Biden: Rus İşgali Kasıtlı, Soğukkanlı, Planlı
Rusya-Ukrayna gerilimini çözmek için haftalardır sürdürülen diplomatik temaslar sonuçsuz kalırken Rus orduları üç yönden Ukrayna’yı işgal harekâtı başlattı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna’nın doğusundaki Donbas Bölgesi’nde yer alan ve Rusya yanlılarının tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan ettiği Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri’ni resmen tanıdıklarını duyurdu. Putin bu bölgelerin “Rusya’dan askeri yardım talebinde bulunmalarını” gerekçe göstererek “özel bir askeri operasyon” düzenlemeye karar verdiğini açıkladı. Rusya’nın uzun süredir işgal harekâtı başlatmak için bahane üretme çabası içinde olduğu ileri sürülüyordu.
Yürütülen diplomatik müzakereler sırasında Rusya’nın her an bir saldırı başlatabileceği yönünde uyarılarda bulunan Washington yönetiminin öngörüsü doğru çıkmış oldu. Washington Kremlin’in “Ukrayna’ya saldırma gibi bir planımız yok” açıklamalarının oyalama taktiği olduğunun açığa çıktığını savunuyor. Rusya’nın Avrupa’da 2. Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş çapta bir askeri operasyon başlatması başta Avrupalı devletler olmak üzere birçok ülkeden tepki çekerken ABD ve NATO, Moskova’nın askeri müdahalesini “kasıtlı, soğukkanlı ve uzun süredir planlanan bir işgal girişimi” olarak değerlendirdi. Rusya’nın işgal girişiminin Batılı Devletler ve Rusya arasında yeni bir soğuk savaş başlatacağını savunanlarla birlikte 3. Dünya Savaşı’nı tetiklemesinden endişe duyanların sayısı da az değil.
Rusya’nın askeri müdahale başlatmasının ardından yazılı bir açıklama yayınlayan ABD Başkanı Joe Biden, ABD’nin müttefik ve ortaklarıyla birlikte kararlı bir şekilde Rusya’ya yanıt vereceklerini kaydetti. Rus askeri güçlerinin sebepsiz ve haksız bir saldırı başlattığını söyleyen Biden, “Bu saldırının getireceği ölüm ve yıkımdan yalnızca Rusya sorumludur” değerlendirmesinde bulundu ve “Dünya Rusya’dan hesap soracak” ifadelerini kullandı. G7 liderleri ile görüşen ve Ulusal Güvenlik Konseyi’ni toplayan Biden, G7 liderlerinin Rusya’ya sert ve yıkıcı yaptırım paketleri uygulanması konusunda anlaştıklarını duyurdu.
Daha sonra ulusa sesleniş konuşması yapan Biden, Rusya’nın herhangi bir sebep ve gerekçe olmadan gayri meşru bir şekilde Ukrayna halkına yönelik önceden tasarlanmış kanlı bir saldırı başlattığını söyledi. Putin’in aylardır bu saldırıyı planladığını ileri süren Biden, 175,000 Rus asker ve büyük miktarda mühimmatın Ukrayna sınırında konuşlanması, sahra hastaneleri kurulması ve kan stokları oluşturulmasının bu planın göstergeleri olduğunu söyledi. Rusya’nın bahane olarak ürettiği “Ukrayna’nın soykırım yapıyor ve kimyasal silah saldırısına hazırlanıyor” gibi iddiaları tüm dünyaya ifşa ettiklerini söyleyen Biden, işgal girişiminin sonuçlarının Rusya üzerinde uzun vadede etkili olması ve ABD ile müttefiklerine yansımalarının en aza indirgenmesi için planlamalar yaptıklarını bildirdi.
Rus müdahalesinin tüm Avrupa için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirten Biden teyakkuz durumundaki askeri birliklerin Almanya’ya gönderilmesi talimatı verdiğini açıkladı. Bütün bu olumsuzluklar arasında iyi bir gelişme olarak NATO’nun hiç olmadığı kadar dayanışma ve birlik içinde olmasını gösteren Biden, NATO’nun doğu kanadını tahkim ettiklerini söyledi. Biden NATO’nun ortaklarını koruma yükümlülüğünü yerine getireceği taahhüdünü yineleyerek özellikle Rusya’ya komşu üye ülkelere güvence vermeye çalıştı. Putin’in Ukrayna’yı işgal etmenin ötesinde hedefleri olduğuna vurgu yapan Biden, Rus liderin “Sovyetler Birliği’ni yeniden kurma“ amacı güttüğünü ileri sürdü. Biden, Putin’in savaşı seçtiğini ve bu seçimin bedelini ödeyeceğini ifade etti.
Rusya Devlet Başkanı Putin ise 24 Şubat operasyonunu duyurduğu konuşmasında, “Donbass Halk Cumhuriyetleri’nin” Rusya’dan yardım talebinde bulunmasını askeri müdahaleye gerekçe gösterdi. Biden, “BM Şartı’nın 7’nci bölüm 51’inci maddesi uyarınca, Rusya Federasyon Konseyi’nin onayıyla Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti ile yapılan ve Federal Birleşim tarafından 22 Şubat’ta onaylanan dostluk ve karşılıklı yardım anlaşmasının yerine getirilmesi amacıyla, tarafımdan, özel bir askeri operasyon yürütülmesi kararı alınmıştır” açıklamasında bulundu.
