Biden’ın ‘Gizli Belge’ Krizi
Başkan Biden geçtiğimiz hafta yoğun olarak gündem olan gizli belgeler hadisesinin ardından ilk kez açıklama yaptı. Gizli belgelerin Kasım ayında özel ofisinde bulunduğunu daha önce açıklamadığı için “pişmanlık duymadığını” söyleyen Biden, avukatlarının yönlendirmelerini takip ettiğini ve yetkililerle işbirliği içinde olduklarını söyledi. California’daki fırtına felaketi sebebiyle bölgeye giden Biden, burada incelemeler yaparken ‘gizli belgeler’ konusunda da ilk yorumlarını yapmış oldu.
Trump’ın Florida’daki evinde bulunan gizli belge hadisesinin ardından Biden da bir belge kriziyle geçen hafta gündeme gelmişti. Biden’ın Başkan Yardımcılığı yaptığı döneme ait olduğu belirtilen ve üzerinde gizli ibaresi bulunan belgelerin bulunmasının ardından Biden’ın danışmanı Richard Sauber, Beyaz Saray’ın konuyla ilgili Adalet Bakanlığı ve Ulusal Arşivler ile işbirliği yaptığını belirtti. Adalet Bakanı Merrick Garland, Biden’ın kişisel ofis ve konutunda bulunan belgelerin incelenmesi için özel bir savcı Robert Hur’un atandığını açıklamıştı.
Konunun kamuoyunda tartışılması yakın zamanda Trump’ın evinde bulunan gizli belgeler ve sabık Başkan’ın bu belgeleri Ulusal Arşiv’e vermeyi reddetmesiyle benzerlikler üzerinden oldu. Trump’ın Mar-a-Logo’daki konutunda olduğu tespit edilen belgeleri vermeyi reddetmesi ve tam şeffaf davranmaması sonrasında evine FBI tarafından baskın düzenlenmesi de o dönem medyayı hayli meşgul etmişti. Trump, Biden’la ilgili gizli belge meselesi ortaya çıkınca sosyal medya hesabından FBI’ın “Biden’ın evlerine ve hatta Beyaz Saray’a ne zaman baskın yapacağını” sordu.
Ana akım medya iki olayın birbirinden farklı olduğunu vurguluyor. New York Times iki hadisenin farklılığını şu şekilde özetledi: belgelerin ortaya çıkış şekli, belgelerin sayısı ve iki ismin konuya nasıl tepki verdiği. Belgelerin Trump’ın görevinin sona ermesinden sonra bulunmuş olması ve eski Başkan’ın belgeleri vermemek için direnmesinin iki olayı ayrıştırdığı üzerinde duruluyor. Bir diğer önemli fark da Trump’a ait belgelerin tahrip edilmiş olması.
Hatta Biden’ın, bulunması üzerine belgeleri derhal Ulusal Arşivlere ve uygun makamlara teslim etmesi, Trump’ı yargılama gerekçesini ve gerekliliğini daha da netleştirmeli, şeklinde bir tez de oluştu. Yasal mahkeme celbine uymayan ve yetkilerle işbirliğine yanaşmayan Trump’ın tutumu Biden’ınki ile karşılaştırıldığında daha da ağır bir hale gelmiş oluyor. Biden’ın eleştiri aldığı nokta ise sürecin medya iletişim tarafının kötü yönetildiği yönünde. Medya hukuki olarak altından çok fazla bir şey çıkmayacak hadisenin iletişim stratejisindeki hatalar nedeniyle siyasi olarak maliyet ürettiği görüşünde.
Beyaz Saray’ın iletişim stratejisini yenilemesi gerektiğini savunan CNN, aksi takdirde yeni belgelerin çıkması ihtimali de göz önünde bulundurulduğunda Biden için çok yıpratıcı olacağının altını çizdi. Biden’ın bu hafta yaptığı açıklama, iletişim stratejisinin değişimi olarak da yorumlanabilir. Beyaz Saray’ın esas yapması gereken ise, anlatıyı kontrol ederek Biden ve Trump’ın tutumları arasındaki farkın altını çizmek ve Başkan’a gelebilecek siyasi zararları asgariye indirmek, CNN’e göre.
Ana akım medya iki olayın karşılaştırılmasının yanlış olduğunu savunurken muhafazakar kanada yakın Wall Street Journal durumu farklı şekilde ele alıyor. WSJ gizli belgelerin bulunmasının iddia edildiği gibi Biden’ın yardımcılarının gizli belgeleri buldukları ve ardından bunları Ulusal Arşivlere teslim ettikleri söylenen 2 Kasım’da başlamadığı yönünde bir spekülasyona yer veriyor. WSJ’e göre hikayenin FBI’ın Trump’ın Mar-a-Lago’daki evine baskın düzenlemesinden sonraki gün olan 9 Ağustos civarında başlamış olması daha muhtemel görünüyor.
Cumhuriyetçilerin kendileri için oldukça karmaşık geçen meclis başkanı seçim sürecinin ardından bu konuya yoğunlaşması muhtemel. Başkan Biden’ın gizli belgeleri meselesinin, oğlu Hunter Biden’ın küresel nüfuz ticareti işlerine bağlanması da ihtimallerden biri olarak görülüyor. Hem Trump hem de Biden’ın gizli belge hadisesinin Adalet Bakanlığı’nca soruşturulmasını masaya yatıran WSJ, savcı atamalarını konuyu hukuki bağlamdan politik bağlama taşıdığı için eleştiriyor. WSJ’a göre sıradan savcılar yerleşik kurallara göre hareket ederken ‘özel ve bağımsız’ savcılar tek bir hedefi araştırmak için neredeyse sınırsız imkan ve fonları buluyor ve bu usul siyaseten bir misilleme aracı olarak kullanılmaya çok müsait.