Biden Yönetimi McGurk’ü Bölgeye Gönderdi
Netanyahu hükümetine Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonları sona erdirmesi, insani yardım girişini kolaylaştırması ve savaş sonrası iki devletli çözümü kabul etmesi yönündeki önerilerini kabul ettiremeyen Biden yönetiminin Mısır ve Katar’la birlikte Gazze’de ateşkesin sağlanması ve esirlerin serbest bırakılması içeren bir anlaşma üzerinde çalıştığı belirtildi. ABD’li yetkililer yaklaşık dört aydır devam eden savaşı durdurmanın yollarını aradıklarını kaydederken Beyaz Saray, Mısır ve Katar ile istişarelerde bulunmak üzere Ortadoğu Temsilcisi Brett McGurk’ün bölgeye gönderildiğini duyurdu. Olası bir anlaşmanın çatışmalara ara verilmesi, esirlerin takası ve Gazze Şeridi’ne büyük miktarda insani yardım yapılması gibi konuları içermesi bekleniyor. Her iki taraf için de kabul edilebilir bir formül bulmanın zor olduğunu belirten yetkililer İsrail ve Hamas arasında yakın zamanda bir anlaşmaya varılması ihtimalinin zayıf göründüğünün altını çiziyor.
Amerikalı yetkililerin açıklamalarına göre, McGurk Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı ve ülkenin en güçlü ikinci yetkilisi olarak kabul edilen General Abbas Kâmil ile görüşmek üzere Kahire’ye gitti. McGurk’ün daha sonra Katar’ın başkenti Doha’ya giderek Başbakan Muhammed bin Abdurrahman bin Casim es-Sani ile görüşeceği belirtildi. Mısırlı ve Katarlı liderler önceki rehine takası görüşmelerinde önemli rol oynamıştı. Kasım ayında ABD, Katar ve Mısır arasında varılan anlaşma kapsamında, Hamas tarafından esir alınan 100’den fazla rehine, İsrail hapishanelerinde tutulan 240 Filistinli ile takas edilmişti.
McGurk’ün gezisi, İsrail ve Hamas’ın Mısır ve Katarlı aracılar vasıtasıyla müzakereler yürüttüğü bir dönemde gerçekleşti. Katar, geçen hafta, İsrail ile Hamas arasında, Filistinli sivillere ilaç ve insani yardım ulaştırılması karşılığında Gazze’deki İsrailli rehinelere ilaç ulaştırılmasını öngören bir anlaşmaya aracılık ettiğini duyurmuştu. Yapılan açıklamada “Gazze’deki İsrailli tutsaklar için gerekli ilaçların ulaştırılması karşılığında, Gazze Şeridi’nde en çok etkilenen ve savunmasız bölgelerdeki sivillere ilaç ve diğer insani yardımlar ulaştırılacak” denildi. Rehine takası konusunun ise Hamas’ın geçici bir duraklama yerine kalıcı bir ateşkes istemesi nedeniyle zora girdiği belirtildi.
