Resesyon Kapıda mı?
Ev kredisi faizlerinin hızla yükselmesi ve konut kredi faizlerinin geçen yıla göre iki kat artmış olması konut piyasasının durgunluğa doğru ilerlediğini gösteriyor. Mortgage Bankacılar Birliği bu hafta yaptığı açıklamada, ipotek başvurularının son zamanlarda 2000’den bu yana en alt seviyeye düştüğünü söyledi. Bununla beraber kredi başvurularındaki azalma konut fiyatlarında henüz anlamlı bir düşüşe yol açmadı. Ekonomistler konut piyasasının yavaşlamasının, pandeminin etkilerinin yanında durgunluğa giden bir ekonominin başka bir işareti olduğunu söylüyor.
Konut kredi faizlerinin yükselmesi ve kredi başvurularının düşmesinin ardından Goldman Sachs ikinci çeyrek için büyüme tahminlerini 0.1 oranında düşürerek %0.5’e çekti. Fed’in faizleri artırması ile yükselen borçlanma maliyetlerinin konut talebini düşürmesine kesin gözüyle bakılıyor. Henüz büyük bir tehlike olarak hesaba katılmasa da işsizlik maaşı başvuruları artmaya ve özel sektörde işe alımlar az da olsa yavaşlama eğilimi gösteriyor. LinkedIn verilerine göre, işe alımlar Haziran ayında Mayıs ayına göre genel olarak %5,4, özel olarak da teknoloji endüstrisinde %9,1 düştü.
Gallup’un güncel araştırmasına göre Amerikalıların 3’te 2’si benzin fiyatlarının kendilerini önemli ölçüde sıkıntıya soktuğunu düşünüyor. Zorluk yaşadığını söyleyen %67’lik kesim 2000’den bu yana benzin fiyat artışlarında yapılan araştırmalarda karşılaşılan en yüksek seviyede. Kişi başı seyahat harcamalarının arttığı yaz sezonunda benzin fiyatlarındaki yükseliş hanelerin seyahat planlarını doğrudan etkiliyor. Amerikalıların %55’i benzin fiyatlarının yaz tatili planlarını değiştirmelerine neden olduğunu söylüyor.
Pandemi sürecinde düşen tüketim oranlarının ardından tüketicilerin harcama konusunda oldukça hevesli olması ülke ekonomisi için oldukça iyi bir başlangıç olmuştu. Ancak hem uluslararası krizler hem de tedarik zinciri sorunlarına bağlı olarak yükselen enflasyon bu tüketim iştahının gerçekleşmesine engel oldu. Birçok ekonomist ve siyasetçi verilerin ortaya koyduğu ekonomik manzaranın pandemi etkilerinden ayrıştırılmasının mümkün olmadığını kabul ederken, ilk çeyrekteki GSYİH’nin negatif olmadığını zira düşüşün ithalat ve stoklardaki tek seferlik değişikliklerden kaynaklandığını savunanlar da var. Fed yetkilileri istihdam oranlarında hala devam eden yüksekliğin olası bir durgunluğa engel olabileceği kanaatinde ve kilit önemdeki konunun ülkede üretimin devam etmesi olduğunu düşünüyorlar.
Atlantic’teki bir yazı ülkedeki ekonomik verilerin tutarsızlığına odaklandı. Yazıya göre benzin fiyatları düşüş eğilimine girmişken enflasyonun yükselmesi ya da istihdam oranları iyi durumdayken GSYİH’nın düşmesi, birlikte açıklanması zor gerçekler. Düşen enerji fiyatlarının ve tedarik zincirindeki olumlu seyrin bir sonraki enflasyon oranlarında görülebileceğini uman yazar, diğer bir ihtimalin Fed’in güvenilirliğini kaybetmesiyle ekonomi üzerindeki etkisinin zayıflaması olduğunu kabul ediyor. İstihdam oranlarının oldukça yüksek olmasına rağmen büyüme rakamlarındaki azalmanın sebebi ise hammadde fiyatlarındaki engel olunamaz artış ve bundan kaynaklanan stokçuluğun bir kısır döngü haline gelmesi. Öte yandan yüksek istihdam oranlarına rağmen evden çalışma ve iş gücü piyasasındaki hızlı sirkülasyon sebebiyle, verimliliğin kayda değer ölçüde azaldığı da tartışılan konular arasında.
Fed’in bu ayki toplantısının ardından açıklaması muhtemel faiz artırım kararının Demokratlar için önemi büyük. Yıl boyunca açıklanan faiz kararlarının henüz enflasyonu düşürme anlamında bir etkisi olmadı, aksine ABD’deki hayat pahalılığı artarak devam etti. Bu da seçmen gözünde hem Amerikan finans kurumlarına hem de hükümete olan güvenin oldukça azalmasına neden oluyor. Anketlere göre Amerikalıların en çok ilgilendiği konu başta benzin fiyatları ve enflasyon olmak üzere ekonomik problemler. Buna ek olarak Biden yönetiminin seçim öncesi vaatlerinden olan Daha İyisi için Yeniden İnşa programını Kongre’den geçirememesi, kendi partisi üzerindeki hakimiyetinin zayıf olarak algılanmasına yol açıyor. Yüksek Mahkeme’den çıkan kürtaj kararı da öncelikle Beyaz Saray’ın ancak genelde tüm Demokratların kamuoyu karşısında itibar kaybetmesi sonucunu doğuruyor.