Biden’dan Putin’e Nükleer Uyarısı
Ukrayna’da devam eden savaşta istediği neticeyi alamayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse nükleer güce başvurabiliriz” yönündeki açıklamasına tepkiler sürüyor. Washington, Rusya’ya Ukrayna’da nükleer güç kullanması durumunda “yıkıcı sonuçlarla” karşı karşıya kalacağı konusunda uyarıda bulundu. Dışişleri Bakanı Blinken, Rusya ile iletişim halinde olduklarını ve Moskova yönetimine nükleer silah kullanmamaları yönünde bir mesaj gönderdiklerini açıkladı.
Rusya’nın nükleer silah kullanması durumuna karşı ABD’nin hazırlıklı olduğunu belirten Blinken, durumun hassasiyetinden dolayı verilecek karşılığa ilişkin detayları kamuoyuyla paylaşmayacağını belirtti. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da üst düzey yetkililerin sürekli temas halinde bulunduğunu ve Ukrayna’daki durum ve Putin’in eylem ve tehditlerine yönelik konuların görüşüldüğünü söyledi.
Putin’in açıklamalarına ilk tepki Başkan Biden’den geldi. Biden geçen hafta katıldığı BM Genel Kurulu görüşmelerinde kimsenin Rusya’yı tehdit etmediğine vurgu yaparak savaşın adil bir şekilde sona ermesini istediklerini ve Rusya’nın saldırganlığına karşı Ukrayna’nın yanında durmaya devam edeceklerini kaydetmişti.
Putin’in aleni olarak Avrupa’ya karşı nükleer silah tehdidinde bulunduğunu söyleyen Biden, Rusya’nın da dahil olduğu Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesinin ocak ayında nükleer savaşın önlenmesi yönündeki taahhütlerini yinelediğini hatırlatarak Rus liderin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme rejimi kapsamındaki sorumluluklarını göz ardı ettiğine dikkat çekmiş ve nükleer bir savaşın kazananı olmayacağı uyarısında bulunmuştu.
Hafta içinde CBS televizyonunda yayınlanan 60 Minutes programına katılan Dışişleri Bakanı Blinken, Biden yönetiminin Moskova’ya nükleer silah kullanmamaları konusunda özel ileti gönderdiğini doğruladı. Putin’in nükleer silah kullanımıyla ilgili sorumsuzca açıklamalarda bulunduğunu söyleyen Blinken, kendilerinin bu konuda çok dikkatli davrandıklarını vurguladı. “Nükleer silah kullanımının yıkıcı sonuçları olabileceğini Moskova’nın bizden duyması çok önemli” diyen Blinken, “Biz de bunu çok açık şekilde ortaya koyduk” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın nükleer silah kullanması durumunda ABD’nin ne yapacağı ve Rusya’nın ne gibi sonuçlarla karşılaşacağı konularına girmekten kaçınan Blinken, öyle bir durum karşısında Biden yönetiminin mevcut bir planı olduğunu söylemekle yetindi. ABD’nin Rusya-Ukrayna savaşında izlediği politikayı ana hatlarıyla özetleyen Blinken, Ukrayna’nın kendini savunması için elinden geleni yaptıklarını, diğer ülkelerin Rusya’ya baskı kurması için azami gayret gösterdiklerini ve savaşın yayılmaması için büyük çaba gösterdiklerini kaydetti. Kremlin’de Putin’e yanlış yaptığını söyleyebilecek kimsenin olmadığına dikkat çeken Blinken, bu durumu otokrat rejimlerin tipik handikapı olarak değerlendirdi.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan da hafta içinde birçok TV programına katılarak Putin’in nükleer güç kullanma tehdidi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Putin’in nükleer tehditlerini ciddiye aldıklarını söyleyen Sullivan, ABD’nin Rusya’yı nükleer silah kullanmaktan caydırmak için çalıştığını ancak her ihtimale karşı hazırlık yaptığını dile getirdi. ABC Televizyonunda yayınlanan This Week programına katılan Sullivan, Putin’in nükleer tehdidini ilk kez yapmadığını hatırlattı.
Savaşın başından beri zaman zaman nükleer güç kartını kullandığını belirten Sullivan, bu tehditlerin ABD’nin Ukrayna’ya 15 milyar dolardan fazla yardımda bulunmasını engellemediğinin altını çizdi. Olası bir nükleer saldırı durumunda ABD ve müttefiklerinin kararlı bir şekilde yanıt vereceğini söyleyen Sullivan, “bunun neleri gerektireceği konusunda gayet açık ve netiz” ifadelerini kullandı.
