Kongre’de Türkiye Oturumu Gerçekleştirildi
Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nda düzenlenen “ABD’nin Türkiye Politikası” başlıklı oturumda Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi, Suriye politikası, Doğu Akdeniz’deki eylemleri, Kıbrıs’taki Kapalı Maraş bölgesinin statüsünü değiştirmeye yönelik açıklamaları ve insan hakları gibi konular gündeme geldi. Oturumda senatörler Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland’a sorular yöneltti. Türkiye’nin dış politika hamlelerini genel olarak “Amerikan çıkarlarına ters” olarak değerlendiren Komisyon Başkanı Robert Menendez açılış konuşmasında, NATO üyesi Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın almasının ABD ve NATO için tehdit oluşturduğunu belirterek Biden yönetiminden Türkiye’ye daha fazla yanıt vermesini beklediğini söyledi. Menendez, Türkiye’nin S-400’lere sahip olduğu sürece ABD’nin “Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası” (CAATSA) yaptırımlarını kaldırmasını ve Türkiye’nin F-35 programına yeniden katılmasını desteklemeyeceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyaretini ve Kapalı Maraş açılımını gündeme getiren Menendez kendilerinin yıllardır Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki taraflı bir barış sürecini desteklediklerini hatırlatarak “Erdoğan’ın amacının adada ayrı bir devlet kurmak” olduğunu ileri sürdü. Maraş açılımını, bir uluslararası hukuk ihlali olarak kabul edilemez bulduğunu söyleyen Menendez hem Biden yönetiminden hem de BM Güvenlik Konseyi’nden bu açılımı kınayan açıklamalar beklediğini belirtti.
Menendez’den sonra söz alan Komisyonun kıdemli üyesi Senatör James Risch ise Türkiye’nin jeopolitik önemine vurgu yaptıktan sonra ABD-Türkiye ilişkilerindeki en büyük sorunun S-400’ler olduğunu kaydetti. NATO’nun “Rus saldırganlığını geri püskürtmek” için kurulduğunu belirten Risch Türkiye’nin Rusya’dan S-400 sistemleri almasını “NATO ittifakın temel ilkesine bağlı kalmamak” olarak değerlendirerek S-400 sorunu çözülmediği sürece “F-35’ler de dahil olmak üzere, NATO meseleleri söz konusu olduğunda birçok cephedeki genel ilişkimizi büyük ölçüde etkilemeye devam edecek” ifadelerini kullandı. Menendez’in aksine ikili ilişkilerdeki olumlu yönlere de değinen Senatör Risch, Washington’a atanan büyükelçinin diyalog yanlısı olduğunu ve ikili ilişkiler için en iyisini yapmak istediğini düşündüğünü belirtti. Türkiye’nin milyonlarca Suriyeli mülteciyi ülkesine kabul ederek uluslararası toplumun takdirini topladığına dikkat çeken Risch, “Türkiye ile ilişkimize net bir şekilde bakmalıyız. Kötüyü açıkça kınarken iyiyi takdir ve teşvik edebiliriz” şeklinde konuştu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland da konuşmasında 68 yıldır NATO müttefiki ve ittifak içindeki en büyük ikinci orduya sahip Türkiye’nin, ABD ile ilişkisinin karmaşık bir yapıda olduğunu belirtti. Nuland, “Bölgede güçlü olmamızı ve NATO’nun doğu ve kuzey kanatlarını savunmamızı sağlayan Türkiye-ABD ortaklığı, uyumlu çalıştığımız alanlar kadar politikalarımızın ve bakış açılarımızın örtüşmediği alanlarla da dolu” ifadelerini kullandı. ABD-Türkiye ekonomik ilişkilerine kısaca değinen Nuland “ABD’nin Türkiye ile yıllık ikili ticarette 20 milyar doları aşan önemli bir ekonomik ilişkisi olduğunu” hatırlatarak Türkiye’de yaklaşık 1,700 ABD şirketinin faaliyet gösterdiğini ve 60 firmanın bölgesel merkezinin Türkiye’de bulunduğunu belirtti. ABD’nin Türkiye’ye sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatının, 2019-2020 yılları arasında yüzde 305 arttığını anlatan Nuland, bu ithalatın devam etmesi halinde Türkiye’nin doğalgaz tedarik kaynaklarının çeşitleneceğini, Rusya ve İran’a olan doğalgaz bağlılığının azalacağını kaydetti.
Nuland bölgesel konularla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Washington ve Ankara, terörizmle mücadele ve Rusya ile İran’ın Ortadoğu’daki zararlı faaliyetlerini engelleme konusunda benzer öncelikleri taşıyor” dedi. Nuland, Türkiye’nin, Ukrayna ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü ve bu ülkelerin NATO’ya katılımlarını güçlü bir şekilde desteklediğini hatırlattı. Suriyeli mültecilere kucak açtığı için Türkiye’ye minnettar olduklarını belirten Nuland, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeybatısındaki varlığı yaklaşık 4 milyon Suriyeliyi Esad rejiminin ayrım gözetmeksizin hedef almasına karşı koruyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin Afganistan’daki ABD ve NATO askeri misyonları sona ererken Kabil Havaalanı’nda asker bulundurmasına da değinen Nuland, “Türkiye’nin bu yöntemle katkı sağlama isteği, ABD ve diğer ülkelerin diplomatik misyonları için çok önemli” şeklinde konuştu.
Senatörlerin vurgu yaptığı S-400 meselesine de değinen Nuland, “Türkiye’nin Rus S400 hava savunma sistemini satın almasına ve konuşlandırmasına itiraz etmeye devam ediyoruz” diyerek Rusya’dan gelecek herhangi bir yeni teslimatın, ek CAATSA yaptırımlarını ve ortak F-35 yapımı ile Türkiye’ye F-35 satışını tetikleyeceğine dikkat çekti. Maraş açılımı konusunda da görüşlerini belirten Nuland “Bu hareket, Maraş’ın BM tarafından yönetilmesini açıkça talep eden BM Güvenlik Konseyi’nin kararları ile tutarsız. ABD bu eylemi kışkırtıcı, kabul edilemez ve çözüm müzakerelerinin yeniden başlaması ihtimaline zarar verici olarak görüyor. Bu kararın geri alınmasını istiyoruz. Adayı iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon olarak yeniden birleştirmeye yönelik kapsamlı bir çözüm, kalıcı barış ve istikrarın tek yoludur” ifadelerini kullandı.