Biden’ın Ekonomi Politikaları
2024 başkanlık seçimlerine yaklaşırken Demokratların başkan adayı ABD Başkanı Joe Biden, ekonomi yönetimi nedeniyle uzun bir süredir eleştirilerin odağında yer alıyor. Covid-19 pandemisi ile birlikte gelen kapanmaların etkisiyle ABD ekonomisi tüm dünyada olduğu gibi sıkıntılı bir sürece girmişti. Biden yönetiminin en büyük imtihanları arasında yer alan ekonomi yönetimi, Covid-19 dönemi etkisiyle oldukça kötü başlamıştı. Biden yönetimi son yıl içerisinde enflasyonla mücadelede ve istihdamı artırmada istatistiklerde başarılı işler ortaya koymuş olsa da, Amerikalıların Biden’ın ekonomi yönetimine yönelik tepkileri dinmedi. Geçtiğimiz aylarda Biden’a duyulan güven bir hayli düşük olarak ölçülürken bu durumun arkasında yatan en önemli sebep olarak seçmenlerin Biden’ın ekonomi yönetimindeki başarısızlığı olarak ifade edilmişti. Biden yönetiminin ekonomi politikaları her ne kadar eleştirilerin odağında yer alsa da bu durumun ortaya çıkmasında Amerikalıların algısını yönetemediği görülüyor.
2016 başkanlık seçimlerinin Trump lehine sonuçlanmasının en önemli nedenlerinden biri beyaz işçi sınıfının demokratlara verdiği destekteki azalma ile orantılı olduğu iddia ediliyordu. 25 yaş üstü Amerikalıların %60’tan fazlasının dört yıllık üniversite diploması olmadığı göz önüne alındığında beyaz işçilerin seçmenlerin desteği olmadan başkanlık seçimlerini kazanmak imkansız olarak değerlendirilebilir. Demokrat Parti aynı hataya düşmemek adına 2020 yılında 36 yıl sonra ilk kez Ivy League okulları arasında yer almayan bir okuldan mezun olan Joe Biden’ı aday gösterdiler.
Biden’ın işçi sendikaları ile olan ilişkisi 2020 seçimlerinin kaderini belirleyen en önemli unsurlar arasında yer aldı. Biden, başkanlık koltuğuna oturduğunda da işçi sınıfını desteklemek için birçok politikaya imza attı. Biden görev süresi boyunca, bugüne kadar yaklaşık 11 milyon kişiye iş imkanı oluşmasına öncülük etti. Yeni istihdam alanlarının büyük bir kısmı işçiler için oluşturuldu. Ancak enflasyonun da etkisi ile istihdamın artması gölgede kaldı. Özellikle beyaz işçi sınıfının desteği seçimler için en kritik bölgeler olan salıncak eyaletlerde daha kritik bir öneme sahip. İşçi sınıfı içerisinde beyaz seçmen oranı ulusal çapta %35 iken bu oran Pennsylvania’da %45, Michigan’da %52 ve Wisconsin’de %56 olarak karşımıza çıkıyor. 2020 Başkanlık Seçimlerinde küçük farklarla Biden’a seçimi kazandıran bu eyaletlerde küçük oy geçişleri yaklaşan başkanlık seçimlerinin geleceğine de etki edebilir.
Geçtiğimiz hafta yapılan bir araştırmaya göre, Biden yönetimi 2021’den bu yana yeni yasalar ile ülkenin istihdam sıkıntısı çeken bölgelerine yaklaşık 82 milyar dolarlık stratejik sektör yatırımları yapıldı. İstihdam oranı düşük olan eyaletlerde istihdamı artırmaya yönelik hamlelerle sanayileşmenin duraklamasıyla sıkıntı yaşayan beyaz işçilerin fayda sağlanmaya çalışıldı. Biden’ın işçi sınıfına yönelik hamleleri, istihdamı artırma çabası ve enflasyonu düşürme mücadelesi ekonomik olarak pozitif sonuçlar doğurmuş olabilir ancak siyasi arenada bu uygulamaların etkileri beklenildiği gibi olmadı. NBC tarafından yakın zamanda yapılan bir ankete göre seçmenler eski başkan Trump’a ekonomiyi düzeltme noktasında güven duydukları görüldü. İki başkan adayı arasında ölçülen yaklaşık %22’lik fark ise Biden yönetiminin ekonomi politikaları konusunda olumlu bir algı oluşturamadığının en büyük kanıtı olarak gösterilebilir.
