Demokrasi Zirvesi’nde “Çifte Standart”
Başkan Biden liderliğinde düzenlenen ikinci Demokrasi Zirvesi 28-30 Mart tarihlerinde 120 ülke liderleri, sivil toplum temsilcileri ve teknoloji şirketlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. ABD’nin yanı sıra Kosta Rika, Zambiya, Hollanda ve Güney Kore zirveye eş başkanlık yaptı. İlki 2021 yılının aralık ayında çevrimiçi olarak yapılan zirve ilk gün sanal ortamda diğer günler yüz yüze toplantı ve görüşmeler şeklinde gerçekleştirildi.
Zirvede demokrasilerin geliştirilmesi, insan hakları, medya özgürlüğü, hukukun üstünlüğünün korunması, yolsuzlukla mücadele, sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği, küresel sağlık ve gıda güvenliği gibi konular ele alındı. Zirvede eş başkanlık yapan ülkeler gündeme alınacak alanları paylaşarak farklı konularda toplantılar düzenledi.
Kosta Rika, demokratik sistemlerde gençliğin rolüne odaklanırken Hollanda medya özgürlüğünü, Güney Kore yolsuzluklar konusunu, Zambiya ise özgür ve adil seçimler konularına odaklandı. Türkiye ve Macaristan gibi NATO üyesi ülkeler davet edilmezken, demokrasileri tartışmalı bazı ülkelerin zirveye çağrılması “çifte standart” olarak değerlendirildi.
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Biden, ABD’nin dünya çapında demokrasi programlarını desteklemek için 690 milyon dolar fon ayıracağı duyurdu. İlk zirvede benzer programlar için 400 milyon doların üzerinde bir bütçe ayrılmıştı. Yeni açıklanan fonun, özgür ve bağımsız medyayı destekleyen, yolsuzlukla mücadele eden, insan haklarını güçlendiren, demokrasiyi geliştiren, teknolojileri ilerleten ve özgür ve adil seçimleri destekleyen programlara aktarılacağı belirtildi.
Biden konuşmasında zirvede alınacak kararların gelecek yıllarda dünyanın gidişatını şekillendireceğine inandığını kaydetti. ABD ve benzer düşüncedeki dost ve müttefik ülkelerin, demokrasilerin otokrasilere üstünlük sağlayabileceklerini göstermeleri gerektiğine vurgu yapan Biden, “yönetilenlerin rızasına dayanan şeffaf, hesap verebilir bir yönetimin güçlendirilmesi, zamanımızın temel bir zorunluluğudur” ifadelerini kullandı.
“Küresel Zorlukların Üstesinden Gelmek için Demokrasi” konulu oturumda konuşan Biden, dünya demokrasilerinin güçlenmekte olduğunu, otokrasilerin ise zayıflamakta olduğunu kaydetti. Biden, dünya demokrasilerinin Ukrayna’ya destek konusunda sergiledikleri “eşi benzeri görülmemiş birlikteliği” tebrik ederken ülkesinin Rusya’nın saldırılarına karşı “demokrasilerini savunan cesur Ukrayna halkıyla dayanışma içinde olmaya” devam edeceği sözünü verdi.
Biden daha önceki beyanatlarında sıklıkla 21’inci yüzyılın demokrasiler ile otokratik rejimlerin mücadelesine sahne olacağına vurgu yapıyordu ve otokratik rejimlerin başvurduğu yöntemlerin mevcut dünya düzenine tehdit teşkil ettiğinin altını çiziyordu. Çin ve Rusya’yı rakip ve tehdit olarak gören Biden yönetimi, bu iki ülkeyle rekabet ve mücadele edebilmek için demokratik değerler, kurallara temelli dünya düzeni ve serbest ticaret gibi kavramları benimseyen ülkeleri ortak hedef etrafında bir cephede toplamayı amaçlıyor.
