Biden’den İsrail’e “Savaş Zamanı” Ziyareti
Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları artarak devam ederken Başkan Biden, İsrail’in başkenti Tel Aviv’e günübirlik bir ziyarette bulundu. ABD’nin “İsrail’e sarsılmaz desteğini” yineleyen Biden, Hamas’ın Filistinlilerin tamamını temsil etmediğine vurgu yaparak sertlik yanlısı Netanyahu hükümetine itidal çağrısında bulundu. İsrail’in 2005’te terk ettiği Gazze’yi yeniden işgaline karşı olduğunu söyleyen Biden, İsrail’e verdiği koşulsuz desteğe üstü kapalı bazı sınırlar koymaya çalıştı. İsrail’in insani yardımların Hamas’a değil sivillere gitmesi şartıyla Mısır’dan Gazze’ye insani yardım akışının başlamasını kabul ettiğini belirten Biden, Gazze ve Batı Şeria için ilave 100 milyon dolarlık insani yardım duyurusu yaptı.
Kötüleşen insani kriz ve çatışmaların Ortadoğu’ya yayılma endişesi nedeniyle acil bir şekilde savaş bölgesine gitme kararı alan Biden’ın ziyareti, 500’den fazla kişinin hayatını kaybettiği İsrail’in el-Ehli Hastanesi’ne saldırısının gölgesinde kaldı. Tel Aviv’den sonra Amman’a geçerek Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile dörtlü görüşme yapmayı planlayan Biden, hastane saldırısının ardından zirvenin iptal edilmesi nedeniyle bu amacını gerçekleştiremedi. Ürdün’de Arap liderlerle yapılması planlanan ve insani konuların ön plana çıkmasının beklendiği zirvenin iptali, Biden’ın bölgedeki kilit ortaklarıyla yüz yüze görüşme fırsatını kaçırmasına neden oldu.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, İsrail Başbakanı Netanyahu ve savaş kabinesiyle bir araya gelen Biden’ın Hamas’ın saldırısı karşısında İsrail’in stratejisini kapsamlı bir şekilde ele aldıkları belirtildi. “Başkan İsrail’e olan sarsılmaz desteğini yineledi ve ABD’nin İsrail hükümetine vatandaşlarını korumak için ihtiyaç duyduğu desteği sağlama konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etti” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, Hamas tarafından kaçırılan ve aralarında Amerikalıların da bulunduğu rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamaya yönelik çabaların ve ABD’nin Gazze’ye insani yardımın ele alındığı kaydedildi.
Başbakan Netanyahu ile kameraların önünde görüşen Biden, Gazze’deki hastanede yaşanan patlamayla ilgili olarak Netenyahu’ya “anladığım kadarıyla bunu siz değil, diğer taraf yapmış gibi görünüyor. Ancak dışarıda bundan emin olmayan pek çok insan var, bu yüzden pek çok şeyin üstesinden gelmeliyiz” şeklinde konuştu. Hastanedeki patlamayla ilgili yoğun bir enformasyon savaşı yaşandı. İsrail ordusu sorumlu olduğunu reddetmeye çalıştı ve hastanenin Filistinli grup İslami Cihad tarafından yanlış ateşlenen bir roketle vurulduğunu ileri sürdü.
Netanyahu ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Biden, Hamas’ı DEAŞ’a benzeterek 7 Ekim saldırısının Holokost’tan bu yana Yahudiler için en ölümcül gün olduğunu ifade etti. Kayıpların ve rehin alınanların ailelerine yalnız olmadıkları mesajı veren Biden, kendisi için rehinelerin serbest bırakılması ve güvenli bir şekilde geri getirilmesinden daha yüksek bir öncelik olmadığını kaydetti. İsrail devletinin Yahudi halkı için güvenli bir yer olmak üzere kurulduğunu aktaran Biden, “Bugün öyle hissettirmese de İsrail, Yahudi halkı için yeniden güvenli bir yer olmalı. Bugün İsrail olmasaydı onu icat etmek zorunda kalırdık” ifadelerini kullandı.