Biden’a yönelik azalan destek Demokrat Parti’nin en sadık seçmenleri arasında da görülüyor. Gallup tarafından yapılan ankete göre, Demokratlara destek veren siyah Amerikalıların oranında %19’luk bir azalma ölçülürken Hispaniklerin desteği de %15 oranında azalmış olarak ölçüldü. Aynı ankette, eğitim seviyesi artan seçmenlerin Demokratlara yöneldiği görülürken, üniversite mezunu olmayan seçmenlerin büyük bir kesiminin Cumhuriyetçiler yöneldiği görülüyor.
Ekonomik göstergelerde genel olarak iyileşmeler görülse de pandemi sürecinin ardından dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ABD’de de ekonomik güvensizlik önemli derecede arttı. 2022 yılında gıda güvensizliği oranları 2010’ten bu yana en yüksek seviyelerine ulaştı. Güvensizlik ortamından en çok etkilenenler arasında siyahiler ve Hispanikler oldu. Bu iki grup arasında Cumhuriyetçilere yönelik artan eğilimin arkasında da ekonominin gidişatının önemli bir etken olduğu iddia ediliyor.
İşçi sınıfının seçimlerdeki kritik rolüne vurgu yapan analizlerin yanında bu konuda daha eleştirel yaklaşımlar da mevcut. Demokratların 2020 yılında işçi sınıfının desteğinden ziyade kürtaj hakları ve Trump’ın Amerikan demokrasisine zarar verdiği gibi gerekçelerle seçimi kazandığı iddia edildi. İşçi sınıfına gerektiğinden daha fazla ehemmiyet vermenin Demokrat Parti’nin ilkelerine zarar verebilecek bir noktaya gidebileceği ifade edildi.
Demokratlar, son on yıllarda partiyi terk eden işçi sınıfı seçmenlerinin çoğunu geri kazanmadan da seçim kazandılar ve kazanabilirler. Demokratlar bunu 2022’de Cumhuriyetçilerin kürtaj haklarına ve silah kontrolüne yönelik saldırılarını kınayarak ve Donald Trump’ın liderliğini ve demokrasiye yönelik tehdidini kınayarak yaptı. Demokratlar 2024’te de bu konularda kazanabilir. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan işçi sınıfının Demokratlara destek vermesinin mümkün olmadığı belirtilirken, bu sınıfı kontrol edebilmek adına atılacak adımlar nedeniyle partinin kürtaj ve eşcinsel hakları noktasındaki pozisyonlarından taviz vermek zorunda kalacağı vurgulandı. İşçi sınıfının desteğini almak için atılan adımların genel resimde çok büyük bir etkisi olmayacağına yönelik analizler kaleme alındı.
Seçim sürecine girilen süreçte başkanlık yarışı kızışmaya devam ediyor. Demokratlar, Cumhuriyetçilerin kürtaj politikalarına ve Trump’ın demokratik değerlere zarar vermesi argümanlarına odaklanarak seçmenlerini bir arada tutmaya çalışıyor. Cumhuriyetçiler ise Biden yönetimini göç ve sınır politikaları, dış politika başarısızlıkları ve yaşı ile ilgili konularda hedefe koyuyor. Bu süreçte ekonomi algısı 2024 Başkanlık Seçimlerinin kaderini belirleyen en etkili unsurlar arasında yer alabilir. Her ne kadar Biden yönetimi son dönemde ekonomik göstergelerde ilerleme kaydetmiş olsa da seçmenler gözünde mevcut durum daha farklı görünüyor. Seçimlerin sonucunu etkileyebilecek işçi sınıfının giderek Cumhuriyetçilerin safına geçerken Biden döneminde yaşanılan ekonomik sıkıntılar bu geçişi daha da hızlandırdı. Biden yönetimi özellikle beyaz işçi sınıfını saflarında tutabilmek adına çaba gösterse de işleri kolay gözükmüyor.