Biden’ın LNG İhracatını Durdurma Kararı
ABD’de yaklaşan başkanlık seçimleri enerji sektörünü de etkiledi. İklim aktivistlerinin uzun süredir devam eden baskısı üzerine Biden yönetimi, Ocak ayının sonunda yaptığı açıklamada, ABD Enerji Bakanlığı’nın sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatına ilişkin onayları geçici olarak durdurduğunu açıklamıştı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD Enerji Bakanlığı’nın LNG ihracat izinlerini teyit etmek için kullandığı mevcut ekonomik ve çevresel analizlerin yaklaşık beş yıllık olduğu ve artık potansiyel enerji maliyeti artışları veya sera gazı emisyonlarının etkisine ilişkin son değerlendirmeler gibi konuları yeterince hesaba katmadığı belirtildi. Açıklamada, Enerji Bakanlığı söz konusu izinler için temel analizlerini güncelleyene kadar Biden yönetiminin Serbest Ticaret Anlaşması olmayan ülkelere LNG ihracatına ilişkin bekleyen onayları geçici olarak durdurduğu aktarıldı. Biden yönetiminin almış olduğu karar iklim aktivistleri tarafından olumlu karşılanırken enerji güvenliği ve uluslararası enerji transferi hususlarında birçok eleştirinin odağında yer aldı.
Biden yönetimi 26 Ocak’ta yaptığı açıklamada ABD’nin şu anda dünyanın bir numaralı LNG ihracatçısı olduğunu vurgularken ihracatın 10 yıl içerisinde 2 katına çıkarılmasının hedeflendiği belirtildi. LNG ihracatının geçici olarak durdurulmasından ötürü kısa vadede herhangi bir aksaklığın yaşanmayağı ve ABD’nin müttefiklerine ve özellikle Avrupa’ya LNG ihracatına devam edeceği ifade edildi. Başkan Biden da konuya ilişkin yazılı açıklamasında, “Bu süreçte LNG ihracatının enerji maliyetlerine, Amerika’nın enerji güvenliğine ve çevremize olan etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz” ifadelerini kullandı. Halihazırda yapılan LNG ihracat anlaşmalarından herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağı vurgulanılırken Avrupa ve Asya’daki müttefiklerin endişe etmemesi gerektiği belirtildi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, kararın iklim değişikliğe ile mücadeledeki önemine vurgu yapılırken Biden yönetimin göreve geldiği günden bu yana uyguladığı iklim politikaları sıralandı.
Biden yönetimi için iklim politikaları seçim kampanyasının ana gündemlerinden birini oluşturuyor. 2020 seçimleri öncesinde de iklim çevre politikalarını ön plana çıkaran Biden iklim değişikliği ile mücadele konusunda birçok karara imza attı. Biden ilk görev günü olan 20 Ocak 2021 tarihinde resmi adı “Kamu Sağlığı ve Çevrenin Korunması ve İklim Kriziyle Mücadele için Bilimin Yeniden Yapılandırılması” olan 13990 sayılı Yürütme Emri kapsamında, ABD’nin Paris Anlaşması’nda yeniden taraf olduğunu gösteren belgeyi imzaladı. Uluslararası anlaşmalara ek olarak iklim değişikliği ile mücadele bağlamında karbon ve sera emisyonunu azaltmak için birçok uygulamayı yürürlüğe koyan Biden yönetimi için iklim politikaları önemli bir gündem işgal ediyordu.
İklim aktivistleri uzun bir süredir LNG kullanımının ve ihracatının iklim değişikliği üzerinde olumsuz etkisi olduğunu ön plana çıkararak Biden yönetimine baskı yapıyordu. Çevreciler, yeni ABD yönetimi tarafından onaylanan ve işleme konulan LNG projelerinin kirlilik nedeniyle yerel topluluklara zarar verebileceğini, küresel olarak fosil yakıtlara bağımlılığı uzun yıllar boyunca değiştirilemez hale getirebileceğini ve yanan gazlar ile güçlü sera gazı metanının sızıntısından kaynaklanan emisyonlara yol açacağını savunuyor. Biden yönetiminin aldığı karar iklim aktivistleri tarafından çok olumlu karşılanırken farklı kesimler tarafından eleştirilerin odağında yer aldı.
ABD medyasında, Biden’ın bu hamlesi yaklaşan başkanlık seçimleri kapsamında değerlendirildi. Özellikle geçtiğimiz yıl içerisinde, ABD Enerji Bakanlığı Alaska’da planlanan bir tesisten Asya’daki müttefiklerine LNG ihracatına onay vermesinin ardından Biden yönetimi gençler ve iklim aktivistleri tarafından eleştirilmişti. Biden’ın seçimlerden önce aldığı bu son karar ile kendisine kızan seçmenleri tekrar yanına çekmeyi hedeflediği düşünülüyor. Ancak iklim aktivistleri he ne kadar bu karardan memnun olsa da fosil yakıt şirketleri ve Cumhuriyetçiler bu karara tepkilerini göstermekte gecikmediler.
