Kürtaj Savaşı Eyaletler Düzeyinde Devam Ediyor
ABD Yüksek Mahkemesi’nin, kürtajı anayasal hak olmaktan çıkararak konuyu eyaletlerin yetki alanına taşımasıyla alevlenen kültür savaşlarında son raund bu hafta Kansas’ta gerçekleşen referandum oldu. 50 yıldır her başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi adayı destekleyen ve 1932’den beri Senatoya bir Demokrat dahi göndermeyen Kansas’ta gerçekleşen halkoylaması sonucunda seçmenlerin %60’ından fazlası kürtaja erişim hakkının korunması yönünde oy kullandı. Bu sonuç, Kasım ara seçimleri öncesi siyasetçilerin yürüteceği kampanyalar için fikir vermesi bağlamında epey önemli. Yetkililerin seçime katılım oranının beklenenden çok fazla olduğunu belirtmesi, vatandaşların konuya ilişkin duyarlılığının yüksek olduğunu işaret ediyor.
Kansas’taki referandum Yüksek Mahkemenin, kürtajı anayasal hak kapsamına alan Roe v. Wade emsal kararını iptal etmesinin ardından bu konuda eyalet düzeyine gerçekleşen ilk halk oylaması oldu. Kürtaj hakkı ve kürtaja erişim, Amerikan toplumu ve siyaseti açısından kutuplaştırıcı bir mesele olmasına rağmen Kansas referandumu, konunun, partiler üstü bir hak meselesi olması tartışmalarını arttırdı. Nitekim hafta başında iki partili bir senatör grubu, kürtaja erişimi anayasal hak olarak tanımlamak üzere bir yasa tasarısı sundu. Bu tasarı, Yüksek Mahkeme kararının ardından partiler üstü gösterilen ilk tepki olarak kayda geçti. Yasa tasarısının, kanunlaşması için ihtiyacı olan 60 oyu toplaması mümkün gözükmese de söz konusu girişim sembolik olarak önemli. Tasarıyı sunan Cumhuriyetçi senatörlerin kadın olması muhafazakar siyaset söylemi açısından kritik göstergeler barındırıyor.
Donald Trump’un 2020’de 15 puan farkla kazandığı Kansas’ta gerçekleşen kürtaj referandumunda, Demokrat söylemin nasıl galip geldiği medya tarafından da üzerinde durulan bir konu oldu. Kırsal Cumhuriyetçi bir eyalet olarak bilinen Kansas’taki oylar derinlemesine incelendiğinde, eyaletin çekişmeli seçim bölgeleri olan şehir ve banliyölerindeki oyların kürtaj hakkının korunması yönünde olduğu görülüyor. Bu kısmen beklenen bir sonuçtu. Enteresan olan, önceki seçimlerde %80’in üzerinde Trump’a oy veren kırsal seçim bölgelerindeki vatandaşların kürtaj hakkının kaldırılması için aynı desteği vermemesi oldu. Diğer bir sebep, katılımın çok yüksek olması şeklinde yorumlandı. %49’luk bir oranla neredeyse önceki ara seçimler kadar seçmenin katılım gösterdiği referandum için tahmin edilen katılım %36 idi. Son olarak, Yüksek Mahkemenin kararının eyaletteki Demokratları ve kadın hakları aktivistlerini oy kullanma konusunda hayli motive ettiği anlaşılmış oldu. Parti adaylarıyla ilgili bir seçim olsaydı çok da fark yaratamayacağını düşünerek evde kalacak seçmenler, bu motivasyonla sandık başına gittiler.
