ABD’den İsrail’e Koşulsuz Destek
Hamas’ın 7 Ekim Cumartesi günü İsrail’e karşı başlattığı “Aksa Tufanı” adı verilen saldırı dünya gündeminin ilk sırasına yerleşirken Biden yönetiminden İsrail’e önkoşulsuz destek açıklamaları geldi. İsrail yönetimi, saldırının ardından Hamas’a karşı resmen savaş ilan ettiğini duyurarak Gazze’ye yönelik topyekûn abluka kararı aldı ve büyük bir askeri operasyon başlattı. Çatışmalar devam ederken her iki taraftan binlerce sivil hayatını kaybetti. Ölenlerin sayısı her geçen gün artarken bölgedeki dengeleri değiştirme potansiyeli taşıyan gelişmeler çatışmaların yayılması endişelerini artırıyor.
İsrail’e yönelik saldırının hemen ardından bir açıklama yayınlayan Başkan Biden, ABD’nin İsrail’i uluslararası arenada koruyan ve destekleyen tavrını devam ettirerek İsrail’in kendisini savunması için gerekli yardımların sağlanacağını belirtti. İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüştüğünü söyleyen Biden, Hamas’ın saldırısını kınadıklarını ve İsrail Hükümeti ve halkına her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti. Terörizmin asla haklı gösterilemeyeceğini belirten Biden, İsrail’in kendisini savunma hakkı olduğuna vurgu yaptı.
Biden, İsrail’e düşman olan diğer tarafların bu durumdan çıkar sağlamaya çalışmasına karşı uyarıda bulunurken uzmanlar İran’ı kastettiği şeklinde yorumlar yaptı. Biden, “ABD İsrail’in yanında. Benim yönetimimin İsrail’e desteği sarsılmazdır“ ifadelerini kullandı. Hamas saldırısı sırasında en az 14 Amerikan vatandaşının hayatını kaybetmesi ve tutulan rehineler arasında Amerikalıların da bulunması, ABD’nin ölen ya da kaçırılan vatandaşları nedeniyle gelişmeleri yakından izlemesine ve Amerikan kamuoyunda İsrail’e verilen desteğin daha da artmasına neden oldu.
İsrail Başbakanı Netanyahu ile üç kez telefonda görüştüğünü belirten Biden, kendisine “İsrail’in savaş kurallarına göre hareket etmesinin gerçekten önemli olduğunu” söylediğini aktardı. Biden yönetimi yetkilileri de İsrail’in Hamas’ın saldırısına “orantılı” bir şekilde karşılık vermesini istediklerini dile getiriyor ancak Kudüs’ün geçmemesi gereken herhangi bir kırmızı çizgi olup olmadığını konusunda yorum yapmaktan kaçınıyor.
ABD’nin caydırıcılığı güçlendirmek için bölgedeki askeri güç pozisyonunu geliştirdiğini belirten Biden, bir uçak gemisi filosunu da Doğu Akdeniz’e gönderdiklerini duyurdu. Uçak gemisinin bölgeye sevkinin önleyici bir adım olarak atıldığı belirtilirken çatışmaların bölgesel bir savaşa dönmesi durumunda ABD’nin müdahale etmekten çekinmeyeceği mesajı verdiği şeklinde değerlendirmeler yapılıyor.
Bölgedeki tüm ülkelerin liderleriyle sürekli temas halinde olunması talimatı verdiğini belirten Biden, İsrail’e düşman olan herhangi bir ülke veya organizasyonun durumdan avantaj sağlamaya çalışmaması yönünde uyarılarda bulundu. Biden’ın bu uyarı ile İran ve Hizbullah gibi bölgedeki uzantılarını kastettiği belirtiliyor. ABD’li yetkililer, İran’ın saldırının planlanmasına doğrudan yardım ettiğine dair bir kanıt bulamadıklarını duyurdu. Yetkililer, Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırı karşısında İranlı kilit liderlerin şaşırdığını gösteren çok sayıda istihbarat bilgisi aldıklarını dile getiriyor.
Dışişleri Bakanı Blinken, Hamas saldırısının ardından daha geniş çaplı bir savaşın patlak vermesini önlemek amacıyla gerçekleştirdiği Ortadoğu ziyaretinin ilk durağı olan İsrail’e gitti. Washington’un Ortadoğu’daki en yakın müttefiki olan İsrail’le dayanışma içinde olduğunu göstermek isteyen Blinken, askeri desteğin daha da arttırılmasını görüşmek üzere Netanyahu ve diğer üst düzey İsrailli yetkililerle bir araya geldi. Tel Aviv’de bir konuşma yapan Blinken, İsrail’i misillemede itidalli olmaya çağırdı ve sivillerin korunması için mümkün olan her türlü önlemi almasını istedi.
