Yargıç Alito’nun ‘Ters Bayrak’ Tartışması
Amerikan demokrasisinin temel dayanaklarından biri olan yargı bağımsızlığına yönelik endişeler giderek artıyor. Son yıllarda siyaseti doğrudan ilgilendiren birçok hususta karar vermek zorunda kalan yargı makamlarına yönelik siyasallaşma eleştirisi yapılıyor. 2024 başkanlık seçimlerinde Trump’ın yeniden aday olması ile birlikte hakkında devam eden davalar kamuoyunun gündeminde önemli bir yer işgal etti. New York’ta devam eden sus payı davasında Trump’ın suçlu bulunmasıyla yargının siyasallaştığına yönelik tepkiler dile getirilmeye başlandı. Yargının bağımsızlığı bağlamında özellikle Anayasa Mahkemesi üyesi hakimlerin verdiği kritik kararlar da bu eleştirilerin temelini oluşturuyor. Son günlerde Anayasa Mahkemesi üyesi Baş Hakimi Samuel Alito’nun Trump destekçisi protestocuların sembolü haline gelen ters ABD bayrağı astığının ortaya çıkması, Anayasa Mahkemesi özelinde yargının tarafsızlığı tartışmalarını alevlendirdi.
Yargının tarafsızlığı noktasında Anayasa Mahkemesi üyelerinin atanma süreci tartışmaların merkezinde yer alıyor. Anayasa Mahkemesi’ne yeni üye atanacağı zaman görevde olan başkanın siyasi eğilimi atamaların temelini oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi’ne atanan üyeler için emeklilik şartı olmadığı için genellikle vefat edene kadar göreve devam etmeleri, siyasetin anlık olarak yargıya müdahale etmesini engellese de yargı bağımsızlığı tartışmalarının önüne geçemiyor. Eski Başkan Donald Trump görevi başındayken vefat eden Anayasa Mahkemesi üyeleri yerine 3 yeni üyeyi atarken, Başkan Joe Biden 2022 yılında mahkemeye bir üye atadı. Mevcut aritmetik içerisinde 9 üyenin altısı Cumhuriyetçi başkanlar tarafından atanırken, mahkemenin 3 üyesi Demokrat başkanlar tarafından atandı.
Anayasa Mahkemesi, son dönemlerde siyasete doğrudan ve dolaylı yoldan etki edebilecek davalarla muhatap oldu. Son olarak geçtiğimiz haftalarda Anayasa Mahkemesi Trump’ın 2020 başkanlık seçimlerine müdahalesi ve 6 Ocak Kongre baskını ile ilgili yargılandığı davada başkanlık dokunulmazlığı talebini görüştü. Anayasa Mahkemesi’nin muhafazakar üyeleri, Trump ile ilgili iddialardan ziyade başkanlık makamının dokunulmazlığı üzerine yoğunlaşılması gerektiğini vurguladı. Trump tarafından atanan yargıçlar, bu davayı sadece Trump için değil, başkanlık makamının ve ülkenin geleceği için önemli bir test olarak gördüklerini ifade etti. 6 Ocak Kongre Baskını ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar beklenirken George W. Bush tarafından atanan kıdemli mahkeme üyesi Sam Alito’nun evinin önünde Kongre Baskını’ndan bir hafta sonra ve Başkan Biden’ın yemin töreninden birkaç gün öncesine kadar asılı kalan ters ABD bayrağı, hakimlerin tarafsızlığı noktasında duyulan endişeleri kuvvetlendirdi.
ABD bayrağını ters bir şekilde asmak tarih boyunca farklı anlamlar ifade eden sembolik bir tavır olarak değerlendiriliyor. Tarih boyunca denizciler, gemilerinin battığını yahut olumsuz bir durumla karşılaştıklarını belirtmek için ters çevrilmiş bayrağı kullanırken, Amerikan siyasetinde de protestocular tarafından Amerika’nın ciddi bir tehlike altında olduğuna inandıklarından kullanılan önemli bir sembol haline gelmişti. Bu sembol son olarak Başkan Biden’ın 2020 seçimlerini kazanmasının ardından seçim sonuçlarını kabul etmeyen ve Kongre binasını basmaya varacak eylemlere imza atan protestocular tarafından da kullanılmaya başlandı.
Demokrat hukukçular ve siyasetçiler Alito’nun Kongre baskınına katılan protestocuları “desteklediğini” iddia ederek, aynı konu üzerinde tarafsız hüküm veremeyeceğinden ve etik değerlerin ihlal edildiğinden hareketle istifa etmesi gerektiği çağrısında bulundular. Alito istifa çağrılarını reddederken, “ters çevrilmiş bayrağın dalgalandırılması ile en ufak bir ilgisinin bulunmadığını” belirtti. Bir komşusunun 6 Ocak olaylarından eşini sorumlu tutan bir levha astığı için eşinin tepki olarak ABD bayrağını ters astığını ifade etti. Alito, eşinin “evi uygun gördüğü biçimde kullanma konusunda yasal hakka sahip olduğu” belirterek kendisini tartışmaların dışında tutmaya çalıştı. Demokratların hedefi haline gelen yargıcı savunmak için harekete geçen Cumhuriyetçiler, Anayasa Mahkemesi’nin diğer üyelerinin de farklı olaylarda benzer durumda kaldıklarını belirterek Alito’ya sahip çıkmaya çalıştı.
Biden kampanyası seçim stratejisi olarak yargı ile alakalı konulara temas etmeme gayreti içerisindeydi ancak Başkan Biden Alito’yu doğrudan hedef almasa da tartışmalara sessiz kalmayarak bazı Cumhuriyetçilerin demokratik normları zayıflattığını ve Amerikan değerlerine bağlı kurumlar için tehdit unsuru haline geldiklerini belirtti. Halihazırda hakkında devam eden davalarla uğraşan eski Başkan Trump’ı ve Anayasa Mahkemesi’nin Cumhuriyetçi üyelerini dolaylı yoldan hedef alan Biden, yargı bağımszılığı tartışmalarını seçim kampanyasında kullanmak istiyor.
Bu bağlamda Çarşamba günü anketlerde oy kaybı yaşadığı görülen siyahi seçmenlerle bir araya gelen Biden, Anayasa Mahkemesi’nde 70 yaş üzerinde birçok üyenin olduğunu belirterek ikinci kez seçildiği takdirde yeni Anayasa Mahkemesine yargıya bağlı ve ilerici adaylar atanacağına dair söz verdi. Biden’ın başkanlık yarışındaki rakibi Trump da seçildiği takdirde Anayasa Mahkemesi’ne 3 ya da 4 yeni üye atama ihtimaline vurgu yaparak Cumhuriyetçi seçmenlerden oy istemişti. Benzer bir şekilde, Trump Anayasa Mahkemesi’ne atadığı yargıçlar sayesinde federal düzeyde kürtaj hakkını koruyan Roe v. Wade düzenlemesinin 2022’de kaldırıldığını belirterek ülkenin geleceğini etkileyecek bir kararda rol aldığı için gurur duyduğunu ifade etmişti. Anayasa Mahkemesi’ne yeni üye atama vaadinin seçim kampanyasında yer alması yargıdaki siyasallaşmanın en büyük yansıması olarak değerlendirilebilir.