Kansas referandumu ile Amerikalılar aslında siyasi olarak marjinalleştirilen kürtaj konusuna, toplumun siyasilerden çok daha temkinli yaklaştığını göstermiş oldu. Daha önce yapılan kamuoyu yoklamalarında zaten halkın büyük kısmının hamileliğin ilk birkaç haftasında kürtaj hakkını desteklediği ortaya çıkmıştı. Referandum sonuçları ayrıca, Yüksek Mahkeme kararının ardından tüm muhafazakar eyaletlerde kürtajın yasaklanacağı tahminin çok da gerçekçi olmadığını göstermiş oldu. İki Cumhuriyetçi komşusunun (Oklahoma ve Missouri) kürtajı neredeyse tamamen yasaklamasına rağmen Kansaslılar tercihlerini bu yönde kullanmadı. Kansas sonuçlarının ülkedeki diğer muhafazakar eyaletlerdeki Demokratlara yakın gelecekte kürtaj hakkı için halk oylaması yapılması için baskı kurma konusunda da ilham olacağı bekleniyor.
Kansaslı Demokratların kürtaj hakkına verdiği önemi Başkan Biden’a vermemiş olmaları referandum sonuçlarının getirdiği politik tartışmalardan biri oldu. Eyaletin, liberal başkent Kansas City’e ev sahipliği yapan Wyandotte Bölgesindeki seçmenlerin %65’i 2020’de Biden’ı desteklerken bugün %74’ü kürtaj hakkının korunması için oy kullandı. Anlaşılan Trump karşısında yarışırken dahi Biden, Demokrat seçmenleri harekete geçirmekte zorlanmıştı. Tabi burada seçimlerden birinin ulusal, diğerinin eyalet düzeyinde olması ayrımını unutmamak gerekli. Trump ise Biden’ın tam aksine bugün kürtaj hakkını savunan Kansaslıların 2020’de oylarını alabilmişti.
Kansas Üniversitesi’den Patrick Miller’ın eyaleti tanımlama biçimi aslında siyaseten mühim bir ayrımı içeriyor. Kansaslıları ‘muhafazakar’dan ziyade Cumhuriyetçi olarak tanımlayan Miller kürtaj hakkının toplum nezdinde nasıl bir temelde algılandığı konusunda önemli bir nüansı göstermiş oluyor. Demokratları ulusal düzeyde neredeyse blok şekilde hareket etmeye teşvik eden kürtaj hakkının aksine, kürtaj karşıtlığı, Cumhuriyetçilerin beraber hareket etmesini sağlayacak bir motivasyon ve söylem değil. Bu açıdan bakıldığında, farklı eyaletleri temsil eden Cumhuriyetçi siyasetçilerin ara seçimler için yürütecekleri kampanyalarında kürtaj konusundaki pozisyonlarını çeşitlendirmesi beklenebilir. Kürtaj hakkının özellikle kadın hareketi bağlamında en çok öne çıkarılan konulardan biri olması Cumhuriyetçi siyasilerin kadın seçmenleriyle kurduğu ilişkide belirleyici olacak gibi gözüküyor.
Muhafazakar Kansaslıların ılımlı tutumunun aksine Kaliforniya Valisinin kürtaj karşıtı eyaletlere yönelik boykot çağrısı ülkede siyasi kutuplaşmanın geldiği nokta açısından oldukça çarpıcı bir örnek. Vali Gavin Newsom, Hollywood’a, kürtaj hakkı gibi ‘liberal değerleri’ benimsemeyen eyaletlerde iş yapmamaları konusunda çağrıda bulundu. Bu çağrı Newsom’un, valisi olduğu eyaletin yasalarını diğer eyaletler için bir ‘sopa’ olarak kullanmasının son haftalardaki ikinci örneği oldu. Geçtiğimiz ay Newsom, silah yasaları konusunda benzer bir eleştiriyi Teksas’a yapmıştı. Newson’un çağrısı, medyada, kültür savaşlarının Amerikalı şirketlere baskı olarak yansıması olarak ele alındı. Şirketler Yüksek Mahkeme kararının ardından peş peşe çalışanlarının kürtaja erişimini destekleme programları açıklamıştı. Henüz konu şirketlerin genişleme gibi lojistik stratejilerine gelmemiş olsa da orta vadede bunun da bir tartışma konusu olacağı öngörülebilir.