çin hükümeti delilleri karartmaya başladı ve bilgi yayılmasını engellemeye çalıştı. Virüsün Wuhan’daki deniz ürünleri pazarında hayvanlardan insanlara geçtiğini söyleyerek gerçeği gizlemeye çalıştı. Trump yönetiminin de savunduğu bu teoriyi ilk ortaya atanlar arasında Washington Times gazetesi var.
Gazeteye göre koronavirüs biyolojik savaş programı çerçevesinde biyoloji laboratuvarında ortaya çıkmış. Gazeteye bilgi veren Çin’in Biolojik Harp Yöntemleri konusunda uzman eski bir İsrail askeri istihbarat çalışanı Dany Shoham koronavirüsün, Wuhan kentinde Çin’in gizli biyolojik silah programına bağlı bir laboratuvarda ortaya çıkmış olabileceğini iddia ediyor. 2019 yılında yayınlanan ABD Dışişleri Bakanlığı raporu Çin’in sivil ve askeri amaçlarla kullanılabilecek türde biyolojik aktivitelerle bulunduğunu iddia ediyordu. Wuhan Milli Biyogüvenlik Laboratuvarının 4. seviye lab olarak Ebola gibi ölümcül patojenler üzerine çalıştığı düşünülüyordu.
Lancet araştırma laboratuvarının 2020 Ocak ayında yayınlamış olduğu bir raporda ilk Covid 19 vakasının deniz ürünleri pazarıyla alakası olmadığı yazılmıştı. Daily Mail 23 Ocak gibi erken denebilecek bir tarihte bu iddiayı ilk olarak yayınlayan gazetelerden birisi olmuştu. Haberde koronavirüsün Wuhan’daki hayvan pazarından değil, pazarın sadece 280 metre uzağında olan ulusal biyogüvenlik laboratuvarından sızmış olabileceği ileri sürülüyordu.
29 Ocak tarihli Washington Post‘ta yayınlanan bir yazıda ise teorinin çürütüldüğü fikri savunuluyordu. Yazıda uzmanların koronavirüsün insan yapımı olamayacağını söyledikleri belirtiliyor. Rutgerts Üniversitesi Kimyasal Biyoloji Profesörü Richard Ebright virüs genomu ve özellikleri incelendiğinde insanlar tarafından üretilmiş olduklarına dair en ufak bir emarenin bile görülmediğini söylüyor. Biyolojik güvenlik uzmanı Tim Trevan da birçok ülkenin yıllar süren çalışmalarının sonuçsuz kalması neticesinde biyolojik silah üretme çalışmalarını bıraktıklarını iddia ediyor.
Yazıda Wuhan Biyogüvenlik Laboratuvarı’nın uluslararası standartlara uygun resmi ve güvenilir bir kuruluş olduğu, diğer Çin kuruluşlarına nispetle daha şeffaf bir yapıda olduğu ayrıca Texas Üniversitesi Galveston Milli Laboratuvarı’yla güçlü bağları olduğu belirtiliyor. İlaveten laboratuvarın Fransız mühendislerin yardımıyla geliştirildiği söylenerek gayet güvenilir olduğu vurgulanıyor. Profesör Vipin Narang ise attığı bir tweette iyi bir biyolojik silahın teorik olarak yüksek öldürücülüğü, düşük bulaşıcılığı olması gerektiği iddiasını savunuyor.
Uzman görüşlerine ve itirazlara rağmen bu teoriyi savunanlar geri adım atmıyor aksine iddialarını destekleyecek kanıtlar bulmaya çalışıyorlar. Nisan 2020’de yayınlanan The Epoch Times belgeseline göre de koronavirüs Wuhan’daki laboratuvarda üretildi; gerçekler Çin hükümeti tarafından gizlenmeye çalışılıyor; virüsün pazarla alakası yok; pazarda yarasa satılmıyor ve açıklanan ilk koronavirüs vakalarının bazılarının bu pazarla hiçbir bağlantısı yok. Katılımcılara göre virüs doğal yollardan mutasyona uğramış görünmüyor. Virüse dair yayınlanan bazı veriler mutasyonun genetik mühendislikle yaratıldığını gösteriyor. Belgeselde Wuhan’da çalışan Çin’in en üst düzey virolojistlerden Shi Zhengli’nin yaynladığı çalışmalar inceleniyor ve sonuç olarak Çinlilerin sentetik virüs üretebildiklerini iddia ediyor. Wuhan Viroloji Enstitüsünde çalışan Duoyi başkanı Xu Bo gibi bazı bilim adamlarının da koronavirüsün burada üretildiği ve sızdırıldığını itiraf ettiklerini iddia ediliyor.
Konuyla ilgili Nisan ayında yayınlanan diğer bir yazıda bilim adamları virüsün laboratuvardan kazara sızmasının imkansız olduğunu savunuyor. Bilim adamları koronavirüsün de tıpkı önceki SARS, MERS ve Ebola’da olduğu gibi doğal biçimde gerçekleştiğini belirtiyorlar. Ayrıca virüsün genetiğiyle oynandığına dair hiçbir izin de olmadığı belirtiliyor. Başkan Biden’ın Amerikan istihbaratına verdiği talimat sonrası başlayan tartışmalar virüsün orijiniyle ilgili tartışmaların devam edeceği ve ABD-Çin ilişkilerinde yeni bir gerilim alanı teşkil edeceğine işaret ediyor.