Aynı oturumda söz alan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski de yaptığı konuşmada Rusya’nın bugün Ukrayna’ya saldırdığını ancak ileride başka yerlere de saldırılar düzenleyebileceğine gönderme yaparak “Moskova’nın dünya demokrasileriyle savaş halinde olduğuna” dikkat çekti. Rusya’nın dezenformasyon, seçimlere müdahale, casusluk, yolsuzluk, istismar ve siber suçlar gibi zararlı faaliyetlerinin yanı sıra enerji ve gıda krizlerini tetikleyerek fiyat artışlarıyla halkları bezdirme ve zor durumda bırakma yoluyla da demokrasilere karşı bir başka savaş eylemi içinde olduğunu savundu. Rusya’yı bertaraf etmek için daha fazla silah talebinde bulunan Zelenski, “Demokrasinin düşmanları kaybetmeli” ifadelerini kullandı.
Zirvenin eş başkanlarından Hollanda Başbakanı Mark Rutte de Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin dünya demokrasileri için sarsıcı bir olay olduğunu söylerken “uzun yıllardır Avrupa’da savaş fikri düşünülemez gibi görünüyordu. Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya uyguladığı vahşetin gösterdiği gibi yanılmışız. Demokrasi, özgürlük ve güvenliğin ebediyen kalıcı olduğunu varsayamayız” şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı Demokrasi Zirvesi Deklarasyonu’nu onaylayan ülkeler metinde belirtilen tanımlama ve siyasi taahhütleri teyit etmiş oldular. Liderler demokrasinin barış, refah, eşitlik, sürdürülebilir kalkınma ve güvenliğin ilerlemesi için insanlığın en kalıcı aracı olduğuna dair inançlarını teyit ederken demokrasinin herkesin sesinin duyulmasını, insan haklarına saygı gösterilmesini ve hukukun üstünlüğünün korunmasını sağlamak için gerekli olduğu görüşünü savundu.
“Dünya genelinde demokrasiye yönelik zorluklarla başa çıkmak için, demokratik kurumları ve süreçleri güçlendirmeyi ve direnç oluşturmayı taahhüt ediyoruz” diyen liderler, özgürlük ve demokrasinin işbirliği yoluyla güçlendiğini ve otoriterliğe karşı daha güçlü yerel, bölgesel ve küresel ortaklıkların inşasını taahhüt ettiklerini belirtti. Demokrasinin barış, istikrar ve refahı herkes için sağladığını göstermeliyiz diyen liderler, “geliştirilmesi zaman ve özveri gerektiren demokratik kurumların, çeşitliliğe saygı gösteren ve şiddet ve güvenlik tehditleri olmadan yaşayabilme imkanına sahip olduğu kapsayıcı bir toplum tarafından desteklenmesinin en iyi yol olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Sonuç bildirisinde, insan hakları, medya özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünün korunması; insan hakları ihlalleri ve istismarları için hesap verilebilirliğin sağlanması; Ukrayna başta olmak üzere diğer özgürlükten yana olan ve saldırganlığı reddeden halkların desteklenmesi; kadın haklarının güçlendirilmesi ve her türlü ayrımcılık ve dışlama ile mücadele edilmesi; yolsuzlukla mücadele; demokrasinin gelişimi için faydalı olan teknolojilerin ilerletilmesi; özgür ve adil seçimleri desteklemek; sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği, pandemi ve gıda güvenliği gibi küresel sorunlarla ortak mücadele gibi konulara yer verildi. Ermenistan ve Filipinler gibi bazı ülkeler sonuç bildirgesinin bazı maddelerine şerh düştü.
Diğer yandan Türkiye ve Macaristan gibi NATO üyesi ülkeler zirveye davet edilmezken Hindistan, Filipinler, Brezilya, Irak, Angola, Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi demokrasi karneleri kırıklarla dolu olan birçok ülkenin zirveye çağrılması eleştiri konusu oldu ve “çifte standart” olarak nitelendirildi.
Biden’in demokrasi anlayışını sorunlu gören bazı medya organları, Washington yönetiminin acil sorunlara çözüm bulma hedefiyle savundukları ilkeleri bir kenara bırakabildiğini hatırlattı. Uzmanlar bu iddialarına örnek olarak Ukrayna’yı işgalinden dolayı Rusya’yı ağır şekilde eleştirerek demokratik ülkelerin birleşmesi çağrısında bulunan Biden yönetiminin savaş nedeniyle oluşan enerji krizini çözmek için Venezuela ve Suudi Arabistan’la görüşerek demokrasi ve insan hakları konularında ödün vermesini gösterdi.