Biden Yönetimi Çin’le Temasları Artırıyor
Maliye Bakanı Janet Yellen, 6-9 Temmuz tarihlerini kapsayan Çin ziyaretine başladı. ABD ve Çin arasında tırmanan ticaret savaşının ortasında gerçekleşen ziyaretin dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkileri rahatlatmaya odaklanması bekleniyor. Yellen ziyaretin amacını iletişimi geliştirmek, sağlıklı bir ekonomik rekabet yürütmek ve küresel zorluklar üzerinde işbirliği yapmak için ortak bir zemin bulmak olarak açıklarken iki taraf da beklentilerini düşük tutuyor. İki ülke arasındaki askeri iletişimde kopukluk devam ederken Pekin yönetiminin teknoloji ürünleri için kritik öneme sahip iki metale ihracat kısıtlamaları getireceğini açıklaması gerilimi tırmandırdı. Yellen’in ekonomiyle ilgili konularda eşgüdüm sağlamak ve yeni iletişim kanalları açmak için baskı kurmaya çalışacağı ve Pekin yönetime Rusya’ya silah yardımının doğuracağı sonuçları hatırlatacağı belirtiliyor.
Yellen’in ziyareti, Dışişleri Bakanı Blinken’ın geçen ay Pekin’e yaptığı gezinin ardından geldi. Yellen’in dört günlük ziyaret kapsamında Çin Başbakanı Li Qiang, eski Başbakan Yardımcısı Liu He ve Çin Halk Bankası’nın eski başkanı Zhou Xiaochuan ile görüşmesi beklenirken Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile bir görüşme planı bulunmuyor. Bakanın ayrıca Çin’deki Amerikan Ticaret Odası yetkilileriyle bir yuvarlak masa toplantısına katılarak Amerikan şirketlerinin Çin’de karşılaştıkları zorlukları dinleyeceği belirtildi.
Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada gezinin, Biden ve Şi’nin geçen kasım ayında ABD ve Çin arasındaki iletişimi derinleştirme kararı almaları neticesinde verdiği direktif doğrultusunda gerçekleştirildiği belirtildi. Biden, Şi ile yaptığı görüşmede ABD’nin ülke içindeki yatırımlarını artırma ve müttefik ülkelerle işbirliği yapma suretiyle Çin’le güçlü bir şekilde rekabet etmeye devam edeceğini vurgularken rekabetin çatışmaya dönüşmemesi gerektiğini belirtmiş ve mevcut iletişim kanallarının açık tutulmasının önemine değinmişti. İki lider, bu hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik prensiplerin belirlenmesi ve daha detaylı çalışmalar yürütülmesi için ekipler görevlendireceklerini duyurmuştu.
Yellen’in ulusal güvenlik adına yarı iletkenler gibi hassas teknolojilere erişimi engelleyen ABD tedbirlerinin Çin ekonomisine zarar verme amacı taşımadığına Çinli muhataplarını ikna etmede zorluk yaşayacağını düşünen uzmanlar, iki ülke ticaret ve yatırımın önüne yeni engeller koymaya devam ettiği sürece karşılıklı güvenin tesis edilmesinin zor olacağını belirtiyor. Biden yönetimi, ABD’nin Çin ile teknoloji ticaretine, gelişmiş çipler ve ülkedeki ABD yatırımları üzerindeki potansiyel sınırlamalar da dahil olmak üzere bir dizi yeni kısıtlama getirmeye hazırlanıyor. Uzmanlar, Çin’in yapay zeka için kullanılan gelişmiş çiplere erişimine yönelik daha önceki kısıtlamalardaki bir boşluğu kapatmak amacıyla, Çinli şirketlerin ABD bulut bilişim hizmetlerine erişimini kısıtlayacak yeni kuralların konulması muhtemel görünüyor.
Pekin yönetimi yakın zamanda ABD’nin yarı iletkenler üzerindeki sınırlamalarına misilleme yaparak bazı çiplerin üretiminde kullanılan kritik minerallerin ihracatını kısıtlayacağını duyurmuştu. Çin Ticaret Bakanlığı da iki nadir maden olan galyum ve germanyumun 1 Ağustos’tan itibaren “ulusal güvenlik ve çıkarları koruma adına” ihracat kontrollerine tabi tutulacağını ve ihracatçıların bu madenlerin yurtdışına satışını gerçekleştirebilmeleri için özel izin almaları gerekeceğini açıkladı. Çinli yetkililer yarı iletkenlerde kullanılan metallere ihracat kontrolü getirmesini “sadece bir başlangıç” olarak değerlendiriyor. Uzmanlar, açıklamanın zamanlamasının Çin’in çip sektörünü hedef alan, Japonya ve Hollanda gibi müttefiklerini de Çin’e aynı baskıyı yapmaları konusunda sıkıştıran Biden yönetimine bir mesaj niteliği taşıdığını söylüyor.
