Cumhuriyetçiler Mayorkas’ı Azletti
2024 başkanlık seçimleri öncesinde sınır güvenliği tartışmaları derinleşmeye devam ediyor. Cumhuriyetçiler, Biden yönetimini sınır güvenliğinde ciddi zaafiyetler gösterdiği ve yasadışı yollarla ABD’ye giriş yapmaya çalışan göçmenleri etkili bir şekilde engelleyemediği için eleştiriyor. Güney sınırında yaşanılan sınır güvenliği krizinin ardından geçtiğimiz hafta İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas, Cumhuriyetçilerin hedefinde yer almıştı. Cumhuriyetçiler, Temsilciler Meclisi’nde Mayorkas’ın yasadışı göçe müdahalede yetersiz kaldığı, ulusal güvenliği tehlikeye atarak göçmenlik yasalarını ihlal ettiği ve Kongre ile yeterli işbirliği yapmadığı gerekçeleriyle bakanın görevden alınması için bir azil oylaması düzenlediler.
Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk az bir farkla Cumhuriyetçilerin elinde olmasına rağmen, oylama sırasında bazı Cumhuriyetçi üyelerin Demokratlar ile birlikte hareket etmesi neticesinde 214’e karşı 216 oyla, Mayorkas’a yönelik azil kararı çıkmadı. Oylama sonrası açıklama yapan Cumhuriyetçiler Mayorkas’ın görevden alınması için yeniden bir oylamanın yapılabileceğinin sinyallerini vermişti. Nitekim geçtiğimiz hafta Salı günü Temsilciler Meclisi’nde Mayorkas’ın azli için yeniden bir oylama gerçekleştirildi.
Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler, Mayorkas’ı görevden alma noktasında ikinci denemelerinde başarılı oldular. Oylamada 213 oya karşı 214 oy ile Mayorkas’ın görevinden azledilmesine karar verildi. Colorado’dan Ken Buck, Wisconsin’den Mike Gallagher ve California’dan Tom McClintock gibi Cumhuriyetçiler, Demokratlarla aynı cephede yer almaya devam ederek kararın aleyhine oy kullandılar.. Netice itibariyle Mayorkas, Cumhuriyetçilerin ikinci denemesinde görevinden azledilmiş oldu.
Oylamadan sonra İç Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçilerin “anayasayı çiğnedikleri için eleştirilecekleri” ifade edildi. Bakanlık sözcüsü “siyasi kazanç uğruna Cumhuriyetçilerin ABD anayasasını ayaklar altına aldığını” ifade ederken, Mayorkas özelinde tüm bakanlığın Amerikan vatandaşlarını güvende tutmak için çalışmaya devam edeceğini” ifade etti. Oylamanın ardından bir açıklama yapan Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, Kongre’nin Mayorkas’ı görevden alma konusundaki “anayasal yükümlülüğünü” vurguladı. Göreve geldiği günden itibaren Mayorkas’ın görevden alınması için yapılan oylamanın gündemlerinde olduğunu belirterek Cumhuriyetçilerin kararlılığını ortaya koydu.
Mayorkas’ın görevden alınması hususunda Temsilciler Meclisi bir karar almış olsa da bu karar tek başına yeterli olmuyor. Senato’nun da Mayorkas’ı suçlu bulması halinde Mayorkas görevinden azledilmiş olacak. Senato’nun 51’e 49’luk Demokrat çoğunluğu ve azil için gereken üçte iki gibi yüksek bir çoğunluk aranması göz önünde bulundurulduğunda, Mayorkas’ın görevden alınması pek olası görünmüyor. Senato’da bazı Cumhuriyetçilerin de Mayorkas’a yönelik azil sürecini olumlu karşılamadıkları biliniyor. Senato Çoğunluk Lideri Charles E. Schumer ofisinden yapılan açıklamada, oylama ile alakalı olarak Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi üyelerine yönelik suçlamalarda bulunuldu. Schumer, Şubat ayı sonunda Washington’a döndüklerinde Temsilciler Meclisi’nin aldığı karara binaen Senato’da suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Başkan Biden oylama tepkisini göstererek Cumhuriyetçilerin Mayorkas’ın görevden alınması yönündeki kararını eleştirdi. Oylamanın “anayasaya aykırı partizanlığın bariz bir eylemi” olduğunu belirten Biden, Kongre’yi sınırdaki durumu ele alacak bir yasa çıkarmaya çağırdı. Biden “bu suçlama zaten iki partili bir oylamada bir kez başarısız oldu. Sınırla ilgili gerçek kaygıları olan Cumhuriyetçiler bu tür siyasi oyunlar sahnelemek yerine Kongre’den daha fazla sınır kaynağı ve daha güçlü sınır güvenliği sağlamasını istemelidir” ifadelerini kullanarak tepkisini dile getirdi.
