Washington Suudi Arabistan ile İlişkileri Gözden Geçiriyor
OPEC+ grubunun ekim ayı başında ortak bir açıklama yayınlayarak günlük petrol üretimini kasım ayından itibaren 2 milyon varil azaltma kararı almalarının yankıları sürüyor. Başkan Biden’ın başta Suudi Arabistan olmak üzere üretici ülkelere defalarca üretimin artırılması çağrısında bulunmasına rağmen tam tersi bir yola girilmesi Washington’un Riyad’la ilişkilerini yeniden gözden geçirme kararı almasına yol açtı. Kararın küresel enerji krizini daha da derinleştirmesinden endişe duyulurken Washington’un yüksek enflasyonla mücadelesini de zora sokması bekleniyor. Yaklaşan ara seçimler öncesinde Demokrat Parti için olumsuz sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyan karar aynı zamanda Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü savaşı finanse etmesini sağlayacak olması nedeniyle de eleştiriliyor.
Üzerinden iki hafta geçmesine rağmen petrol üretiminin azaltılması kararına yönelik tartışmalar Washington gündemini belirlemeye devam ediyor. Suudi Arabistan’ın 11 Eylül saldırılarındaki rolünden Cemal Kaşıkçı cinayetine kadar arka plandaki birçok konu yeniden gündeme gelmiş durumda. Bazı kesimler kararın petrol üretiminin artırılması için yoğun çaba sarf eden Biden’ı küçük düşürmek ve Demokratların ara seçimlerde başarısız olmasına katkı sağlamak amacıyla hesaplı bir şekilde alındığını ileri sürüyor.
Kararla birlikte Rusya Devlet Başkanı Putin’in savaşı daha rahat finanse edebileceği ve yaptırımlar karşısında elinin güçlenecek olması da Biden’ın hanesine eksi puan olarak yazılacağı yorumları yapılıyor. Petrol üretiminde kesintiye gidilmesinin Ukrayna savaşının Rusya için mali açıdan sürdürülemez kılınmasına yönelik Biden liderliğinde gösterilen çabalara zarar vereceği öngörülüyor. Kesintiyle birlikte Amerika’da bir süredir düşüşe geçen petrol fiyatlarının yeniden yükselişe geçmesinin Demokratlar açısından siyasi sorun yaratabileceği belirtiliyor.
Beyaz Saray, Suudi Arabistan’ın fiili lideri olduğu OPEC+ ülkelerinin petrol üretimini azaltma kararı almasında ağırlıklı olarak Riyad yönetimini suçlayarak ilişkileri gözden geçireceklerini açıkladı. Biden’ın Ortadoğu’daki en önemli müttefik ülkelerden biri olan Suudi Arabistan’a karşı rahatsızlığını göstermede ne kadar ileri gitmeye hazır olduğu henüz netlik kazanmış değil. Biden kararın ardından yaptığı ilk açıklamada OPEC+’ı Rusya ile aynı safta yer almakla suçlamıştı. Kararı “basiretsizlik” olarak değerlendiren Biden petrol üretimini azaltmanın Riyad açısından sonuçları olacağını söylemekle yetinmişti.
CNN’e konuşan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan ise Biden’ın Suudi Arabistan’a karşı politikayı belirlerken aceleci davranmayacağını ve stratejik bir şekilde hareket edeceğini dile getirdi. Biden’ın Kasım ara seçimlerini bekleyeceğini söyleyen Sullivan, Başkan’ın seçimlerden sonra her iki parti üyeleriyle değerlendirmelerde bulunacağını ve Kongre ile birlikte hareket edeceğini kaydetti. Riyad’a karşı atılacak muhtemel adımlardan da bahseden Sullivan, ABD’nin ilk etapta Suudi Arabistan’a yönelik güvenlik yardımında değişikliğe gidebileceğini ve silah satışını yeniden değerlendirmeye alabileceğini kaydetti. Sullivan ayrıca Biden’ın Kasım ayında Endonezya’da yapılacak G-20 zirvesi sırasında Suudi Veliaht Prens Salman’la görüşmek gibi bir planının olmadığını da sözlerine ekledi.
