Cumhuriyetçi Parti Ön Seçimlerinde Trumpçı Adaylar Kazanıyor
Kasım seçimlerine doğru partilerin adaylarının belirlendiği ön seçimler ve özel seçimler siyasi gündemin ilk sıralarında yer alıyor. Ön seçimlerin temel fonksiyonu Kasım ayında seçmenin önüne gidecek isim listesinin belirlenmesi olsa da partiler arası ve partiler içi fay hatlarını ortaya çıkarması açısından da önemli işlevleri var. Partilerin Kasım seçimleri öncesindeki siyasi istikameti açısından da önemli bilgiler veriyor. Trumpçı adayların Cumhuriyetçi Parti ön seçimlerinde başarılı olması Trump’ın parti hakimiyetini gösteriyor ancak Demokratlara da Trump karşıtı cepheyi sağlamlaştırma imkanı sağlıyor. Bununla birlikte ön seçimlerde seçmen kitlelerinin tercihleri ve aday profilleri açısından değişimden çok devamlılık hakim görünüyor.
Bu devamlılığı Brookings çalışmasındaki demografik verilerde görebiliyoruz. Çalışmaya göre siyaset hala büyük ölçüde yüksek eğitim düzeyine sahip beyaz erkekler etrafında dönüyor. Tabii ki bunun bazı istisnaları var. Örneğin Demokrat Parti’de siyahiler oldukça baskın. Nüfusun yüzde 12’sini oluşturmalarına rağmen, siyasiler Demokrat Parti siyasetine yoğun bir şekilde katılıyor. 2022 Demokrat Parti ön seçimlerindeki adayların yüzde 25’i siyahi. Öte yandan, Hispanikler nüfusun yüzde 19’unu oluşturuyor, ancak çok daha az bir kısımları adaylık yarışına katılıyor: Demokrat adayların yüzde 11’i ve Cumhuriyetçi adayların yalnızca yüzde 8’i Hispanik. Tabii bunun nedenleri arasında Hispanik nüfusun coğrafi olarak daha sıkışmış bir alanda olması ve daha genç bir nüfus olmaları ve özellikle Kongre adaylıkları için göreve aday olmanın daha uzun yıllara dayanan deneyim gerektirmesi olabilir.
Ön seçim sezonu sona ererken Trump’ın etkisi göze çarpmaya devam ediyor. Bazı istisnalarla birlikte Trump’ın desteğini almayı başaran adaylar başarılı sonuçlar almaya devam etti. Trump’ın bu yıl desteklediği 200’den fazla Cumhuriyetçi adaydan birçoğu rakipsiz kaldı veya az bilinen rakiplerle karşılaştı. Bazı durumlarda da Trump, Michigan valiliği için yarışan Tudor Dixon için olduğu gibi, baskın adayın ortaya çıkmasını bekledi. Georgia, North Carolina, ve Alaska gibi yerlerde Trumpçı adaylar başarısız olsa da birçok önemli noktada Trump’ın desteği ön plana çıktı. Bunun iki göz önündeki örneği Ohio’da J.D. Vance ve Pannsylvania’da Mehmet Öz.
Massachusetts seçimleri de Cumhuriyetçi Parti içinde Trump isminin ön plana çıktığı yerlerden birisi oldu. Cumhuriyetçi Valı Charlie Baker’ın bu yıl seçimlere girmeme kararı Massachusetts seçimlerini kritik bir hale getirmişti. Trump’ın desteğini almayı başaran Geoff Diehl, Chris Doughty’i eledi ve Demokrat Partili Maura Healey’ye karşı yarışacak. Trump Diehl’in adaylığını benimserken, eski vali Baker için ağır sözler söylemişti. Trump Baker için ‘sözde Cumhuriyetçi’ diyerek kendisinin iklim politikasının Demokrat progresif Alexandria Ocasio-Cortes ile aynı çizgide olduğunu savunmuştu. Diehl için ise ‘gerçek bir vatansever, ucuz ve bağımsız enerjiye inanan biri’ demişti. Diehl’in Kasım’da Demokrat adaya karşı seçilme şansı ise zayıf görünüyor. Zira Massachusetts son derece liberal bir eyalet olarak biliniyor ve eyalette Cumhuriyetçi adaylar arasında partiler arası ayrımdan bir nebze sıyrılabilmiş isimler ön plana çıkabiliyor.
Demokrat Parti adına Healey’in aday olması ise Diehl’in işini oldukça zorlaştırıyor. Kampanya fonu toplamadaki başarısı ve Trump aleyhinde inşa ettiği ülke çapında bilinen profiliyle, kendisinin seçilmesi yüksek ihtimal görünüyor. Eğer Kasım’daki seçimlerde seçilirse ülkenin ilk eşcinsel başsavcısı olacak olan Healey, Massachusetts’in ilk kadın valisi ve ülkenin iki lezbiyen valisinden biri olacak. Liberal olsa de ılımlı Cumhuriyetçileri seçme geleneği olan eyalette Trump’a ve sağa daha yakın olan Diehl gibi bir adayın seçilme şansı düşük. Bu yüzden Healey yıllar sonra Massachusetts’in Cumhuriyetçi koltuğunu Demokrata çevirmek için önemli bir şans olarak görülüyor.
Yakından izlenen bir diğer yarış ise Pennsylvania’da gerçekleşiyor. Demokrat aday John Fetterman’ın karşısına Trump’ın desteğini alan Mehmet Öz çıkmıştı. Dr. Öz her ne kadar Trump’ın desteğini almış ve eski başkan iki kere mitinglerine gelmiş olsa da dar gelirli ve işçi sınıfındaki Trump destekçilerinin ne kadarını kazanabileceği bir muamma. Bu yüzden Dr. Öz’ün başarısı Trump’ın Cumhuriyetçi Parti’deki ağırlığının boyutlarını göstermesi açısından önemli. Şimdilik görünen tabloya göre ise Dr. Öz, Fetterman’ın gerisinde.
Mehmet Öz’e gelen eleştiriler genelde Pennsylvania ile doğrudan bir bağı olup olmadığı, servetinin boyutları, Türkiye’yle ilişkisi ve kürtaj konusundaki tavrıyla alakalı. Fetterman ise sınırsız kürtaj, herkese sağlık sigortası ve ABD’ye gelen mülteci sayısının artırılması gibi konulardaki görüşleri ile eleştiriliyor. Kürtaj konusunun önemli bir husus olduğu eyalette Planned Parenthood Votes isimli kampanya örgütü Mehmet Öz’ün aleyhinde 4 milyon dolarlık faaliyet yürüttü. Dr. Öz anketlerde geride görünse de Fetterman’ın sağlığı ile ilgili endişelerin derinleşmesi ve önümüzdeki aylarda Fetterman ile yapacağı münazarada iyi bir performans göstermesiyle ibreleri lehine çevirebilir.