Ukrayna Krizi Amerika’da Kutuplaşmayı Besliyor
Tüm dünya Ukrayna kriziyle meşgulken Amerikan kamuoyundaki iç siyaset tartışmaları da bundan nasibini almaya devam ediyor. ABD Senatosu oy birliğiyle Ukrayna’ya destek için Rusya’yı kınama açıklaması yaptı. Bu hafta tatilde olan Senato’nun çoğunluk lideri Chuck Schumer Ukrayna krizi hakkında tüm senatörler için brifing talep etti. İç kamuoyundaki Ukrayna tartışmalarını alevlendiren isim ise eski Başkan Donald Trump oldu. Trump işgalin başlamasından yalnızca 24 saat sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i bir ‘deha’ olarak tanımladı ve çok küçük bir maliyetle bir ülkeyi ele geçirdiğini söyledi.
Trump kendisi yönetimde olsaydı Putin’in böyle bir saldırıyı gerçekleştiremeyeceğini savundu. Salı günü muhafazakar bir radyo kanalında konuşan Trump’ın bu açıklamaları, önümüzdeki başkanlık seçimlerini kazanması durumunda, NATO’nun geleceğinin nasıl olacağına dair endişeleri epey arttırmış gibi gözüküyor. Putin’i övmekle yetinmeyen Trump kendinden beklenen şekilde Sleepy (Uykucu) lakabını taktığı Biden’ı zayıf olarak nitelendirdi ve Putin’i caydırmak için yeterince şey yapmadığını söyledi. Putin’in ‘barış gücü’ metoduna methiyeler dizen Trump daha da ileri giderek ABD’nin bu yöntemi güney sınırında kullanabileceğini ileri sürdü.
Temsilciler Meclisi’ndeki Trump’a en sadık isimlerden Elise Stefanik ise Ukrayna saldırısının ardından paylaştığı açıklamada Rusya’dan ziyade mevcut yönetimi kınadı. ‘Zayıf ve beceriksiz bir ABD Başkanı ve Başkomutan ile geçen sadece bir yılın ardından, dünya artık daha az güvenli. Güç yoluyla korunan barıştan ziyade, Joe Biden’ın zayıflık üzerinden savaş üreten dış politikasına tanık oluyoruz’ diyen Stefanik, Biden’ın Afganistan’dan çekilme skandalını da hatırlattı.
Ukrayna’nın işgalini Trump’ın tam aksi bir yönden ele alan ve Trump’ı eleştiren siyasilerden biri de Bağımsız Senatör Bernie Sanders oldu. Sanders, Putin’in ölüm saçan işgalinin Trump tarafından övülmesinin şaşırtıcı olmadığını, Rusya liderinin Trump’ın tam da olmak isteyeceği bir lider olduğunu ve çok az Cumhuriyetçinin bunu dile getirme cesaretinin olmasının endişe verici olduğunu ifade etti. Sanders işgalin başlamasının hemen ertesi günü yaptığı açıklamada Rusya’nın müdahalesini ‘uluslararası hukukun hiçbir koşulda savunulamaz bir ihlali’ olarak nitelemişti.
Ukrayna krizinin iç politika yankılarından bir diğeri ise ülkede artan benzin fiyatları oldu. Kongre’deki Demokratlar, Beyaz Saray’a ilettikleri mektupta, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından yükselen benzin fiyatlarının etkisini azaltmak için Beyaz Saray’ı yeni adımlar atmaya çağırdı. İstikrarsız enerji piyasasının Amerikan halkı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma sözü veren Biden’ın işi ise hiç kolay gözükmüyor. Ukrayna kriziyle yükselen benzin fiyatlarının galon başına 4 doları bulabileceği tahmin ediliyor. JPMorgan Yatırım Bankacılığı firması, dünyanın ikinci en büyük petrol üreticisi olan Rusya’nın petrol akışındaki herhangi bir kesinti olması durumunda petrol fiyatlarının kolayca 120 dolara yükselebileceğini tahmin ediyor. Biden’ın Amerikan halkının mağduriyetini gidermek için koordineli olarak yürütüldüğünü söylediği plan kapsamında ülkedeki acil durum rezervlerinden daha fazla petrol çıkarılması öngörülüyor.
Ukrayna krizine ilişkin Cumhuriyetçi Parti’deki ayrılıklar, tarihsel olarak ABD’nin partiler üstü bir şekilde politika geliştirdiği Rusya meselesininin bu sefer, iç politikadaki kutuplaşma ve bölünmelerden nasıl etkilendiğini gösteren gelişmelerden biri oldu. Trump tarzında izolasyonist politikaları savunanlarla şahin kanadın karşı karşıya geldiği krizde, ulusal güvenlik ile enflasyon önceliği çatışması Trump’a sadık taban ve geleneksel parti elitleri arasındaki mücadeleyi gösteriyor. Cumhuriyetçi ve Demokratların neredeyse tüm krizlerde ortak tavrı benimsediği Rusya meselesi bugün ABD’de tarafları birleştirmek bir yana partilerin içindeki çatlakları derinleştiriyor.