Hamas saldırısı ile 11 Eylül 2001’de ABD’ye yapılan saldırılar arasında paralellik kuran Biden, İsrail’in duygularını anladığını ifade ederek İsraillileri öfkeye kapılmamaya çağırdı. ABD’nin 11 Eylül sonrası deneyimlerine atıfta bulunan Biden, adalet arayışında kontrol edilemeyen duygular nedeniyle hataların yapılabileceği uyarısında bulundu. İsrail’in güvenli bir yer olması için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirten Biden, bu hafta ABD Kongresi’nden İsrail’e yönelik “benzeri görülmemiş” bir savunma paketi isteyeceğini söyledi. Biden’ın Kongre’den 10 milyar doları İsrail’e tahsis edilmek üzere, Ukrayna, Tayvan dahil Hint-Pasifik ve sınır güvenliğini kapsayacak şekilde yaklaşık 100 milyar dolarlık yardım paketi talebinde bulunması bekleniyor.
ABD’ye döndükten sonra ulusa sesleniş konuşması yapan Biden, İsrail ile Hamas arasındaki çatışma, Gazze’ye insani yardım ve Rusya ile savaşında Ukrayna’ya desteğin sürdürülmesi konularındaki yaklaşımları hakkında açıklamalarda bulundu. Biden, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile Hamas’ın İsrail’e saldırısı arasında doğrudan bir bağlantı kurarak Amerikalıları, “dünyaya yol gösterici” rollerinden uzaklaşmamaya çağırdı. Biden, başkanlığının sadece ikinci Oval Ofis konuşmasında, Kongre’den hem İsrail hem de Ukrayna için yardım isteyeceğini söyledi ve ülkede artış gösteren antisemitizm ve İslamofobi eğilimlerini kınadı. Başkan’ın 15 dakikalık konuşması, seçmenleri ve Cumhuriyetçileri Amerika’nın yükümlülükleri konusunda ikna etmek için Ukrayna ve Ortadoğu çatışmalarını birlikte ele almaya çalıştığı yönünde yorumlandı.
İsrail ziyareti öncesinde CBS’in “60 Dakika” programına katılan Biden, İsrail’i Gazze’yi işgal etmemesi konusunda uyardı. Hamas’ın tüm Filistin halkını temsil etmediğini söyleyen Biden, “Hamas’ın tamamen ortadan kaldırılması gerektiğine inandığını” ancak Filistin yönetimi ve devletine giden bir yol olması gerektiğini söyledi. Biden, Tel-Aviv’deki konuşmasında da İsrail ve Filistin halkının onurlu ve barış içinde güvenli bir şekilde yaşayabilmesi için iki devletli çözümü desteklediğini söylemişti. Biden’ın göreve geldiği günden beri İsrail’in yanında ayrı bir Filistin devleti kurulmasını öngören iki devletli çözümü savunduğu biliniyor.
“60 dakika” röportajında İsrail yönetimine “ateşkes çağrısında” bulunmaması dikkat çeken Biden, çatışmalar arasında sıkışıp kalan sivillere yardım etmek için bir insani koridor açılması gerektiğine ve İsrail’in “savaş kurallarına” uyacağına inandığını dile getirdi. “Demokratik kurumların ve ülkelerin uyması gereken standartlar vardır. Bu nedenle Gazze’deki masumların ilaç, gıda ve suya erişiminin sağlanacağından eminim” diyen Biden, İsrail karadan karşı saldırıya hazırlanırken Amerikan birliklerinin bölgede çatışmaya girmesini beklemediğini söyledi.
Biden, ABD’nin İsrail’e “ihtiyaç duydukları her şeyi” sağlayacağını ancak 2005’te terk ettiği Gazze’yi yeniden işgaline karşı olduğunun altını çizerek, İsrail’e verdiği koşulsuz desteğe üstü örtülü sınırlar koymaya çalıştı. İsrail’e yönelik saldırıların arkasında İran’ın olduğuna dair “net bir kanıt olmadığını” da sözlerine ekleyen Biden, “İran sürekli olarak Hamas ve Hizbullah’ı destekliyor” ancak saldırı hakkında önceden bilgileri var mıydı, saldırının planlanmasına yardımcı oldular mı? Bu noktada buna dair bir kanıt yok” ifadelerini kullandı.
