Blinken Çin Politikasının Ana Çerçevesini Çizdi
Ukrayna-Rusya arasındaki gerilimin yatıştırılamayarak savaşa dönüşmesiyle geçen yaklaşık altı aylık bir süre boyunca Doğu Avrupa bölgesine odaklanan Biden yönetimi, dış politikada Çin’le mücadele stratejisine yeniden ağırlık vermeye başladı. Çin Halk Cumhuriyeti’ni mevcut uluslararası düzene tehdit ve ABD için en güçlü rakip olarak tanımlayan Başkan Biden göreve başladığı günden itibaren dış politika odağını Hint-Pasifik bölgesine kaydırarak Çin’in etki alanını sınırlandırma stratejisi izliyordu. Biden’in Güney Kore ve Japonya ziyaretleriyle yeniden gündeme gelen Çin tehdidi konusunda Washington yönetiminin izleyeceği strateji ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken tarafından açıklandı.
George Washington Üniversitesi’nde Asya Toplum Politikası Enstitüsü tarafından düzenlenen bir panelde konuşma yapan Blinken, Biden yönetiminin izlediği Çin politikası ve vizyonunu ana hatlarıyla aktardı. Blinken, “içinde bulunduğumuz bu on yıl, gelecek açısından belirleyici olacaktır. İçeride ve dışarıda atacağımız adımlar yakın gelecekteki durumumuzu belirleyecektir. Bu yüzden bizim vizyonumuz şu üç kelime ile özetlenebilir: yatırım yap, ittifak kur ve rekabet et” şeklinde konuştu.
Biden yönetiminin Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını ve yaşanan savaşı uluslararası istikrara yönelik en ciddi ve acil tehdit olarak gördüğünü belirten Blinken, Çin’in uzun vadede daha büyük bir tehlike oluşturduğuna inandıklarını kaydederek Ukrayna’daki savaş devam ederken bile Çin tehdidine odaklanmaya devam edeceklerini belirtti. Çin’in uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyetinde olduğuna inandıklarını söyleyen Blinken, Pekin yönetiminin bunu gerçekleştirebilecek ekonomik, askeri ve teknolojik güce sahip olduğunu vurguladı.
ABD’nin Çin ile bir çatışma veya yeni bir Soğuk Savaş ortamı yaratma arzusunda olmadığını vurgulayan Blinken, aksine iki durumdan da kaçınmaya çalıştıklarını dile getirdi. Büyük bir güç olan Çin’in rolünü oynamasına mâni olmaya, ekonomisini büyütme ya da halkının çıkarlarını geliştirmesini engellemeye çalışmıyoruz” ifadelerini kullanan Blinken, ancak “barış ve güvenliğin devamı için uluslararası hukuku, ilkeleri ve kurumlarını savunmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
50 yıl kadar önce açlık ve fakirlikle boğuşan Çin’in, halkının yetenek azim ve çalışkanlığının yanı sıra mevcut uluslararası düzenin istikrarından ve sunduğu imkanlardan yararlanarak küresel güç seviyesine ulaştığını hatırlatan Blinken, Çin yönetiminin belli bir güce ulaştıktan sonra kendisine bu imkânları sunan sistemi geliştirmeye çalışmak yerine baltalamaya uğraştığını ileri sürdü. Blinken, Çin Komünist Partisi’nin özellikle Başkan Şi’nin yönetiminde “içeride daha baskıcı dışarıda daha saldırgan” bir tutum izlediğini savundu. Çin’in Tibet ve Hong Kong politikalarını eleştiren Blinken, Pekin yönetimini Güney Çin Denizi’nde barış ve istikrarı bozmak ve gayrimeşru hak iddiasında bulunmakla suçladı.
Tayvan konusuna da değinen Blinken, Tayvan’ı bağımsız bir ülke olarak tanımıyoruz. ABD ‘Tek Çin’ politikasına bağlı kalmaya devam edecektir” değerlendirmesini yaptı. Tayvan’ın güvenliği konusundaki pozisyonlarının değişmediğini ifade eden Blinken, “ABD’nin bu konudaki yaklaşımı uzun yıllardır tutarlı şekilde devam etmektedir” şeklinde konuştu. ABD’nin, Çin’in Uygurlara karşı eylemlerini “soykırım” ve “insanlığa karşı işlenmiş suçlar” olarak gördüğünü hatırlatan Blinken, bu konudaki itirazlarını dile getirmeye devam edeceklerini söyledi.
ABD ile Çin arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde diplomasinin hayati önem taşıdığına işaret eden Blinken iki tarafın da kaygılarını dile getirmede, niyetlerini açıkça ortaya koymada, bakış açıları net bir biçimde anlamada diplomasiyi kullanabileceklerini dile getirdi. Pekin ile doğrudan görüşmelere hazır olduklarını ancak Çin yönetiminin izlediği yolu değiştirmesini bekleyemeyeceklerini vurgulayan Blinken, uluslararası sistemi şekillendirmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Biden yönetiminin stratejisini “yatırım yap, ittifak kur ve rekabet et” şeklinde üç kelimeyle özetleyen Blinken, “demokrasimize, rekabetçiliğimize ve yenilikçiliğimize yatırım yapacağız,” “müttefik ve ortaklarımızla ortak bir hedef doğrultusunda işbirliği yapacağız” ve çıkarlarımız korumak ve gelecek vizyonumuzu gerçekleştirmek için Çin’le rekabet edeceğiz” şeklinde konuştu.