Washington: “Gazze’yi Filistinliler Yönetmeli”
Artan uluslararası baskıya rağmen İsrail silahlı güçlerinin Gazze’ye yönelik saldırıları aralıksız devam ederken “ateşkese karşı” duruşundan taviz vermeyerek büyük tepki çeken Washington yönetimi “sivillerin korunması söylemine” ağırlık vermeye başladı. Biden yönetimi, İsrail’in Gazze’yi işgaline karşı olduğunu belirterek savaşın sona ermesinin ardından Gazze’yi Filistinlilerin yönetmesi gerektiğini savundu. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun savaş sonrasında Gazze’de “süresiz olarak güvenlik sorumluluğu rolünü üstlenebileceklerini” söylemesi, İsrail’in hedefleri ve Gazze’nin akıbetinin ne olacağına dair yeni bir tartışma başlattı. Dışişleri Bakanı Blinken, Gazze’nin işgal altındaki Batı Şeria ile birlikte Filistin İdaresi altında birleşmesi gerektiğini söyledi.
Yaşanan katliam dünya kamuoyunda infial yaratmış olsa da Biden yönetimi, “Hamas’ın yeniden toparlanmasına yardımcı olabileceği” gerekçesiyle ateşkes çağrılarını reddeden İsrail’in görüşüne destek vermeye devam ediyor. Ancak Gazze’deki insani kriz derinleştikçe, Başkan Biden İsrail’e verdiği desteği Filistinli sivillerin korunması ve çatışmalara “insani ara” verilmesi çağrılarıyla dengelemeye çalışıyor. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, 2,3 milyon insanın yaşadığı şehre düzenlenen İsrail bombardımanları ve Gazze’nin kuzeyinde devam eden kara harekâtı, son bir ay içinde 10.300’den fazla kişinin ölümüne ve 25.000’den fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş durumda.
İsrail “bir terör örgütü tarafından sağlanan her türlü bilginin dikkatle incelenmesi gerektiğini” ileri sürerken, Biden verilen rakamların doğruluğuna şüpheyle yaklaştığını açıklamıştı. Ancak, uluslararası insani yardım kuruluşları saldırılarda hayatını kaybeden insan sayısıyla ilgili verilen rakamların genel olarak doğru ve tarihsel olarak güvenilir olduğunu belirtiyor. Kahire’de bulunan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bölgesel acil durum direktörü Richard Brennan geçen hafta sağlık bakanlığı tarafından verilen rakamların güvenilir olduğuna inandığını söylemişti. “Sağlık Bakanlığı’nın yıllar içinde uygulamaya koyduğu bilgi yönetim sistemlerinin analize uygun olduğundan eminiz” diyen Brennan, “yıllar içinde elde edilen veriler oldukça sağlam” şeklinde konuştu.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada Netanyahu ile pazartesi günü telefonda görüşen Biden’ın İsrail’e Hamas ve diğer tüm tehditlere karşı korunmasına yönelik kararlı desteğini yinelediği, Filistinli sivillerin korunması ve askeri operasyonlarda sivillerin zarar görmesinin azaltılması zorunluluğunu vurguladığı belirtildi. Açıklamada iki liderin, sivillere çatışmaların devam ettiği bölgelerden güvenli bir şekilde ayrılma fırsatı sağlamak, yardımın ihtiyaç sahibi sivillere ulaşmasını temin etmek ve rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak için taktiksel duraklamalar olasılığını görüştükleri kaydedildi.
Beyaz Saray, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde Hamas’a yönelik saldırılarına günde dört saatlik “taktik insani molalar” vermeyi kabul ettiğini duyurdu. Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby, 9 Kasım itibariyle Gazze’nin kuzeyinde günlük insani yardım molası verilmeye başlanacağını ve İsraillilerin her dört saatlik aralığı en az üç saat önceden duyurmayı taahhüt ettiğini söyledi. Çatışmaların sona ermesinin ardından Gazze’de nasıl bir yönetim şekilleneceğiyle ilgili olarak da İsraillilerle yoğun şekilde görüştüklerini belirten Kirby, İsrail ve ABD’nin iki dost ülke olduğunu ama her konuda hemfikir olmak zorunda olmadıklarını kaydetti. Filistinlilerin kendi geleceklerinden sorumlu olması gerektiğini düşündüklerini söyleyen Kirby, Gazze’nin akıbetiyle ilgili tartışmaların Filistin Yönetimi’nin yanı sıra diğer bölgesel ortakları da kapsaması gerektiğini belirtti. Biden’ın Gazze’nin yeniden İsrail tarafından işgal edilmesinin doğru bir adım olmayacağı görüşünü koruduğunu söyleyen Kirby, “Hamas bu denklemin bir parçası olamaz” ifadelerini kullandı.
