Gizli Belgeler Davası: Federal Hükümet Trump’a Karşı
ABD eski başkanı Trump’ın hem eyalet seviyesindeki hem de federal seviyedeki davalarla başı dertte. Bunlardan belki de en önemlisi olan gizli belgeler davasında bu hafta hareketli geçti. Bu dava önemli çünkü ilk kez bir ABD başkanı casusluk yasasına dayanan federal suçlarla itham ediliyor. Trump bir yandan davaları bertaraf etmeye çalışırken diğer yandan da ön seçimler için kampanyasını sürdürüyor. Eski Başkan, kampanya duraklarında kendisine yönelik davaların siyasi bir cadı avının parçası olduğunu iddia ederek süreci lehine kullanmaya çalışıyor.
Trump’ın başkanlığı devrettikten sonra da bazı gizli belgeleri elinde bulundurmaya devam ettiği ve federal hükümete iade etmemek için komplo kurduğu iddialarıyla başlayan dava, Ağustos 2022’de eski başkanın Mar-a-Lago’daki evine yapılan baskınla yeni bir boyut almıştı. Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi’nin (NARA) talebi üzerine gizli belgelerin illegal biçimde saklandığı ortaya çıkan süreçte Trump’ın konutunda iki yüze yakın Gizli ve Çok Gizli olarak sınıflandırılmış belge bulunmuştu. Davaya dair edinilen bilgiler bu belgelerden bir kısmının ABD’nin nükleer programları, savunma meseleleri ve ulusal güvenlik gibi kritik konular hakkında olduğunu gösteriyor. Bu bilgiler ışığında juri ilk etapta sunulan delilleri yeterli görmüş ve davanın devam ettirilmesine karar vermişti.
Trump’ın gizli belgeler davasının gelişimi şöyle: Trump, Ocak 2021’de Washington’dan ayrılmadan önce, başkan olarak aldığı yüzlerce kutu mektup, rapor, not ve diğer belge bir Miami’ye taşındı. Binlerce belgenin arasında bunların farkedilmeyeceği düşünülebilir ancak kayıtlar oldukça sağlam tutulmuştu. Beyaz Saray Kayıt Yönetimi Ofisi ve Ulusal Güvenlik Konseyi gelen giden evrakın ve gizli belgelerin bir kaydını tutarlar ve bu envanterler NARA ile paylaşılır. Böylece Mayıs 2021’de NARA belgelerin iadesini talep etmeye başladı. Trump Ocak 2022’de bazı kayıtları geri gönderdiğinde, NARA elinde daha fazlası olduğunu biliyordu. Trump’ın avukatları ise Haziran 2022’de kalan tüm “belgelerin” iade edildiğini söylediğinde, FBI’ın elinde bunun doğru olmadığını gösteren emareler vardı. Geri kalanları toplamak için iki ay sonra bir arama emri çıkarılması gerekti.
Neticede, gizli belgeler davasında Trump, 37 suçla itham ediliyor. Bunlardan 31’i milli savunmaya dair bilgileri tutma, 5’i gizli belgeleri bulundurduğunu gizleme ve 1’i de yalan beyanda bulunma üzerine. İddianameye göre Trump belgeleri iade etmemek ve soruşturmayı yürüten görevlilerden saklamak için bir çaba gösterdi. Trump bu hafta Salı günü Miami’de mahkemeye teslim oldu. Parmak izi alındıktan sonra suçları yüzüne okundu (arraignment) ve eski başkan kendisine isnad edilen 37 suçu reddetti. 45 dakika süren sürecin ardından başkan herhangi bir seyahat yasağı olmadan serbest bırakıldı.
Bu esnada Trump, Cumhuriyetçi Parti ön seçim rakiplerini, başkanlığı kazanmaları halinde kendisini affetme sözü vermeye çağırıyor. Trump’ın bu talebi iki amaca hizmet ediyor gibi görünüyor; ön seçimleri kazanmak ve davayı kaybetmesi halinde yasal sonuçlardan korunmayı sağlamak, aynı zamanda rakiplerini ya Trump’ın ya da Demokratlar ve Adalet Bakanlığı yanında yer almak gibi zor bir duruma sokuyor.
Eski Başkan özellikle Florida Valisi Ron DeSantis’i hedef alarak onu af taahhüdünde bulunmayı reddetmekle suçladı. DeSantis bu konuda sessiz kaldı fakat bir yandan Adalet Bakanlığı’nı da eleştirdi. Nikki Haley ve Mike Pence gibi diğer Cumhuriyetçi başkan aday adayları konuya oldukça dikkatli yaklaşıyorlar. Haley başlangıçta Trump’ın suçlu olup olmadığı sorusuna mesafeli dururken, daha sonra affedilmesinden yana olabileceğini belirtti.
Pence, Trump’a yönelik suçlamaları ciddi olarak nitelendirdi ancak henüz erken olduğunu söyleyerek af konusunu tartışmaktan kaçındı. Eski biyoteknoloji ve finans yöneticisi ve Cumhuriyetçi başkan adaylarından Vivek Ramaswamy ise affı en yüksek sesle savunan kişi oldu. Ramaswamy, 2024’ün tüm başkan adaylarından seçilmeleri halinde Trump’ı affetme taahhüdünde bulunmalarını talep etti. Ancak bu çağrı parti içinde pek destek bulmadı.
Öte yandan Donald Trump’ın güçlü destekçisi olan bazı eyaletlerdeki Cumhuriyetçiler, Trumpçılığın 2024 seçimlerindeki şanslarını tehlikeye atma potansiyelini göz önünde bulundurarak bağlılıklarını sorgulamaya başlıyor. Florida Valisi Ron DeSantis gibi parti içindeki önemli isimler, Cumhuriyetçilerin bir sonraki başkanlık seçimlerinde bir Demokratı yenme şansına sahip olmak için Trump’ı aşmaları gerektiğini savunuyor.
Bu bağlamda örneğin Nevada’daki Cumhuriyetçi parti ön seçim formatını, tarihsel olarak Trump’ın lehine olan parti gruplarından daha geleneksel, eyalet tarafından yönetilen bir tarza doğru değiştiriyor. Bu eyaletlerde değişen siyasi manzara, geleceği ve Trump’ın devam eden etkisiyle boğuşan Cumhuriyetçi parti içinde potansiyel bir değişime işaret ediyor.