Biden, ziyareti sırasında ABD’nin Gazze ve Batı Şeria’daki Filistin halkı için 100 milyon dolarlık insani yardım sağlayacağını duyurdu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada “Bu fon, yerinden edilmiş ve çatışmalardan etkilenmiş bir milyondan fazla insanın temiz su, gıda, hijyen desteği, tıbbi bakım ve diğer temel ihtiyaçlarının desteklenmesine yardımcı olacaktır. ABD, BM kuruluşları ve uluslararası STK’lar dahil olmak üzere güvenilir ortaklar aracılığıyla insani yardım sağlamaktadır” ifadeleri kullanıldı. “Hamas terörizminin suçlusu siviller değildir ve bunun acısını siviller çekmemelidir.” denilen açıklamada, sivillerin korunması ve yardımların acilen ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için bölgedeki ortaklarla yakın bir şekilde çalışmaya devam edileceği belirtildi.
İsrail’e yaptığı ziyareti tamamlayan Biden, dönüş yolunda uçakta Sisi ile yaptığı telefon görüşmesi sonrasında Kahire yönetiminin 20 kamyonluk insani yardımın Refah sınır kapısından geçmesine izin vermeyi kabul ettiğini duyurdu. İsrail de bir açıklamada bulunarak Mısır’ın Gazze Şeridi’ne sınırlı insani yardım ulaştırmasına izin vereceğini teyit etti. Bölge 10 gündür kuşatma altındaydı. Mısır cumhurbaşkanlığı da yardımın “sürdürülebilir bir şekilde” sağlanması konusunda mutabık kalındığını doğruladı. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby ise yardımların ulaştırılabilmesi için öncelikle yolun onarılması gerektiğini ve yardımların artırılmasını umduğunu söyledi.
Mısır Gazze’ye insani yardımları Refah sınır kapısından ulaştırmaya çalışıyordu ancak İsrail bombardımanlarının sınır kapısını kullanılamaz hale getirmesinin ardından yardımlar Mısır tarafında birikmeye başladı. Mısırlı güvenlik kaynakları perşembe günü 100’den fazla kamyonun Mısır tarafındaki Refah sınır kapısı yakınlarında beklediğini ancak yardımların Cuma gününden önce giriş yapmasının mümkün görünmediğini belirtiyor.
Gazze ile sınırı olan tek Arap devleti Mısır ve İsrail işgali altındaki Batı Şeria’ya komşu olan Ürdün, Filistinlilerin topraklarından zorla çıkarılmasına karşı uyarıda bulundu. Bu durum Arapların Filistinlilerin gelecekte bir devlet kurmak istedikleri topraklarda yeni bir kalıcı göç dalgasına yol açabileceği yönündeki endişelerini yansıtıyor. Sina ile Gazze Şeridi arasındaki sınır, Filistin topraklarından İsrail tarafından kontrol edilmeyen tek geçişe sahip. Gazze’de yaşananları sivil halkı mülteci olmaya ve Mısır’a göç etmeye zorlama girişimi olarak değerlendiren Mısır yönetimi bu durumu “kabul edilemez” bulduğunu açıkladı.
“Mısır, Filistin meselesini askeri yollarla ya da Filistinlilerin topraklarından zorla göç ettirilmesi yoluyla çözmeye yönelik her türlü girişimi reddetmektedir ki bu da bölge ülkelerinin zararına olacaktır” şeklinde konuşan Sisi, Gazze sakinlerinin Sina’ya göç ettirilmesine karşı Mısır halkının “çağrılmaları halinde milyonlar halinde sokağa çıkıp protesto edeceğini” söyledi. Güvenlik endişeleri taşıyan Sisi, Filistinlilerin Sina’ya nakledilmesinin “direniş ve savaş fikrinin Gazze Şeridi’nden Sina’ya taşınacağı anlamına geleceğini ve böylece Sina’nın İsrail’e karşı operasyon başlatmak için bir üs haline dönüşeceğini” ileri sürüyor. İsrail işgali altındaki Batı Şeria ile aynı sınırı paylaşan ve İsrail kurulurken evlerinden kaçan ya da sürülen Filistinlilerin çoğunu kabul eden Ürdün de Filistinlilerin topraklarından zorla çıkarılmasına karşı uyarılarda bulunuyor.