Hakim Trump’ın Talebini Kabul Etti
Eski Başkan Trump’ın Florida’daki evinin FBI tarafından basılması olayında bu hafta da önemli gelişmeler yaşandı. Florida’daki yargıç Aileen Cannon, Trump’ın Mar-a-Lago mülkünde ele geçirilen belgeleri incelemek için özel bir yetkilinin atanması talebini kabul etti. Trump ve hükümet yetkilileri arasında aylarca süren gizli belgelerin teslimi ile ilgili çekişmenin akabinde FBI Trump’ın evine girerek evdeki bir depo ve Trump’ın ofisinden belgelere el koymuştu. Trump ise belgelerin hassas ve özel içerikte olanlarını tasnif etme gerekçesiyle mahkemeden özel bir yetkili talep etmişti. Yargıcın Trump’ın talebini kabul etmesi Adalet Bakanlığı adına belgelerin Trump hakkında devam eden federal cezai soruşturmada kullanılmak üzere incelenmesinin gecikmesi anlamına geliyor.
Trump döneminde atanan hakimin kararı soruşturmanın ilerleyişini yavaşlattığı gerekçesiyle eleştirildi ve hakimin profili üzerine tartışmaları gündeme getirdi. Senato’nun sert şekilde bölündüğü bir zamanda ataması yapılan Aileen M. Cannon, her iki partinin desteğiyle Güney Florida Bölge Mahkemesi’ne getirilmişti. Washington Post Cannon’ın gelişini Trump’ın başkanlık koltuğundan ayrılmadan önce genç Cumhuriyetçi hakimleri güçlü koltuklara yerleştirme adımının bir parçası olarak değerlendiriyor. Ayrıca Cannon’ın kararı Trump’ın davaya yürütme imtiyazı kavramını getirmesini de sağlıyor.
Wall Street Journal’ın yazısına göre Cannon’ın atadığı özel tasnif yetkilisi emri Trump’ın herhangi bir şüpheli için mevcut olan avukat-müvekkil imtiyazı yanında yürütme imtiyazını da kendisine bir kalkan olarak kullanmasına imkan veriyor. Yürütme imtiyazı, başkanların belirli başkanlık görevlerinin yerine getirilmesi için gizliliğin gerekli olduğu gerekçesiyle Kongre’den ve mahkemelerden bilgi saklamak için kullanabilecekleri bir yetki. Yürütme imtiyazı, konuşmalarının gizli kalması durumunda başkan danışmanlarının başkana korkusuzca tavsiye verebileceği teorisi üzerine kurulan bir imtiyaz. Adalet Bakanlığı’na göre ise yürütme imtiyazı yürütme erkinin aleyhine kullanılamaz.
Bu esnada Trump ise avukatlarının çok üzerinde durmadığı bir iddiayı tekrar gündeme taşıyor. Adalet Bakanlığı yetkililerinin Trump’ın belgelerine tekrar erişim talebinde bulunmasına Truth Social platformu üzerinden tepki gösteren Trump, 8 Ağustos aramasında FBI’ın evine sahte delil yerleştirdiğini öne sürüyor. Fakat bu iddia Trump’ın avukatlarının yürüttüğü hukuki müdafaanın bir parçası değil. Bu da Trump’ın davayı kendisine karşı yürütülen bir cadı avının parçası olarak göstermek maksadını taşıyor. Soruşturmanın yürütücüleri ise iddialarını sürdürüyorlar. Perşembe günü yaptıkları bir açıklamada eski Başkan Trump ve ekibinin Beyaz Saray’dan götürülen belgelerinin tamamını Mar-a-Lago aramasından sonra bile elde edememiş olabilecekleri konusunda uyarıda bulundu ve bunun araştırılması gereken potansiyel bir ulusal güvenlik riski taşıdığını öne sürdü.
Bu esnada daha önce Trump ile yolu kesişmiş bazı isimler de devam eden soruşturmaya dair yorumlarda bulunuyorlar. Bunlardan biri Trump zamanında görev yapmış eski Adalet Bakanı Bill Barr. Cumhuriyetçi Parti üyelerinin böylesi bir soruşturmanın ve muamelenin daha önce bir başkana yapılmamış olduğu konusundaki itirazlarını hedef alarak konuşan Barr, ‘bir eski başkanın da gizli belgeleri alıp konutuna götürmesi görülmemiş bir durum… hükümet nereye kadar bunları güzellikle almaya çalışacaktı?’ dedi. Bu Barr’ın eski başkana dair ilk sert ifadesi değil. Barr açık bir Trump muhalifi olarak 2020 seçimlerinin hileli olduğuna dair iddiaları reddetmiş ve 6 Ocak komitesinin erken dönemdeki duruşmalarına katılmıştı.
Trump’ın eski avukatı Michael Cohen de konuya dair görüş beyan edenlerden. Cohen, Trump’ın çok yakında Adalet Bakanlığı’ndan bir mahkeme celbi alacağını düşünüyor. Trump’ın evinden çıkan belgelere dair konuşan Cohen bununla birlikte Trump’ın katılım sağlayacağı Kongre duruşmaları olacağını düşünüyor. Cohen’e göre asıl önemli soru ise Mar-a-Lago’dan çıkan içi boş çok gizli belge dosyaları ve bunları Trump’ın kime gösterdiği veya vermiş olabileceği olarak öne çıkıyor. Davalarla başı beladan kurtulmayan Trump hakkında bir diğer önemli iddia ise yine Trump döneminde savcılık yapmış olan Geoffrey S. Berman’dan geliyor. Berman yazdığı ve yakında çıkacak kitabında Trump’a yönelik ağır ithamlarda bulunuyor. New York Times’ın ulaştığı kitapta anlatılanlara göre Trump Manhattan’daki savcılık ofisini kendi siyasi düşmanlarına karşı kullanmaya çalıştı. Diğer bir iddia ise Trump’ın Adalet Bakanlığı’na eski Dışişleri Bakanı John Kerry’ye cezai bir soruşturma açılması için baskı yaptığı yönünde.