Blinken’in ziyaret sırasında Hamas tarafından kaçırılan ve bazılarının Amerikalı olduğu düşünülen rehinelerin serbest bırakılmasına yardımcı olmaya çalışacağı ve İsrail’in olası bir kara harekâtından önce Gazze’deki sivillere güvenli bir geçiş sağlanması için İsrailliler ve Mısırlılarla görüşmeleri ilerleteceği belirtiliyor. Blinken’in İsrail’den sonra Ürdün’e geçerek Kral Abdullah ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile görüşeceği, ardından da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Katar liderleriyle bir araya geleceği aktarıldı.
Savunma Bakanı Austin de İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu belirterek, İsrail’e desteklerinin devam edeceğini kaydetti. ABD’nin İsrail’e askeri yardımının gönderilmeye başladığını aktaran Austin, bunlar arasında Demir Kubbe olarak bilinen hava savunma sistemi için gerekli olan mühimmatın da yer aldığını bildirdi. NATO Savunma Bakanları toplantısında konuşan Austin, “USS Gerald R. Ford uçak gemisi grubu Doğu Akdeniz’e varmıştır. Ayrıca ABD’nin bölgedeki savaş uçakları filosunu da genişlettik. ABD Savunma Bakanlığı gerektiğinde ilave askeri unsurları konuşlandırmaya hazırdır” şeklinde konuştu.
Washington’un kriz yönetimi stratejisiyle ilgili bir değerlendirmede bulunan Politico gazetesi Biden yönetiminin başlangıçta İsrail’e karşılık verme konusunda açık çek veriyor gibi göründüğünü ancak zamanla ateşkesi kabul etmeye zorlamak için baskıyı arttırdığını ileri sürüyor. Gazete, Biden’ın 2021’de İsrail ile Hamas arasındaki çatışmayı, çok daha küçük çapta olsa da 11 günde bu şekilde sona erdirdiğini hatırlatıyor. Biden yönetiminin o dönemdeki çatışmalara yaklaşımı Demokrat Parti içerisinde görüş ayrılıklarına yol açmıştı. Biden, İsrail’in Gazze’deki orantısız saldırıları karşısındaki tavrı nedeniyle kendi partisinden sol progresif üyelerin sert eleştirilerine maruz kalmıştı.
Bazı partililer İsrail’e baskı yapılması için daha fazla adım atılmasını talep ederken Biden’ın insan haklarına bağlılığını da sorgulamaya başlamıştı. Politico’nun değerlendirmesine göre Biden yönetimi 2021 yılında İsrail ve Hamas arasında 2012 ve 2014 yıllarında yaşanan iki çatışmadan edindiği tecrübelere dayanarak farklı bir strateji geliştirmişti. 2012 yılındaki çatışmalar 8 gün, 2014 yılındaki çatışmalar ise 50 gün sürmüştü. Obama yönetimi Clinton ve Kerry gibi üst düzey isimleri ateşkes sağlamakla görevlendirmişti.
Devreye girdiğinde işlerin daha da karmaşık bir hal aldığını gören Washington yönetimi bu kez yoğun ama sessiz ve gizli yürütülen diplomatik temaslar yapmaya karar verdi. İsrail’in Birleşmiş Milletler’in tarafsızlığına inanmadığını bilen Biden yönetimi, BM önerilerini engelledi ve BM’yi devreden çıkararak arka planda yoğun bir diplomasi trafiği gerçekleştirdi. ABD’li yetkililerin arabulucu olduğu durumlarda Hamas’ın daha talepkar olduğunu ve ateşkese yanaşmadığını düşünen Biden yönetimi, İsrail ve Hamas arasında arabulucu gibi davranmak istemedi ve Hamas’la diyalog kurulmasında Mısır’ın devreye girmesini sağladı.
Ateşkes sağlanmasını tarafların inisiyatifine bıraktıklarını açıklayan Biden yönetimi, iki tarafın da ateşkese sıcak bakmasıyla devreye girerek süreci hızlandırdı. İlk aşamada çatışmalara kayıtsız kaldığı yönünde yoğun eleştiri alan Biden yönetimi, kamuoyu önünde ateşkese önemli katkısı olduğunu, çatışmaların sadece 11 gün sürdüğü ve ateşkesin kalıcılığının sağlanması için çalıştığı gibi tezleri öne çıkarmıştı.