Biden Şi Jinping ile G20 Zirvesinde Görüşecek
Başkan Biden 15-16 Kasım tarihleri arasında dünyanın en büyük ekonomilerine sahip ülkelerin liderlerini bir araya getirecek olan G-20 zirvesine katılmak üzere Endonezya’nın Bali adasına gidecek. Biden zirve kapsamında Çin Cumhurbaşkanı Şi Jinping’le ikili bir görüşme gerçekleştirecek. İki lider, Biden’ın başkan olmasından bu yana ilk kez yüz yüze görüşme gerçekleştirmiş olacak. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada iki liderin görüşmede iki ülke arasındaki iletişimi derinleştirme, rekabeti sorumlu şekilde yönetme ve uluslararası toplumu etkileyen meselelerde birlikte çalışma konularını ele alacakları bildirildi.
Başkan Biden görüşmeyle ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada “kırmızı çizgilerin” ve “ulusal çıkarların” ne olduğunu ortaya koyarak bunların iki ülke arasında çatışma yaratıp yaratmadığını Çin lideri ile görüşmek istediğini ifade etti. Biden yönetiminden bir yetkili, Biden’ın “ilişki için bir zemin” inşa etmeyi hedeflediğini söyledi ve iki liderin görüşmesinden sonra ortak bir açıklama yapılmasının planlanmadığını kaydetti. Başkan Biden, uzun süredir Çin Başkanı Şi ile Tayvan meselesi, ticaret politikaları ve Çin’in Rusya ile ilişkileri konusunda giderek artan gerilimi görüşmek istediğini belirtiyordu. Biden daha önce yaptığı açıklamalarda Şi’ye “çatışmayı değil rekabeti tercih ettiğini” açıkça belirttiğini söylemişti.
Washington Pekin’i Uygur ve diğer etnik azınlıklara yönelik insan hakları ihlalleri, Hong Kong’daki demokrasi yanlılarına uygulanan baskı, ticaret politikaları, Tayvan’a yönelik askeri provokasyonlar ve Rusya’nın Ukrayna işgaline karşı tutumu nedeniyle sert şekilde eleştiriyor. Çin’in Ukrayna işgali nedeniyle ağır yaptırımlara maruz kalan Rusya’ya yardım etmesinden kaygı duyan Washington, Pekin’i bu konuda uyarmış ve üstü kapalı bir şekilde yaptırım uygulamaklatehdit etmişti. Çin’in Uygurlara karşı eylemlerini “soykırım” ve “insanlığa karşı işlenmiş suçlar” olarak nitelendiren Washington, bu konudaki kaygılarını sık sık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde dile getiriyor.
ABD ve Çin özellikle Hint-Pasifik bölgesinde askeri ve diplomatik açıdan sık sık karşı karşıya geliyor. Çin Halk Cumhuriyeti’ni mevcut uluslararası düzene tehdit ve ABD için en güçlü rakip olarak tanımlayan Başkan Biden göreve başladığı günden itibaren dış politika odağını Hint-Pasifik bölgesine kaydırarak Çin’in etki alanını sınırlandırma stratejisiizliyordu. Çin’in uzun vadede büyük bir tehlike oluşturduğuna inanan Biden yönetimi, Ukrayna’daki savaş devam ederken bile Çin tehdidine odaklanmayı sürdüreceklerini açıklamıştı. Çin’in uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyetinde olduğuna inanan Washington, Pekin yönetiminin bunu gerçekleştirebilecek ekonomik, askeri ve teknolojik güce sahip olduğunu düşünüyor.
Pekin ise ABD’nin Tayvan’la ilgili tutumunun Çin’in egemenlik ve toprak bütünlüğüne aykırı olduğunu ileri sürüyor. İki ülke arasında Tayvan konusundaki gerilim ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ağustos ayında Tayvan’ı ziyaret etmesinden bu yana artmış durumda. Pekin, ABD’nin Tayvan’la resmi temasını, adanın onlarca yıllık fiili bağımsızlığını kalıcı hale getirmek için teşvik olarak görüyor. ABD liderleri ise bunu desteklemediklerini söylüyor. Washington “Tek Çin” politikası çerçevesinde resmi hükümet olarak Pekin’i tanırken Tayvan ile ilişkilerini ve savunma bağlarını derinleştirerek sürdürüyor.
Günlük basın konferansında iki liderin görüşmesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, Pekin’in Washington ile iki tarafın da çıkarlarına uygun olacak şekilde bir işbirliği geliştirmek istediğini söyledi. Tayvan konusundaki görüş ayrılıklarına da değinen Lijian, “ABD’nin ‘Tek Çin’ ilkesini baltalamayı, altını oymayı ve çarpıtmayı bırakması, diğer ülkelerin egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve iç işlerine karışmamak gibi uluslararası ilişkilerdeki temel kurallara uyması gerekiyor” ifadelerini kullandı.