Kritik hammaddeler listesinde yer alan galyum ve germanyum, bilgisayar çipleri ve güneş panelleri de dahil olmak üzere çeşitli ürünlerde kullanılıyor. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’na göre Çin açık ara dünyanın en büyük galyum üreticisi ve germanyumun da önde gelen küresel üreticisi ve ihracatçısı konumunda bulunuyor. Çin’in getirdiği kısıtlamalar akıllı telefonlardan sürücüsüz arabalara, gelişmiş bilgisayarlardan silah üretimine kadar birçok alanda hayati önem taşıyan çip üretim teknolojisini kontrol etmek için verilen küresel mücadeledeki son gelişme olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar Çin’in bu hamlesinin ABD ve diğer Batılı devletlerin çeşitlendirilmiş tedarik zincirine sahip olmasının ne kadar gerekli olduğunu gözler önüne serdiğini belirtiyor. Yetkililer, Yellen’in görüşmelerinde ticaret savaşı ve kısıtlamalar konularını da ele alınmasının muhtemel olduğunu belirtiyor.
Göreve gelirken Çin’i Amerika’nın en önemli stratejik rakibi olarak tanımlayan Yellen, Pekin yönetiminin “istismarcı, haksız ve yasadışı uygulamalarıyla” ABD’deki işletmelere ve işçilere zarar verdiği yönünde sert söylemlerde bulunsa da sonradan daha ılımlı politikalar benimsemeye başladı. Çin’in insan hakları konusundaki siciline itirazlarını dile getiren, Amerikan tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi çağrısında bulunan ve ulusal güvenliğin korunmasının her şeyden önemli olduğunu kabul eden Yellen, aynı zamanda Çin ile ekonomik bağların sürdürülmesi konusunda yönetimin en önde gelen savunucularında biri olarak öne çıkıyor. Gümrük tarifelerine karşı çıkan ve Çin’deki yatırımlara yeni kısıtlamalar konusunda dikkatli olunmasını isteyen Yellen, son olarak iki ekonominin birbirinden ayrılmasının “felaket” olacağı uyarısında bulundu.
ABD ve Çin arasında ciddi boyutta gerilim yaşansa da iki ülke arasındaki ticari ilişki üç yıl üst üste büyüme göstermiş durumda. Dışişleri Bakanı Blinken geçen ay sonunda yaptığı Pekin ziyaretinde bu konuya değinerek, “ABD’nin Çin’i ekonomik olarak baskılamak amacıyla bağları koparmaya çalıştığı” iddialarının doğru olmadığını söyledi. İkili ticaret hacminin geçen yıl 700 milyar dolara yaklaşarak tarihi en yüksek seviyeye çıktığını ve ABD’nin Çin’e doğrudan yatırımlarının 2014 seviyelerine ulaştığını hatırlatan Blinken, Çin’in ekonomik başarısının ABD’nin de çıkarına olduğunu vurgulayarak Hazine Bakanı Yellen’in “Çin ile ekonomik bağları koparmanın felakete neden olacağı” yönünde görüş belirttiğini hatırlatmıştı.
ABD ve Çin arasındaki diplomatik temaslar son zamanlarda yoğunlaşsa da iki ülke arasındaki sorunların kısa sürede çözülmesi beklenmiyor. Çin’in ABD için uzun vadede büyük bir tehlike oluşturduğunu belirten Biden yönetimi, Çin’in uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyetinde olduğuna inanıyor ve bunu gerçekleştirebilecek ekonomik, askeri ve teknolojik güce sahip olduğunu düşünüyor. Biden yönetimine göre Çin mevcut uluslararası düzenin istikrarından ve sunduğu imkanlardan yararlanarak küresel güç seviyesine ulaştı ama sonrasında kendisine bu imkânları sunan sistemi geliştirmeye çalışmak yerine baltalama yoluna gitti. Çin Komünist Partisi özellikle Başkan Şi’nin yönetiminde “içeride daha baskıcı dışarıda daha saldırgan” bir tutum izlemeye başladı.
Washington Pekin yönetimini Uygurlara yönelik insan hakları ihlalleri, Hong Kong’daki demokrasi yanlılarına uygulanan baskı, ticaret politikaları, Tayvan’a yönelik askeri provokasyonlar ve Rusya’nın Ukrayna işgaline karşı pasif tutumu nedeniyle de sert bir şekilde eleştiriyor. Pentagon’a göre Çin’in bir yıl içinde Tayvan’a yönelik işgal harekâtı başlatma olasılığı hayli yüksek. Bu çerçevede Biden yönetimi Çin’le casus balonu meselesi sonrasında kopan bağların ABD’nin aleyhine olduğuna ve bütün sorunlu alanlara rağmen iletişim kanallarının açık tutulması gerektiğine kanaat getirmiş görünüyor.