Biden için Kabus Kelime: Resesyon
Haziran ayında %9,1’e ulaşan enflasyon baskısının azaldığına dair emareler görülmeye başlansa da Fed bu hafta yeni bir karar ile faizleri 75 baz puan artırdı. Bu kararla, Fed, tarihinde ilk kez arka arkaya 75 baz puanlık artış yapmış oldu. Fed üyelerinin oybirliği ile aldığı faiz artırım kararının ardından yapılan resmi açıklamada pandemi, yüksek gıda ve enerji fiyatları gibi faktörlerin, arz talep dengesizlikleri üzerinde hala etkili olduğu belirtildi. İstihdam oranları, enflasyon ve fiyat istikrarı arasında azami denge sağlamakla sorumlu olan kurumun, etki sahibi olmadığı bu önemli faktörlerde küresel çapta bir dengesizlik yaşanırken, resesyona yol açmadan stratejisini uygulayabilmesi zor görünüyor. Ancak Fed Başkanı Jerome Powell ekonomi için en büyük riskin geçici bir ekonomik gerileme değil, kalıcı enflasyonun olacağını söyledi.
Resesyonun en önemli göstergelerinden biri olan ekonomik daralma ikinci çeyrek için %0,9 olarak açıklandı. Uzmanlar konut krizinin hızlanmasını işaret ederek ekonomik durgunluk yaşanmasının an meselesi olduğunu belirtiyor. Bununla beraber The Wall Street Journal tarafından gerçekleştirilen ankete katılan ekonomistlerin çoğu, oransal olarak tahminlerini düşürmelerine rağmen, ekonominin üçüncü çeyrekte ve bir bütün olarak 2022’de büyümesini bekliyor. Goldman Sachs’ın ABD Baş Ekonomisti David Mericle, “Durgunluktan ziyade hızlı ve gerekli bir yavaşlama görüyoruz” dedi. Amerikan ekonomisinin toparlanması, üretimin azalmasına karşın yüksek istihdam oranlarının devam ettiği sıradışı bir seyirde ilerliyor. Daralmanın açıklandığı raporda göze çarpan bir diğer veri ise, pandemi kesintileri nedeniyle Amerikan mallarına talep arttıkça ve yurtiçi yatırım daha cazip hale geldikçe ihracatın yıllık %18 oranında yükselmesi oldu.
Uzmanlar enflasyonun zirveyi gördüğünü ve artık düşüş trendine geçeceğini tahmin etse de bunun çok yavaş olacağını belirtiyorlar. Bazı uzmanlar Haziran zirve noktası olsa bile, enflasyonun hala çok yüksek olduğu ve yıl sonuna kadar etkisini yoğun şekilde göstermeye devam edeceğini savunuyor. Bununla beraber bir ay içerisinde benzin fiyatlarının %10 düşmesi gibi olumlu sinyaller, enflasyon beklentisini de azaltarak Fed’i rahatlatacak bir atmosfer oluşmasına yardımcı oluyor. Öte yandan Beyaz Saray resesyon endişelerini yatıştırmaya gayret ediyor. Hafta başında Biden, teknoloji üreticileriyle yaptığı bir toplantıda kendisine yöneltilen bir soru üzerine resesyon yaşanmayacağını söyledi ancak başkan göreve başladığından beri ekonomik konularda vatandaşları olumlu senaryolara ikna etme konusunda pek başarılı olamadı.
Biden, özellikle istihdam oranlarını vurgulayarak bir yıldan fazladır Amerikalıları ekonominin güçlü olduna inandırmaya çalışsa da kamuoyu yoklamalarında vatandaşların bu fikri benimsemediği anlaşılıyor. Cumhuriyetçilerin, temel tüketim maddelerindeki fiyat artışını doğrudan Biden’a mal etme konusundaki başarılı siyasi iletişimleri de bu durumda epey etkili oldu. Bu hafta Fox ve CNN’de ‘Biden’ ve ‘resesyon’ kelimelerinin canlı yayında beraber kullanılma rekoru kırıldı. CNBC, CNN ve Fox News’ta ‘resesyon’dan, 2009’dan bu yana ilk kez bu kadar çok bahsedildi.
Ekonomistlerin de öngördüğü gibi ekonomik iyileşmenin yavaş olması durumunda Demokratların Kasım seçimlerinde başarı elde ihtimali giderek düşecek gibi gözüküyor. İki çeyrek üst üste gerçekleşen ekonomik daralma Demokratların kendilerini savunmasını hayli zorlaştırıyor. Fed’in faiz kararının ardından Biden, “Fed’in enflasyonu düşürmek için harekete geçmesiyle ekonominin yavaşlaması sürpriz değil” diyerek okların kendine çevrilmesini engellemeye çalışsa da Cumhuriyetçiler yönetimin ekonomi politikalarını eleştirmeye ve beklenen resesyonun çoktan geldiğini söylemeye devam ediyor. Öte yandan Fed Başkanı Powell, işgücü piyasası gibi ekonomik göstergelerin iyi durumda olması nedeniyle ABD’nin resesyonda olduğuna inanmadığını söyledi. Ekonomik resesyonun çok çeşitli faktöre bağlı olması ve farklı tanımlarının olması resesyon meselesinin politikleşmesini oldukça kolaylaştırmış durumda.