Sullivan NBC televizyonunda yaptığı açıklamada, “Eğer Rusya çizgiyi aşarsa, bunun Rusya için felakete varan sonuçları olur” dedi. Sullivan, üstü düzey yetkililerin sürekli temas halinde bulunduğunu ve Ukrayna’daki durum ve Putin’in eylem ve tehditlerine yönelik konuların da görüşüldüğünü söyledi. Putin’in “Ukrayna halkını haritadan silme niyetinin hala sürdüğünü” ileri süren Sullivan, “Bu nedenle biz de Ukrayna’ya sunabildiğimiz her türlü desteğe devam etmek zorundayız” şeklinde konuştu.
Nükleer güç kullanmasının Rusya için yıkıcı sonuçlar doğuracağını söyleyen Sullivan, bu konuda detayları kamuoyuna açıklamayacaklarını kaydetti. Konunun hassasiyetinden dolayı söylem düzeyinde tartışmaya girmeyi doğru bulmadıklarını belirten Sullivan, Rus yetkililerle diyaloğun yürütülmesinin önemli olduğunu ve bu durumu devam ettirmek istediklerini dile getirdi.
Sullivan ayrıca, Putin’in 300 bin yedek askeri seferber etmesine ve Ukrayna’da Rus kontrolündeki ayrılıkçı bölgelerde yapılan referandumları “zayıflık” olarak nitelendirdi. Sullivan, “Şu anda Rusya’da gördükleriniz, yani seferberlik ve işgal altındaki topraklarda yürütmeye çalıştıkları düzmece referandumlar, kesinlikle güç ve güven işaretleri değil. Aksine tam tersi, Putin ülkeyi elinde tutmak için dışarıdan gelen tepkileri görmezden geliyor. Rusya, savaşta kötü bir mücadele sergiliyor” ifadelerini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Putin geçen hafta yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında “kısmi seferberlik” ilan etmiş ve yaklaşık 300 bin rezerv askerin silah altına alınarak Rusya sınırlarının güvenliğini korumak için kullanılacağını duyurmuştu. Putin konuşmasında ülkesinin toprak bütünlüğünü korumak için ellerindeki her türlü imkânı kullanmaktan çekinmeyeceğini belirtmiş ve bu konuda blöf yapmadığını sözlerine ekleyerek nükleer güç kullanma imasında bulunmuştu.
Kremlin yönetimi Ukrayna’da kontrol altında tuttukları bölgelerde gerçekleştirdikleri sözde “referandumlar” ile bu bölgelerin Rusya’ya ilhakının önünü açmış durumda. İlhak süreci tamamlandığı takdirde bu bölgeler Kremlin tarafından Rusya toprağı olarak kabul edileceği için buralara yönelik bir saldırı olması durumunda Rus askeri doktrininde belirtilen “Rusya’nın varlığına tehdit oluşturan konvansiyonel saldırılar karşısında nükleer güç kullanılabilir” maddesi devreye sokulabilecek.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da referandum sonucunda Rusya’ya bağlanacak bölgelerin Rusya’nın tam koruması altında olacağını ve mevcut tüm kanun, doktrin, konsept ve stratejilerin bu alanları da kapsayacağını belirterek Moskova’nın ilhak edilen toprakları savunmak için nükleer silah kullanmaya hazır olacağını duyurmuştu. Rusya Eski Başkanı ve şimdiki Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev de “Rusya’ya katılan toprakları korumak için nükleer dahil her silah kullanılabilir” şeklinde konuştu.
Medvedev Ukrayna’nın Rusya’ya saldırmak için ABD tarafından sağlanan füzeleri kullanması halinde Moskova’nın batıdaki şehirlere saldıracağı uyarısında bulunmuştu. İsveç ve Finlandiya’ya da nükleer tehditte bulunan Medvedev, “İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olduğu bir durumda Baltık bölgesinin nükleerden arındırılmış statüsünden bahsetmek mümkün olmaz” ifadeleri kullanmıştı. Uzmanlar, Rusya’nın ilhak ettiği bölgeleri savunmak için taktiksel nükleer silahlar kullanımını gündeme getirmesini Batılı ülkelerin gözünü korkutarak Ukrayna’ya verilen desteği azaltma çabası olarak değerlendiriyor.
Bazı uzmanlara göre Putin’in nükleer tehdidi esasen iç politikaya yönelik bir hamle ve savaştan politik gücünü koruyarak çıkmak isteyen Putin’in el yükselterek ABD’yi karşısına alması ve Ukrayna’yı yenemeyen bir Rusya olarak anılmaktansa ABD’ye kafa tutarak yenilmeden savaşı sonlandırabilen Putin imajı yaratma amacı güdüyor. İstihbarat yetkilileri ise Rusya’nın nükleer güç kullanma ihtimalini hala zayıf görüyorlar. Rusya’nın nükleer silahlarının pozisyonunu takip eden istihbarat yetkilileri, Rusya’nın elinde bulundurduğu 2,000 civarındaki küçük taktiksel silahların pozisyonunda herhangi bir hareketlilik olmadığını dile getiriyor.