Biden D-Day Yıldönümünde Fransa’da
Normandiya Çıkarması’nın (D-Day) 80’inci yıldönümünü kutlamalarına katılmak üzere Fransa’ya giden Başkan Biden’ın beş günlük devlet ziyareti kapsamında çok sayıda Avrupalı müttefik ülke liderleriyle görüşmeler yapacak. Beyaz Saray ziyaretin “ABD ile Fransa arasındaki kalıcı ve derin ilişkiyi yansıtacağını” vurgulayarak Biden’ın liderlerle görüşmelerinde ağırlıklı olarak Ukrayna krizini ele alacağını ve değişen küresel jeopolitik dengeler karşısında transatlantik bağları güçlendirmeye çalışacağını kaydetti. Biden’ın yanı sıra, Kanada Başbakanı Trudeau, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ve çok sayıda devlet başkanının katılacağı törenlerin diplomatik bir zirveye dönüşmesi bekleniyor. Zirvenin Haziran ayında İtalya’da yapılacak olan G7 ve Temmuz ayında Washington’da yapılacak NATO zirvelerine hazırlık niteliğinde olacağı ifade ediliyor.
Biden’ın ziyaretinin öncelikli amaçlarından biri Rusya’nın Ukrayna’yı işgali karşısında başta Fransa Cumhurbaşkanı Macron olmak üzere Avrupalı liderlerle bağları derinleştirme ve bölgede kolektif güvenlik ve istikrarı sağlama çabası olduğu belirtiliyor. Ziyaret, Ukrayna’nın Batılı silahları Rusya içindeki hedefleri vurmak için kullanmaya başladığı kritik bir dönemde gerçekleşiyor. Fransa Cumhurbaşkanlığı 19 ülkenin imzaladığı bir “Normandiya Deklarasyonu” yayınlayarak “Avrupa’da barışın yeniden tesis edilmesi için gereken süre boyunca” Ukrayna’ya “tereddütsüz destek” sözü verdi.
ABD ve müttefik ülkeler, savaşın başından beri bir yandan Ukrayna’nın Rusya’ya karşı kendini savunmasını sağlamaya çalışırken diğer yandan Rusya’nın savaşı tırmandırmasına engel olacak bir denge politikası yürütüyordu ve savaşa doğrudan taraf olmama adına kendi üretimi olan silahların Rus topraklarına yönelik saldırılarda kullanılmasına izin vermiyordu. Son dönemde strateji değişikliğine gidilerek Ukrayna’ya teslim edilen silah türleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasının ve müttefiklerin teslim ettiği silahların Rus topraklarındaki hedeflere karşı kullanılmasına izin verilmesinin savaşın gidişatını derinden etkilemesi bekleniyor.
Biden Normandiya’daki Amerikan Mezarlığı’nda yaptığı konuşmada Avrupa’nın Nazi işgalinden kurtarılmasında önemli rolü olan Normandiya Çıkarması ile Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması arasında paralellik kurarak, “Ukrayna’nın hakimiyet peşinde koşan bir tiran tarafından işgal edildiğini” kaydetti. Özgürlük ve demokrasiyi savunmanın önemine dikkat çeken Biden verdiği tarihsel referans ile otoriter rejimlere karşı kolektif eylemin gerektiğini vurgulamaya çalıştı. “Diktatörlük ve özgürlük arasındaki mücadele bitmez” diyen Biden, NATO, ABD ve 50’den fazla koalisyon ülkesinin Ukrayna’nın yanında olduğunu dile getirdi. Biden, Ukrayna’yı savunmaktan vazgeçmelerinin tüm Avrupa’nın tehdit altında kalması anlamına geleceğini söyledi. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması Avrupa’nın kurtuluşundan 80 yıl sonra “savaşın kıtaya geri dönmesi” olarak yorumlanıyor.
Göreve geldiği günden beri ABD’nin küresel liderlik iddiasını ve dış ilişkilerde daha güçlü bir rol üstlenmesini savunan Biden, Putin’in eylemlerine dikkat çekerek Batı’nın otoriterliğe karşı birleşmesi gerektiğinin altını çiziyor. Konuşmalarında “özgürlüğü seven ulusların geçmişte olduğu gibi birleşerek bu saldırganlığa karşı direnmelerinin” önemi vurgulayan Biden, küresel istikrara yönelik artan tehditler karşısında uluslararası işbirliğinin zorunluluğunu savunuyor. Normandiya çıkarması ABD’nin geleneksel izolasyonist politikalarından sıyrılıp küresel krizlere müdahil olduğu tarihi bir dönüm noktasının sembolü haline gelmiş durumda.
Öte yandan Biden’ın İsrail’e verdiği koşulsuz destek ABD’nin küresel liderlik iddiasına büyük darbe vurmuş durumda. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları tüm dünyada tepki çekerken İsrail’e kalkan olan ABD de uluslararası arenada yalnızlaşıyor. İspanya, İrlanda ve Norveç geçen hafta, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah kentine yönelik askeri saldırısını durdurma kararı almasından birkaç gün sonra bağımsız bir Filistin devletini resmen tanıdığını duyurdu. Avrupa hükümetlerinin çoğu Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail aleyhine açılan savaş suçları davasını destekliyor. Bu ülkeler arasında Fransa da bulunuyor.
Biden’ı eleştirenler, Avrupa’da yaşadığı diplomatik zorluklardan dolayı, uluslararası krizlere tutarsız bir yaklaşım sergilediği için kendisinden başka kimseyi suçlayamayacağını söylüyorlar. Ancak bazı diplomatlara göre Fransa ve diğer müttefikler genellikle ABD ile mutabık olmadıkları konularda ABD’ye boyun eğmek zorunda kalıyor. Rusya, Çin ve hatta İsrail ile nasıl başa çıkılacağını bilmeyen ülkelerin çoğu ABD’nin harekete geçmesini bekliyor. Biden yönetimi ağır bir şekilde eleştirilse de müttefik ülke liderlerinin çoğu kendilerine karşı sert bir tavır sergileyen eski Başkan Donald Trump’ın yerine meslektaşlarıyla yapıcı bir ilişkiye sahip olan Biden’ı tercih ediyor.
Batılı ülkeler ortak tehditlere karşı dayanışma ve işbirliği gösterebiliyor ancak Gazze örneğinde görüldüğü gibi tüm meselelerde aynı duruşu sergileyemiyor. Gazze’de devam eden çatışma, Biden’ın İsrail’e verdiği desteğe karşı Avrupalı liderlerin daha eleştirel tutumu derin anlaşmazlıklar yaratmış durumda. Rusya’nın saldırganlığı karşısında kurallara dayalı dünya düzeni ve demokratik değerler çerçevesinde söylemleriyle ahlaki üstünlüğü elinde tutmaya çalışan Washington’ın İsrail’in saldırganlığı karşısında tam tersi bir tutum sergilemesi “çifte standart” olarak nitelendiriliyor.