Fed’in Faiz Kararı Eleştirilere Neden Oldu
Fed, enflasyonla mücadele ederken bankacılık sistemindeki istikrarsızlığın etkisiyle faiz oranını çeyrek puan artırarak son bir yıldaki dokuzuncu artışını temkinli bir biçimde gerçekleştirdi. Fed Başkanı Jerome Powell, yetkililerin bankacılık sorunları nedeniyle faiz artışlarına ara vermeyi düşündüklerini belirtti ancak güçlü ekonomik verilerin artışı gerektirdiğini vurguladı. Faiz artış kararı, Silikon Vadisi Bankası’nın (SVB) ani çöküşünün ardından finansal sisteme olan güveni koruma konusunda Fed’in kararlılığını gösterme gayreti olarak yorumlandı. Faiz açıklamasının ardından hisse senetleri önce yükseldi ancak daha sonra düştü ve iki yıllık Hazine tahvili getirisi yüzde 4 civarına geriledi. Bu sebeple yatırımcılar yeni bir artış daha öngörüyor ancak Fed’in aceleci olmayacağına inanıyor.
Fed, bu yıl sonu tahminlerine göre biraz daha yavaş ekonomik büyüme ve daha yüksek enflasyon öngörüyor. Ayrıca faiz oranlarının 2023 yılı sonunda yüzde 5,1’e ulaşacağını, 2024 yılı sonunda ise yüzde 4,3’e düşeceğini tahmin ediyor. Powell, son verilerin daha yüksek enflasyona işaret ettiğini kabul etti, ancak faiz artışı yapılmaması yönündeki piyasa baskısına rağmen devam bu artışı gerçekleştirdi. Powell, Amerikan bankacılık sisteminin “sağlam ve dirençli” olduğunu vurgulamakla beraber denetim ve düzenlemenin güçlendirilmesi gerektiğini kabul etti.
Fed’in enflasyon ve banka çalkantılarını ayrı zorluklar olarak gördüğünü, enflasyonla mücadele için faiz artışlarını ve küçülen Fed bilançosunu kullanırken, bankacılık paniklerini önlemek için denetim ve hedefli müdahalenin öne çıktığını belirtti. Her ne kadar bu strateji, enflasyon karşıtı kredibiliteyi sürdürmeyi ve mevcut finansal paniği yönetebilmek için bir güven aşılamayı amaçlasa da enflasyonun hala hedeflenen oranların üzerinde seyretmesi ve sektörel krizler bu paniği azaltmayı epey zorluyor.
Söz konusu panik ortamında, Fed’in SVB’yi denetlemesi ve düzenlemesi, varlık-yükümlülük uyumsuzlukları ve hızlı varlık büyümesi gibi tehlike işaretlerini dikkate almadğı için aldığı eleştiriler olarak öne çıkıyor. Fed’in açıklamasında, bankacılık sektöründeki sorunların haneler ve işletmeler için kredi koşullarının yanı sıra ekonomik faaliyet, işe alım ve enflasyon üzerindeki etkisi de kabul edildi. SVB’nin çöküşü, bankaların artan denetim ve riski azaltma baskısıyla karşı karşıya kalması nedeniyle, bankacılık sektöründeki sarsıntıların kredilerde bir geri çekilmeye yol açacağı endişelerini artırdı. Ekonomistler, Fed’in tahminlerinin ve Powell’ın yorumlarının SVB’nin çöküşünün ekonomi üzerinde daha geniş etkisine ilişkin endişeleri yansıttığına inanıyor.
Muhafazakar uzmanlar, Fed’in aşırı destekleyici politikası ve yanlış enflasyon tahminlerinin, bankaları tahvil almaya ve önemli varlık-yükümlülük uyumsuzluklarını sürdürmeye teşvik ederek bankacılık krizi riskini doğurduğunu iddia ediyor. Bu bakış açısına göre Fed’in temel hataları Fed’in hatalarını yanlış modelleme, kötü muhakeme ve risk yönetimindeki eksiklikler. Fed’in kullandığı FRB-US modeli, pandemi öncesinden bu yana 5 trilyon dolardan fazla açık verileceğini öngöremedi. Bu eleştirileri getiren ekonomistlerin Fed’den beklentisi, enflasyonu düşürmek için faizleri yükseltmek ile finansal istikrarı sağlamak, banka denetimindeki eksiklikleri kabul etmek ve gereksiz düzenlemelerden kaçınmak arasında acilen bir denge kurması. Kimi analistler de Fed’in tahmin ve politika hatalarının iç ve dış uzmanlardan oluşan bir komite tarafından resmi olarak gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyor.
Fed’in faiz artırma politikasını eleştiren yalnızca muhafazakar kanat değil. Faiz kararının açıklanmasından önceWashington Post başyazısı da Fed’in faizleri artırmaması gerektiğini yazmıştı. ABD’nin şu anda gıda, kira, ulaşım ve hizmet ekonomisindeki yüksek maliyetler nedeniyle kalıcı bir enflasyon sorunuyla karşı karşıya olduğunu belirten yazı, daha büyük endişe kaynağının ise Silicon Valley Bank ve Signature Bank’ın hızlı çöküşünün ardından finansal sistemin istikrarı olduğunun altını çizmişti. Yazıda, bankacılık sektörüne olan güvenin azalmasına yol açan iflaslar karşısında ve finansal sistemin dengelenmesi için faiz artırımlarına geçici bir ara verilmesi çağrısında bulunulmuştu. Bu görüşteki uzmanlar, Fed’in öncelikli odak noktasının risk yönetimi ve finansal istikrarın sağlanması olması gerektiğini savunuyor. Araştırmalar, yaklaşık 190 bankanın faiz oranlarındaki hızlı yükselişin ardından değeri düşen devlet tahvili tutması nedeniyle SVB tarzı bir risk altında olduğunu gösteriyor. Bu da birçok bankanın küçük çaplı da olsa bir iflası karşılayacak kadar likiditesi olmadığı anlamına geliyor.