ABD’de Enflasyon Rekor Kırmaya Devam Ediyor
ABD’de enflasyon, hızla artan enerji ve gıda fiyatları, arz kısıtlamaları ve güçlü tüketici talebi nedeniyle Mart ayında %8,5’a ulaşarak son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, petrol ve benzin fiyatlarında artışa neden olmuştu. Enerji fiyatları Mart ayında önceki aya göre %11 artarken gıda fiyatları da bir önceki aya göre %1,5 arttı. Pandemi öncesinde %2’nin altında tutulan enflasyonun son iki senede %8 civarında gerçekleşmesi Fed’i daha sıkı tedbirler almaya iterken ekonomide durgunluk yaratmasından çekiniliyor. Biden yönetiminin enflasyonla mücadele adına petrol rezervlerini açmasının çok kısmi bir etkisi olduğu görülürken bu etkinin önümüzdeki ayların enflasyon oranlarına nasıl yansıyacağı merak konusu.
Biden yönetimi enflasyondan büyük oranda Putin’i sorumlu tutarken Cumhuriyetçilere yakınlığı ile bilinen medya Beyaz Saray’ın hatalarını ısrarla dile getirmeye devam ediyor. Wall Street Journal başyazısında, enflasyon eğiliminin Ukrayna krizinden çok önce Biden’ın göreve başladığı zamanlardan itibaren ortaya çıktığını savundu. Yazıda Trump’ın Aralık 2020’de 900 milyar dolar, Biden’ın ise Mart ayında 1,9 trilyon dolar tutarındaki Covid yardım paketleri ve pandemi kaynaklı tüm ekonomik durgunluğa rağmen uygulanan negatif faiz politikalarının enflasyon oranlarının asıl gerekçesi olduğu savunuluyor.
WSJ enflasyon artışının daha sıkı para politikası ve aşırı talebi körükleyen kamu harcamalarının azaltılmasına yönelik bir politika değişikliği gerektirdiğini savundu. Fed’in yakın zamanda hayata geçirdiği faiz artırma ve bilanço daraltma politikalarını çok geç kalmakla eleştiren yazıda, Biden yönetimi ve Kongre’ye 3 öneri sunuluyor: savunma dışındaki tüm kamu harcamalarını azaltmak, vergileri düşürmek ve üretici maliyetlerini azaltmak için borçlarını ertelemek. Enflasyonun gerekçesi, sorumluları ve çözüm haritası ara seçim gündemini en çok meşgul edecek tema olmaya aday görünüyor.
Çalışan maaşlarının da yükselen enflasyona uyum sağlayabildiğini söylemek güç. Çalışma Bakanlığı’na göre, tüm çalışanların saatlik ücretleri Mart ayında %5,6 arttı ancak fiyatlardaki %8,5 artış göz önünde bulundurulduğunda ortalama reel ücretlerin %2,7 düştüğü görülüyor. Birtakım iş kollarındaki maaş artışı ise enflasyonun oldukça üzerinde. Yiyecek-içecek, eğlence ve konaklama sektöründeki servis elemanları gibi çalışanlar geçen yıldan beri maaşlarında enflasyonun çok üzerinde (yaklaşık %15 oranında) artış gördüler.
Ekonomistler, enflasyon karşısında Fed’den gelmesi muhtemel sert faiz artırımı kararı sonucunda yaşanabilecek ekonomik durgunluk riskine vurgu yapıyor. Wall Street Journal’ın anketine katılan ekonomistler, ekonominin önümüzdeki 12 ayda bir resesyona girme olasılığını %28 olarak belirtti. Bu oran Ocak ayında %18 ve geçtiğimiz yıl %13 olmuştu. RSM US LLP’nin baş ekonomisti Joe Brusuelas, “Fed’in enflasyon ile baş etmek için faiz oranlarını yükseltmesiyle birlikte, ekonomi genelinde art arda gelen arz şokları durgunluk riskini arttırıyor” dedi.
Tüm harcama kalemleri gibi gıda fiyatları da yükselmeye devam ediyor. Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun Salı günü yayınladığı rapora göre gıda fiyatları %8,8 arttı. Tarımsal veri analizi firması Gro Intelligence, Brezilya, ABD ve Kanada’daki kuraklıkların kahveden soya fasülyesi ve buğdaya kadar mahsulleri etkilediğini söyledi. Ukrayna’daki savaşın buğday piyasalarını tedarik zincirinde yaşanan sıkıntıların da kürresel bitkisel yağ pazarını etkilediği biliniyor. Tahminler gıda piyasasındaki bu yükselişin bir yıldan uzun süre devam edeceği yönünde.
Fed yetkilileri piyasaları rahatlamak ve faiz artırımının getireceği olası olumsuz etkileri en aza indirmek için açıklamalar yapmayı sürdürüyor. Fed Yönetim Kurulu üyesi Lael Brainard, kurumun faiz oranlarını hızlı bir şekilde artıracağını söyledi ve ekonomik gerilemeyi tetiklemeden fiyat baskılarını hafifletme yeteneğine olan güvenini dile getirdi. Uzmanlar, enflasyonun yükselmesiyle birlikte paranının adeta yabancı bir dil haline gelerek anlaşılmasının zorlandığını belirtiyor.