Mayorkas’ın görevden alınması, Kongre’de giderek sertleşen partizan politikaların doruk noktasını oluşturuyor. Eski başkan Trump’ın baskısı altındaki Cumhuriyetçiler, Biden yönetimindekilere karşı daha önce de görevden alma soruşturmaları başlatmıştı. Son olarak geçtiğimiz sonbaharda Biden hakkında azil soruşturması yürütülmüştü. Nadiren kullanılması amaçlanan bir araç olan azil, beş yıl içinde iki başkan ve bir kabine sekreteri için toplam dört kez kullanıldı. Demokratlar, Cumhuriyetçilerin azil sürecini siyasi gündemleri doğrultusunda kötüye kullandıklarını iddia ederken geçtiğimiz hafta Kongre’den geçmeyen yeni sınır güvenliği tasarısına red oyu veren Cumhuriyetçileri ikiyüzlülükle suçladılar.
Kongre’de sınır güvenliği konusunda tartışmalar devam ederken Temsilciler Meclisi’nin aritmetiğinde bir değişiklik yaşandı. Temsilciler Meclisi, hakkındaki olumsuz etik raporu ve düzinelerce suçlamanın ardından Cumhuriyetçi kongre üyesi George Santos‘u Aralık ayında ihraç etmişti. Santos’tan boşalan koltuk için bu hafta New York’ta özel bir seçim yapıldı. Seçim sonuçlarına göre Cumhuriyetçi rakibi Mazi Pilip’i yenen Demokrat Tom Suozzi, Temsilciler Meclisi’nin yeni üyesi oldu.
Demokrat Temsilci seçilen Tom Suozzi’nin eski Temsilci George Santos’un koltuğunu devralmasına rağmen Cumhuriyetçiler çoğunluğu korumaya devam ediyor. Son durumda Temsilciler Meclisi’nde 213 Demokrat’a karşı 219 Cumhuriyetçi yer alıyor. Bu dağılıma göre, yapılacak herhangi bir oylamada Cumhuriyetçilerin istediklerini elde etmek için oturuma neredeyse firesiz katılması gerekiyor. Yapılan oylama sonucunda Temsilciler Meclisi’nde büyük bir değişiklik olmazken 2024 başkanlık seçimleri sürecinde Demokratların aldığı bu zafer Biden yönetiminin kampanyasını güçlendirdi.
Kongre’de Mayorkas’ın azil tartışması devam ederken sınır güvenliği anlaşmasında yaşanılan süreç ve son olarak bakanın görevinden alınması yönünde çıkan karar Kongre’nin önümüzdeki seçim sürecinde sıklıkla gündemde yer alacağını gösteriyor. Sonuç olarak, Mayorkas’ın azledilmesi pek muhtemel olmasa da İç Güvenlik Bakanlığı üzerinden yürütülen sınır güvenliği tartışmaları, 2024 başkanlık seçim kampanyasının merkezinde yer almaya devam ediyor. Kongre’de kutuplaşma hali ve son dönemde geçmeyen ABD dış politikasını da yakından ilgilendiren konularda bir türlü uzlaşıya varılamaması, Kongre’nin içinde bulunduğu kutuplaşmanın şiddetini de gösteriyor.