Suudi Arabistan ve OPEC+’ın kararına en büyük tepki Demokrat Partili Kongre üyelerinden geldi. Kararın ardından ilk açıklamayı yapan Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Demokrat Senatör Bob Menendez, Biden yönetimine çağrıda bulunarak Suudi Arabistan’la “işbirliğinin dondurulmasını” istemişti. OPEC+ ülkelerinin Rusya’ya Ukrayna savaşında yardımcı olmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Menendez, gelecekte Suudilere yapılacak her türlü iş birliğini engellemek için tüm gücünü kullanacağını belirtmişti.
OPEC+’ın kararının ardından ABD’de uzun süredir tartışılan, ‘Petrol Üreten veya İhraç Eden Kartellere Hayır’ (NOPEC) tasarısının da yeniden masaya getirilebileceği ileri sürüldü. Buna göre, ABD mahkemelerinde rekabet ihlali nedeniyle dava açılabileceği ve Suudi Arabistan’ın ulusal petrol ve doğalgaz şirketi Saudi Aramco’nun dağıtılabileceği bildirildi. NOPEC tasarısı, geçen Mayıs ayında Senato Komitesi’nden geçmişti. Senato Çoğunluk Lideri Demokrat Schumer, kesinti kararının ardından “NOPEC tasarısı dahil tüm araçları masaya yatıracağız” ifadelerini kullanmıştı.
Riyad yönetimine en sert tepkiyi gösteren siyasetçiler arasında bulunan Demokrat Senatör Richard Blumenthal ve Temsilciler Meclisi üyesi Ro Khanna da ABD’nin Suudi Arabistan’a tüm silah satışlarının derhal durdurulmasını öngören bir yasa tasarısı sundu. Tasarı, askeri tesislerin kapatılmasını, ortak savunma sanayi geliştirme programının; yedek parça ve destek hizmetlerinin ve lojistik desteğin de durdurulmasını kapsıyor. İki siyasetçi Politico’da ortak olarak yayınladıkları görüş yazısında Suudi Arabistan’ı “en büyük düşmanımız nükleer tehditler savuran Putin’in açık bir müttefiki” olarak tanımlayarak Riyad yönetimine çok sert karşılık verilmesi gerektiğini savundu.
OPEC+ kararının sadece ekonomik sebeplerle alındığı ve arkasında siyasi bir motivasyon bulunmadığı yönündeki değerlendirmelerin doğru olmadığını savunan siyasetçiler petrol üretici ülkelerin büyük kazançlar sağladığını bunların başında da Suudi Arabistan’ın geldiğini kaydetti. Suudi Arabistan’ın Amerikan teknolojileri kullanarak 1 varil petrolü 22 dolar kadar düşük bir maliyetle çıkartırken Rusya’nın 1 varil petrol çıkarmak için 46 dolar harcaması gerektiğini hatırlatan siyasetçiler, Riyad yönetiminin üretimi kısmasının ABD’ye zarar verme ve Rusya’ya fayda sağlama dışında hiçbir haklı gerekçesinin olmadığını savundu.
Farklı platformlarda sundukları tasarıyı savunan Blumenthal ve Khanna, “Terörist bir hasım devlete yakın duran bir ülkeye son derece hassas silah teknolojisi satmaya devam edemeyiz” ifadelerini kullandı. Kongre üyesi Khanna, “Suudi Arabistan’ın petrol üretimini azaltmaya yönelik kararı Riyad’ın ABD’ye zarar vermeyi amaçladığını net şekilde ortaya koyuyor ve ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor” şeklinde konuştu. Khanna, “ABD’nin Yemen’de sayısız sivili öldüren, Washington’da yaşayan bir gazeteciyi doğrayarak öldüren ve şimdi de Amerikalılara benzin şantajı yapan bir rejime yakınlaşması için bir sebep yok” ifadelerini kullandı.