G7 Dışişleri Bakanları toplantısı için Tokyo’ya giden Blinken, görüşmelerde Orta Doğu’daki krize odaklandıklarını dile getirdi. G7 bakanlarının “İsrail’in kendini savunma hakkına desteğini” bir kez daha teyit ettiklerini belirten Blinken, “sahadaki acil ihtiyaçları karşılamak üzere attığımız adımlar hakkında derinlemesine görüşmelerde bulunduk. Filistinli sivillerin korunması, sürekli insani yardım akışının arttırılması, vatandaşlarımızın ve yabancı uyrukluların çıkışına izin verilmesi ve rehinelerin serbest bırakılmasının kolaylaştırılması gibi temel hedefler doğrultusunda insani yardım için ara verilmesi konusunda hepimiz mutabık kaldık. Gazze’de Filistinli sivillere verilen zararın en aza indirilmesi ve Batı Şeria’da aşırılık yanlısı şiddetin durdurulmasına yönelik somut adımlar konusunda İsrailli liderlerle yaptığım görüşmeler hakkında meslektaşlarıma bilgi verdim” ifadelerini kullandı.
Diplomatik çabalarını kalıcı barışı sağlamak ve bu krizin bir daha yaşanmamasını temin etmek üzere şekillendirdiklerini belirten Blinken, Filistinlilerin ne şimdi ne de savaştan sonra Gazze’den zorla göç ettirilmesi; Gazze’nin terör veya diğer şiddet içeren saldırılar için bir platform olarak kullanılmaması; çatışma sona erdikten sonra Gazze’nin yeniden işgal edilmemesi; Gazze’nin abluka altına alınmaması; Gazze topraklarında küçülmeye gidilmemesi ve Batı Şeria’dan hiçbir terör tehdidinin gelmemesi gibi şartların sağlanması gerektiğini kaydetti. Kalıcı bir barışa ulaşmak için olumlu unsurlar üzerinde de çalışmaları gerektiğine değinen Blinken, Gazze’de kriz sonrası yönetimde Filistin halkının temsil edilmesi ve Gazze’nin Filistin Yönetimi altında Batı Şeria ile birleşmesi gerektiğini savundu. “Gazze’nin yeniden inşası için sürdürülebilir bir mekanizma kurulmalıdır” diyen Blinken, barışa giden yolun İsraillilerle Filistinlilerin kendilerine ait alanlarda eşit derecede güvenlik, özgürlük, fırsat ve saygınlıkla yan yana yaşamalarından geçtiğini kaydetti.
Blinken’in yaptığı açıklama, Filistin devletine doğru bir adım olarak, savaşın sona ermesinin ardından Gazze ve Batı Şeria için birleşik ve Filistin liderliğinde bir hükümet kurulması çağrısı olarak değerlendirildi. Blinken’in yaklaşımı, İsrail’in askeri harekâtı sonrasında Filistin topraklarının geleceğinin nasıl olması gerektiği konusunda ABD ve İsrail arasındaki temel farklılığı gösteriyor. Blinken’in böyle bir düzenlemenin nasıl uygulanabileceği konusunda ayrıntı vermediğine dikkat çeken Amerikan medyası, şiddet devam ettiği için yakın vadede bir çözüm olmayacağı öngörüsünde bulunuyor. Ayrıca, İsrail Hamas’ın iktidarına son vermeyi başarsa bile Batı Şeria’nın bir bölümünü kontrol eden Filistin Yönetimi’ni Gazze’de yeniden iktidara getirmenin de kolay olmayacağı tahmin ediliyor.
Gazze’nin savaş sonrası durumunu değerlendiren uzmanlar, İsrail’in Hamas’ı etkisiz hale getirme, yönetimini sonlandırma ve rehineleri kurtarma hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağının belirleyici olacağına dikkat çekiyor. Uzmanlar, İsrail-Hamas çatışması sonrası Gazze’nin yönetiminin geleceği konusunda uluslararası toplumun bir araya gelerek siyasi bir çözüm bulması gerektiğini belirtiyor. Bu sürecin zor ve uzun olacağı beklenirken, İsrail’le uluslararası toplum ve Filistinliler arasında yapılacak görüşmelerin uluslararası bir kuruluşun himayesinde ele alınabileceği öngörülüyor.