İlaç ve insani yardım anlaşmanın ardından İsrail yönetiminin Hamas’ın elindeki esirlerin tamamının serbest bırakılması karşılığında Gazze’ye yönelik saldırılarına 2 ay ara verme önerisinde bulunduğu yönünde haberler öne çıktı. Axios’un haberine göre İsrailli yetkililer, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, Gazze’de tutulan tüm rehinelerin serbest bırakılmasını da içeren çok aşamalı bir anlaşmanın parçası olarak çatışmalara iki aya kadar ara verilmesini içeren bir teklif sunduklarını duyurdu. Yetkililer, İsrail ve Hamas’ın her bir İsrailli esir karşılığında kaç Filistinli esirin serbest bırakılacağı konusunda önceden anlaşacağı ve ardından bu Filistinli esirlerin isimleri konusunda ayrı müzakerelerin yapılacağını kaydetti. Teklif çatışmaları sona erdirecek kalıcı bir anlaşma içermese de İsrail’in savaşın başından bu yana Hamas’a önerdiği en uzun süreli ateşkes olması hasebiyle önemli görülüyordu. Ancak, Hamas’ın İsrail’in anlaşmanın ilk aşamasından itibaren Gazze’deki tüm güçlerini çekmesi ve savaşı durdurmasını talep etmesi nedeniyle uzlaşı sağlanabilmiş değil.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, Brett McGurk’ün rehinelerin serbest bırakılması ve çatışmalara insani ara verilmesinin sağlanması konusunda “aktif” görüşmeler için bölgeye gittiğini söyledi. Beyaz Saray’ın çatışmalara ara verilmesini desteklediğini belirten Kirby, bunun rehineleri kurtarma ve daha fazla yardım ulaştırma fırsatı vereceğini kaydetti. Beyaz Saray Sözcüsü, çatışmalara verilecek yeni bir aranın teorik olarak İsrail ile Hamas arasında daha uzun vadeli bir barışa katkıda bulunabileceğini sözlerine eklerken, görüşmelerin henüz erken bir aşamada olduğu uyarısında bulundu. Kirby, McGurk’ün İsrail’in askeri operasyonları ve sivilleri koruma çabaları hakkında bir değerlendirme almak ve İsrail-Suudi ilişkilerini normalleştirme fikrini araştırmaya devam etmek dahil olmak üzere diğer konuları da görüştüğünü dile getirdi.
Diğer yandan Arap ülkelerinin de savaş sonrası Gazze için, Suudilerin İsrail’i tanıması karşılığında bir Filistin devletine giden yolu açacak bir öneri üzerinde çalıştığı duyuruldu. ABD aracılığıyla İsrail’e sunulan teklif, Gazze’deki savaşı sona erdirmek ve iki devletli bir çözüme giden yolu açmak için Arap devletleri tarafından hazırlanan ilk ortak plan olma özelliğini taşıyor. Teklifi sunan beş Arap ülkesinden biri olan Suudi Arabistan, bunun karşılığında 7 Ekim’de Hamas saldırıyla rayından çıkan İsrail ile ilişkileri normalleştirmeyi öneriyor.
Suudi ve Mısırlı yetkililer Arap yetkililerin halen plan üzerinde çalıştıklarını ve önümüzdeki haftalarda bu plana son şeklini vermeyi umduklarını dile getirdi. Yetkililer, Arap ülkelerinin Filistin güvenlik güçlerinin eğitilmesi, popüler olmayan Filistin Yönetimi’nin reforme edilmesi ve son aşamada seçimlerin düzenlenmesi gibi konularda yardımcı olmayı önerdiklerini kaydediyor. Ancak İsrail yönetimi sunulan planın merkezinde bulunan “bağımsız bir Filistin devletinin kurulması” şartını kabul etmiş değil. Netanyahu, ABD’nin iki devletli çözüme yönelik baskısı karşısında Filistin egemenliğini reddediyor. Netanyahu, Filistin Yönetimi’nin savaş sonrası Gazze’de bir rol oynamasına izin vermeyeceğini defalarca söylemişti. ABD ise reformdan geçirilmiş bir Filistin Yönetimi’ni savunuyor. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ise iktidarı bırakmaya hazır olduğu yönünde bir işaret vermiş değil.
Financial Times’ın haberine göre Arap yetkililer hazırladıkları planı ABD ve Avrupa hükümetleriyle görüştü. Plan, Batılı ülkelerin bir Filistin devletini resmen tanımayı kabul etmesini ya da Filistinlilerin BM’ye tam üye olmasını desteklemesini içeriyor. Girişim, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını sona erdirmesi için artan uluslararası baskıyla karşı karşıya olduğu ve ABD’nin çatışmaların yayılmasını önlemek için diplomatik çabalarını arttırdığı bir dönemde gelmesi açısından da ayrıca önem taşıyor.