Pentagon “Çin’in Askeri Gücü” Raporunu Yayınladı
ABD Savunma Bakanlığı her yıl düzenli olarak hazırlayarak Kongre’ye sunduğu “Çin Askeri Güç Raporunu” yayımladı. Raporda, Çin’in güvenlik politikaları ve buna paralel olarak ekonomi, dış politika, hava, kara, deniz gücü, stratejik güç unsurları, altyapı çalışmaları, askeri modernizasyon programları ve nükleer güç kapasitesine ilişkin 2021’deki gelişmelerin detayları yer aldı. Raporda, Çin’in önümüzdeki 10 yılda nükleer kabiliyetini modernize etmek ve çeşitlendirmek üzere yoğun çalışmalara devam ettiği kaydedilirken Pekin yönetiminin nükleer silah modernizasyonunu aynı hızda devam ettirmesi halinde 2035 yılına kadar 1500 nükleer başlık edinebileceğine dikkat çekildi.
2021’deki askeri faaliyetlerini kapsayan raporda, Çin’in hava, kara ve deniz nükleer fırlatma platformlarına yönelik harcamalarını artırdığı ve halihazırda 400’den fazla nükleer savaş başlığına sahip olduğu belirtildi. Bu sayı 2020 yılında 200 civarındaydı ve Çin’in 10 yıl içinde 400 adet savaş başlığına ulaşacağı tahmin ediliyordu. Ancak Pekin’in sadece iki yıl içinde stoklarını ikiye katlaması Washington’da endişeyle karşılandı.
Raporda Çin’in 2035 yılına kadar nükleer modernizasyon sürecini tamamlamayı hedeflediği belirtilirken, “Çin şu anki nükleer kapasitesini büyütme hızını sürdürürse Çin Ordusu 2035’e kadar 1500 civarında nükleer savaş başlığını konuşlandırmış olacak” tahminine yer verildi. SIPRİ verilerine göre Rusya’nın envanterinde 5,977, ABD’nin ise 5,428 adet nükleer savaş başlığı bulunuyor. Pekin’in nükleer envanteri ABD ve Rusya’nın elinde bulunan nükleer güç ile kıyaslandığında oldukça az görünse de büyüme hızı endişe verici görülüyor. ABD ve Rusya geçen yıl New START anlaşmasını yenileyerek 5 yıllığına uzatmış durumdalar ancak Pekin yönetimi nükleer güç kontrol ve sınırlamalarına ilişkin herhangi bir anlaşmaya imza atmaya yanaşmıyor.
Çin’in konvansiyonel gücüne dair bilgilere de yer verilen raporda Çin donanmasının 340 gemi ve denizaltı ile dünyanın en büyük deniz filosuna sahip olduğuna dikkat çekilirken hava kuvvetlerinde de 2,800’den fazla savaş uçağı ve hava aracı bulunduğu kaydediliyor. Çin ordusunun 135 yeni balistik füzeyi test edip konuşlandırdığı belirtilen raporda, Çin’in entegre hava savunma sistemleri, uzun menzilli füze ve hipersonik füze kabiliyetlerinde de önemli ilerlemeler gerçekleştirdiği vurgulanıyor. Çin’in tatbikatlarını daha gerçekçi senaryolara dayandırmaya başladığına vurgu yapılan raporda, ilk kez Rusya ile birlikte geniş kapsamlı kara ve deniz tatbikatları yapıldığının altı çiziliyor.
Raporda, Çin’in Tayvan üzerindeki baskısını artırdığına da dikkat çekiliyor. Pekin yönetiminin Tayvan’a karşı kışkırtıcı operasyonlarını artırdığı belirtilen raporda, Çin ordusunun adayı işgal harekâtına yönelik gerçekçi tatbikatlar yaptığı kaydediliyor. Raporda, “Çin, Tayvan’a askeri harekat düzenlemek üzere birçok seçeneği devreye sokabilir” ifadelerine yer veriliyor. Raporla ilgili açıklamalarda bulunan Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, Washington yönetiminin Tayvan’ın yakın zamanda işgal edilmesi gibi bir tehlike öngörmediğini ancak Tayvan çevresinde kışkırtıcı faaliyetlerde artış gözlemlediklerini kaydetti. Yetkili, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ağustos ayında adaya yaptığı ziyaret sonrasında Pekin’in Tayvan’a yönelik baskıların arttığına dikkat çekti. Yetkili, ziyaretin ardından Çin’in Tayvan Boğazı’nı daha sık geçtiğini, bölge sularında ve hava sahasında daha aktif olduğunu, çok sayıda Çin uçağının Tayvan hava sahasında uçtuğunu belirtti.
Rapor, Pekin yönetiminin 2027’ye karar ordu modernizasyonunda tüm güçlerin muhabere ve istihbarat ile entegre olarak kullanılmasını öngören bir yol izlediğini belirtiyor. Çin’in 2021 yılı itibariyle “Çok Alanlı Hassas Muharebe” konseptini benimsediği ve bunun bilgi teknolojileri alanında önemli modernizasyonlar içerdiği ifade ediliyor. Bu adımın ABD’nin Tüm Alanların Ortak Komuta ve Kontrolü (JADC2) konseptine karşılık olarak atıldığı düşünülüyor. Pentagon JADC2 ile bütün kuvvetlerinin tespit, teşhis, takip sistemlerini tek bir iletişim ağında birleştirmeyi hedeflediği belirtiliyor. Çin’in yeni konseptinde de data analizi ve yapay zekanın önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor.
Başkan Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi, geçen ay Bali’de düzenlenen G20 zirvesindeki görüşmelerinde “yeni bir soğuk savaş” istemediklerini dile getirse de iki ülke arasındaki sorunlar kolayca çözüleceğe benzemiyor. Çin’in ABD için uzun vadede büyük bir tehlike oluşturduğunu belirten Biden yönetimi, Çin’in uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyetinde olduğuna inanıyor ve bunu gerçekleştirebilecek ekonomik, askeri ve teknolojik güce sahip olduğunu düşünüyor. ABD’nin 2022 Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Çin Halk Cumhuriyeti, “özgür ve açık uluslararası sisteme meydan okuma ve yeniden şekillendirme potansiyeline sahip tek rakip” olarak tanımlanıyordu. Pentagon raporunda ise Pekin’in ABD’yi, 2049 yılına kadar büyük Çin uygarlığını yeniden inşa etme politikasının önündeki engel olarak gördüğü belirtiliyor.