Ukrayna’ya karşı başlatılan askeri harekatta öncelikli hedefin Donetsk ve Luhansk’ın kontrol altında olmayan bölgelerini ele geçirmek ve Kiev yönetimini düşürmek olduğu öngörülüyor. Konuşmasında ABD, Batılı devletler ve NATO’yu eleştiren Putin, NATO’nun kendilerine genişlememe sözü vermesine rağmen buna uymadığını ileri sürdü. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra dünyadaki güç dengesinin bozulduğunu ve dünyanın yeniden paylaşılmasına fiilen başlandığını ileri süren Putin, 2. Dünya Savaşı sonrasında oluşan hukuk normlarının da Batılı devletler tarafından değiştirilmeye başladığını söyledi. ABD ve müttefiklerinin Rusya’yı çevreleme siyaseti güttüğünü savunan Putin, Ukrayna’nın da modern silahlarla donatılarak askerileştirildiğini ve Rusya düşmanı bir devlete dönüştürülmek istendiğini savundu.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la 24 Şubat Perşembe günü gerçekleştirilmesi planlanan görüşmeyi “işgal süreci başladığına göre artık görüşmenin bir anlamı kalmadı” diyerek iptal etti. Ukrayna’daki durumla ilgili ABC kanalında açıklamalarda bulunan Blinken, Rusya’nın Ukrayna’da Zelenski yönetimini devirmeye çalışacağına inandığını belirtti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski kendisinin Kiev’e giren Rus suikast gruplarının bir numaralı hedefi olduğunu söylemişti. Putin’in Sovyetler Birliği’ni geri getirmek gibi bir niyetinin olduğunu konuşmasında açıkça belirttiğini kaydeden Blinken, Putin’in Ukrayna’nın ötesinde bir tehdide neden olmasının önünde ‘üye ülkelerden birine karşı yapılan silahlı müdahalenin tüm üyelere yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirilmesini öngören NATO’nun 5. maddesinin bulunduğunu kaydetti.
NBC televizyonunda da açıklamalarda bulunan Blinken, Putin’in yapmaya çalıştığının Ukrayna’yı yörüngesine sokarak yapabilirse Sovyetler Birliği’ne benzer bir etki alanı oluşturmak olduğunu söyledi. Çernobil nükleer santralinin Rusya’nın eline geçmesi konusunda endişeli olduklarını belirten Blinken, Rusya’nın çeşitli enerji santrallerini ele geçirmeye çalıştığını ve konuyu yakından takip ettiklerini ifade etti. Blinken, Rusya’nın ABD’ye doğalgaz tedarikini kesmesiyle enerji fiyatlarında oluşacak artışı önlemek için hem tüketici hem de üretici ülkelerle birlikte çalıştıklarını kaydetti. Putin’in ülkesinde destek kaybedip kaybetmediğini söylemek için henüz çok erken olduğunu belirten Blinken, ‘‘Binden fazla kişinin savaşı protesto ederken gözaltına alındığını duyduk. Putin’in yaptıklarının sonuçları Rusya içinde hissedildikçe etkisi de artacak’’ dedi. Washington yönetiminin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının etkili olmasını beklediklerini anlatan Blinken, “Rusya’nın en büyük 10 finansal kurumunu ve banka varlıklarının yüzde 80’ini hedef aldık. Bunun çok ağır etkileri olacaktır” ifadelerini kullandı.
NATO ve AB yetkililerinden de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını kınayan sert açıklamalar geldi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Brüksel’de yaptıkları ortak açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısını sebepsiz ve “barbarca” diye tanımlarken işgal girişimini Avrupa’nın istikrarına ve temel değerlerine de saldırı olarak değerlendirdi. Liderler Rusya’nın uluslararası hukuku ihlal eden saldırısı karşısında Ukrayna halkının yanında olduklarını, ülkenin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü savunduklarını ve meşru müdafaa hakkını desteklediklerini vurguladı. Aylardır yaptıkları uyarıların gerçeğe dönüştüğünü vurgulayan Stoltenberg, “Kıtamızdaki barış bozulmuştur. Şu anda Avrupa’da savaş vardır” şeklinde konuştu.
Kuzey Atlantik Konseyi’nin Washington Anlaşması’nın 4. maddesi gereğince istişareler için toplandığı bilgisini veren Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı hava, kara ve füze saldırıları düzenlediğini, askeri altyapıyı ve büyük kent merkezlerini hedef aldığını söyledi. Rusya’nın nüfuz alanı kazanmak için uluslararası hukuku hiçe saydığını kaydeden Stoltenberg, Kremlin’in bütün diplomatik çabaları sonuçsuz bırakarak saldırganlığı seçtiğini belirtti. NATO’nun müttefiklerini korumak için elinden geleni yapacağını ifade eden Stoltenberg, NATO ve AB’nin özgürlük, demokrasi ve kendi yolunu serbestçe çizme hakkından oluşan temel değerleri korumak için birlik olduğunun altını çizdi. Von der Leyen de NATO ve AB’nin Rus saldırganlığı karşısında yan yana durduğuna dikkat çekerek “Birlik gücümüzdür” mesajı verdi. Putin’in Avrupa’ya savaş getirdiğini belirten Von der Leyen, yalnız Donbas ya da Ukrayna değil, Avrupa’nın istikrarı ve barışı sağlayan uluslararası düzenin de tehdit altında olduğunu vurguladı.