Biden yönetiminin LNG ihracatını durdurma kararını siyasi olarak sembolik bir kazanç olduğu ifade edilirken kararın iklim değişikliği ile mücadele bağlamında anlamlı bir yere oturmamasına yönelik eleştiriler geldi. Dünyada enerji tüketiminin yüzde 22’sini oluşturan doğal gaz, Ulusal Enerji Ajansı’nın son tahminlerine göre, alternatif enerji kaynaklarının kullanımı artsa bile 2050 yılına kadar dünyanın enerji ihtiyacı için önemli bir konumda yer alacak. Doğalgaz, fosil yakıt olması sebebiyle karbondioksit emisyonunu artırıyor ancak benzeri enerji kaynaklarına oranla çevre için oldukça temiz sonuçlar doğuruyor. Doğalgaz üretiminin son yıllara kadar Rusya’nın elinde olması ve Ukrayna ile girdiği savaştan ötürü Avrupa ülkelerinin enerji sıkıntısı çekmeye başlamasıyla ABD, LNG üretimi ve ihracatı için önemli bir adım atmıştı. ABD bu atılım sayesinde müttefiklerine enerji ihracatını gemi ticareti yoluyla artırmayı başarmıştı.
2024 başkanlık seçimlerinde Biden’ın rakibi olmasına kesin gözüyle bakılan eski Başkan Donald Trump da, Biden’ın LNG ihracatını durdurma kararını eleştirdi. Las Vegas’ta seçim kampanyası kapsamında düzenlediği mitingte “20 Ocak 2025’te göreve başlayacağım ilk gün, Biden yönetimin LNG kararını durduracağım” diyerek tepkisini dile getirdi. Trump ayrıca kendi başkanlığı döneminde Amerika’nın farklı bölgelerinde açtığı LNG tesislerine de vurgu yaparak ABD’nin LNG ihracatında dünyada ilk sırada yer almasında payının olduğunu vurguladı.
Biden yönetiminin aldığı karar Kongre’nin de gündeminde yer aldı. Temsilciler Meclisi, Biden yönetiminin LNG ihracatı onaylarını dondurma yetkisini elinden alan bir yasa tasarısını Perşembe günü oyladı. Cumhuriyetçilerin destek verdiği oylamaya bazı Demokratlar da katılırken tasarı 200’e karşı 224 oy ile kabul edildi. Tasarının yasalaşması için Demokratların kontrolündeki Senato’dan onay alınması ve Başkan Biden tarafından tasarının imzalanması gerekiyor. Mevcut şartlar altında Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen tasarının uygulanması ihtimal dahilinde gözükmüyor ancak bazı Demokratların da Cumhuriyetçilerle birlikte hareket ettiği göz önüne alındığında 2024 başkanlık seçimlerinin ardından ABD yönetimi LNG ihracatını durdurma kararını yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir.
Seçim sürecinde iklim aktivistlerinin baskısı ile alınan karar sadece ABD kamuoyunda tartışılmadı. LNG ihracatını uzun vadeli olarak durdurma kararı, birçok yeni krizin oluşmasına neden olabileceği endişesini ortaya çıkardı. Ukrayna’daki savaşın, Ortadoğu’daki çatışmaların ve Güney Çin Denizi’nde yükselen tansiyonun küresel enerji güvenliği endişeleriyle nasıl etkileşime girdiği göz önüne alındığında bu karar özellikle endişe verici olarak değerlendirildi. ABD’nin enerji ithalatçası olarak yanlış bir zamanda yanlış bir mesaj gönderildiği ifade edildi. Biden yönetiminden bazı isimler de alınan karara yönelik endişelerini dile getirdiler. Aralarında kıdemli enerji danışmanı Amos Hochstein ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın da bulunduğu üst düzey ulusal güvenlik yetkilileri, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin devam ettiği günlerde Avrupalı müttefiklere gaz ihracatının kısıtlanmasına ilişkin tereddütlerini dile getirdiler.
Çevrecilerin baskısı ve Biden yönetiminin yaklaşan seçim sürecinin etkisi ile LNG ihracatını durdurma kararı kısa vadede imzalanan anlaşmaları etkilemeyecek olsa da uzun vadede küresel enerji sektöründe önemli etkilere sahip olabilir. Biden’ın tartışmalı kararı Kongre’de ve seçim kampanya sürecinde de tartışılmaya devam ediyor. 2020 başkanlık seçimlerinde Trump’ın karşısında çevreci politikaları önceyerek zafer elde eden Biden, 2024 başkanlık seçimleri öncesinde çevrecilerin ve gençlerin desteğini alabilmek için politikalar üretmeye çalışıyor. Trump’ın LNG ihracatının durdurulmasına verdiği tepki ve Kongre’nin de Biden lehine kesin bir desteğinin olmaması bu kararın uzun vadeli uygulanabilirliğini belirsiz kılıyor.