DeSantis Kültür Savaşları Üzerinden Başkanlığa mı Hazırlanıyor?
Florida Valisi Ron DeSantis bu haftanın ülkede en çok gündeme gelen isimlerinden biri oldu. İdam cezasında jürinin oybirliği ile karar alması gereğinin sona ermesi için çağrıda bulunan DeSantis, idam cezası için nitelikli çoğunluğun yeterli olduğunu savundu. Hafta başında yaptığı konuşmada 2018’de 17 kişiyi öldüren bir saldırganın üç jüri üyesinin karşı çıkması sonucunda idam cezası almamasını hatırlatan Cumhuriyetçi vali, prensip olarak idam karşıtı olan jüri üyelerinin Florida yasalarında yer alan bir hükmün uygulanmasını imkansız kılabildiğinden bahsetti.
DeSantis’in eyalet okullarında siyahilerin tarihini anlatan bir dersin sistematik ırkçılık teması üzerine kurulu olduğu için sonlandırılması kararını savunması medyada geniş yer buldu. Söz konusu dersin eğitim bağlamından uzak ve ‘beyin yıkama’ amaçlı olduğunu savunan vali, gündemi belirlemede oldukça etkili olan kültür savaşları temaları üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Santis, kampanyası boyunca kullandığı “Florida duyarlılık (woke) ideolojisinin öleceği yerdir” sloganı ile aslında kültür savaşlarında aktif bir mücadele sergileyeceğini göstermişti. Cinsiyet kimliği temelli tartışmalarıyla birlikte aşı ve maske uygulamaları da bu savaşın cephelerinden bazıları olmaya devam ediyor. Liberal medya ise DeSantis’in girişimlerinin Amerika’daki uzun sistemik ırkçılık tarihinde beyazların oynadığı rolle ilgili tartışmaları engellemeye yönelik olduğunu savunuyor.
DeSantis her ne kadar başkan adaylığını ilan etmemiş olsa da, Cumhuriyetçiler arasında Trump’a alternatif en önemli isim olmaya devam ediyor. Cumhuriyetçi valinin siyasi iddiasını en çok öne çıkardığı alanlara göz atacak olursak 5 konunun öne çıktığını görebiliriz. Bunların ilki pandemi dönemindeki zorunlu uygulama ve kısıtlamalara karşı şiddetli bir muhalefet oldu. İşletmelerin ülke geneline kıyasla çok daha erken açılmasına müsade eden DeSantis, aşı ve maske zorunluluğunu kaldırdı veya yumuşattı. İkinci bir konu Çin’e karşı tutumu. Dış politika konusunda çok tecrübe ve bilgisi olmayan DeSantis, bu konuda Cumhuriyetçilerin ortak ‘ötekisi’ olan Çin’e karşı alacağı tavrın kendi kariyeri için olumlu olacağı kanaatinde. Zira ayın başlarında, eyalet meclisinden Çinli emlak yatırımcılarının Florida’da konut ve tarım arazisi satın almasını yasaklamalarını istemeyi planladığını doğruladı.
DeSantis’in üçüncü söylem alanı silah yasalarını gevşetmek. Florida yasaları silah satın almak veya sahip olmak için izin gerektirmiyor ancak insanların toplum içinde silah taşıma iznine sahip olmasını zorunlu kılıyor. DeSantis, geçen ay eyalet milletvekillerini Florida’daki silah sahiplerinin izinsiz olarak toplum içinde silah taşımasına izin verecek yasayı desteklemeye zorlayacağının sinyalini verdi. Eğitim, Florida valisinin üzerinde durduğu alanlardan bir diğeri. Duyarlılık kültürüyle mücadele alanı olarak çok önemsediği eğitim meselesindeki duruşunu ise şöyle özetliyor: “Beyin yıkamaya değil, eğitime inanıyoruz.”
Bu hafta gündem olan dersin sonlandırılması ve daha önce de eyalette anaokulundan üçüncü sınıfa kadar cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili öğretimi yasaklayan yasanın geçmesi DeSantis’in konuyla ilgili tutumunu ortaya koyan gelişmeler olarak kayda geçti. Amerikan eğitim sisteminin duyarlılık ideolojisine değil vatansever değerler üzerine inşa edilmesi gerekliliğini savunan vali, bu görüşüyle muhafazakar seçmenden olumlu geri dönüşler aldı. Göçmenlerle ilgili tutumu da DeSantis’in siyasi kişiliğini oluşturan önemli temalardan biri olarak öne çıkıyor. DeSantis, geçen yıl onlarca göçmenin Texas’dan Massachusetts’in zengin tatil beldesi olan Martha’s Vineyard’a uçakla götürülmesine yardım ettiğinde Demokratların oldukça tepkisini çekmişti.
DeSantis’in siyasi imajını ağırlıklı olarak kültür savaşları üzerine inşa etmiş olması ve kendini muhafazakar elitlerin kahramanı olarak sunması, onu başka siyasi meselelerde pozisyon alma riskinden şimdilik kurtarıyor. ABD’nin en kalabalık 3. eyaletinin valisi, tutkulu bir şekilde Covid önlemlerini eleştirip Florida’yı bir ‘biyomedikal güvenlik eyaleti’ haline getirmeyeceğini söylerken aslında sosyal güvenlik ve ekonomi gibi temel meselelerde kayda değer bir vaatte bulunmaktan kaçınmış oluyor. Ancak kendisinin bu alanlardaki politikaları tahmin edilebileceği üzere epey sert. Hesaplı Sağlık Hizmetleri Yasası ve vergi politikalarını, ‘toplumun tamamı üzerinde boğucu kısıtlamalar’ ve ‘idari despotizm’ olarak tanımlayan DeSantis, Medicaid isimli sosyal güvenlik programının kapsamının genişlemesine de ısrarla karşı çıkıyor.
DeSantis popülist bir şekilde Covid yardım fonlarını kullanmış olsa da temelde federal harcamalarla ilgili epey muhafazakar bir pozisyonu benimsiyor. Sosyal güvenlik programlarının genişletilmesi ve zenginler üzerindeki vergilerin artırılmasına kesin olarak karşı olan vali, bu politikaları sebebiyle oy kaybedebileceği kesimleri kültür savaşlarının fedaisi imajıyla yanına çekmeye çalışıyor. Siyasi stratejisi şimdilik onu Cumhuriyetçiler arasında öne çıkarmaya yetti, ancak başkanlık yarışında bir iddia ortaya koyması durumunda kamuoyuna ekonomi, sağlık, vergi gibi temel meselerde nasıl vaatler sunacağı tartışma konusu. Aynı zamanda kültür savaşları konusunda aldığı muhafazakar pozisyonun uzun vadede oylarına talip olacağı merkez seçmenle ilişki kurmasında da önüne engel olarak çıkması muhtemel.