Netanyahu Amerika’yı İkiye Böldü
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Kongresi liderlerinin daveti üzerine katıldığı Kongre’deki ortak oturumda yaklaşık 1 saat süren bir konuşma yaptı. Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımla yargılanan ve hakkında tutuklama kararı bulunan Netanyahu’nun hitabı, Cumhuriyetçilerin tamamı ve Demokrat üyelerin önemli bir bölümü tarafından defalarca ayakta alkışlandı. Normalde ortak oturuma başkanlık etmesi beklenen Başkan Yardımcısı Kamala Harris oturuma katılmazken bazı Demokrat üyeler de Netanyahu’yu protesto etti. Uluslararası tepkilere ve hem ABD hem de İsrail’de artan muhalefete rağmen geri adım atmayan Netanyahu’nun Kongre’yi kullanarak iyice zayıflamış olan siyasi pozisyonunu güçlendirmeye çalıştığı belirtiliyor.
Washington’daki protesto gösterileri ve yoğun güvenlik önlemlerinin gölgesinde Kongre’ye hitap eden Netanyahu, İsrail’in Gazze’deki askerî harekâtını güçlü bir şekilde savunarak bunu Yahudi devletinin hayatta kalması için verilen bir savaş olarak nitelendirdi. Netanyahu konuşmasında Gazze’de öldürülen on binlerce Filistinli sivile neredeyse hiç değinmedi. Biden yönetimi Netanyahu’nun ziyaretiyle çatışmaları sona erdirmek için yürütülen müzakerelerde ilerleme sağlanacağını umut ediyordu ancak Netanyahu tam tersi bir tutum sergileyerek Hamas’a karşı “mutlak zafer” elde etme sözü verdi ve Amerikalı savaş muhaliflerini “kullanışlı aptallar” olarak nitelendirdi. Gazze’nin savaş sonrası geleceğine ilişkin net bir yol haritası ortaya koyamayan Netanyahu, Ortadoğu’da uzun vadeli bir barış vizyonuna ilişkin de herhangi bir ayrıntı paylaşmadı.
ABD’nin savaş sonrası Gazze için hazırladığı plan, Körfez Arap ülkelerinden yardım gelmesini ve İsrail çekildikten sonra güvenliği sağlamak üzere bir barış gücü getirilmesini öngörüyor. Batı Şeria’nın bir bölümünü yöneten Filistin Yönetimi, ABD planına göre Hamas’ın yerine geçerek Gazze’nin yönetimini devralacak. Ancak Netanyahu Filistin Yönetimi’nin savaş sonrası bir rol üstlenmesini reddediyor. İsrail’in Gazze’yi işgal etme niyetinde olmadığını söyleyen Netanyahu, bölgeye “yeniden yerleşmek” gibi bir niyeti olmasa da Hamas’ın yeniden canlanmasını önlemek için “güvenlik kontrolünü elinde tutması gerektiğini” savunuyor.
7 Ekim’deki Hamas saldırısı ile 1941 Pearl Harbor ve 9 Eylül saldırıları arasında benzerlik kuran Netanyahu, Başkan Biden’a Gazze saldırılarında İsrail’e verdiği destek ve “gururlu bir Siyonist” olduğunu söylemesinden dolayı teşekkür etti ve Hamas’ın elindeki rehinelerin geri kalanının serbest kalması için aktif çabaların sürdüğünü söyledi. “Tam zafer” elde edene kadar İsrail’in Gazze’deki savaşını sürdürmeye kararlı olduğunu belirten Netanyahu, ateşkesi kabul edebilmeleri için Hamas’ın teslim olması, silahsızlanması ve tüm rehineleri serbest bırakması gerektiğini şart koştu.
“Amerika ve İsrail birlikte durmalı” diyen Netanyahu, ABD’den İsrail’e gönderilen silah ve mühimmat sevkiyatının hızlandırılmasını talep etti. Konuşmasının çoğunda İran’a odaklanan Netanyahu, İsrail’in Hamas, Hizbullah veya Husilerle savaşırken aslında İran’la savaştığını söyledi. ABD’deki Filistin destekçisi göstericileri ağır ifadelerle eleştiren Netanyahu, “İran’ın söz konusu göstericileri fonladığını” savunarak, “İran için kullanışlı aptallara dönüşmüş durumdasınız” ifadesini kullandı. Netanyahu, ABD’deki üniversite kampüslerdeki protestolara dair “antisemitizmi kınamakta başarısız olduklarını” söylediği üniversite rektörlerini de eleştirdi.
Gazze’de sivillerin öldürülmesiyle ilgili açıklamaların “yalan” olduğunu belirten Netanyahu, İsrail’in sivilleri korumak için çok çaba sarf ettiğini söyleyerek sivil ölümlerden Hamas’ın sorumlu olduğunu ileri sürdü. Netanyahu Gazze’deki savaşın “şehir savaşları tarihindeki en düşük savaşçı-sivil kayıp oranlarından birine” sahip olduğunu söylüyor ancak uzmanlar bu iddianın doğru olmadığını kaydediyor. Gazze’ye “40 binden fazla insani yardım kamyonunun geçişine izin verdiklerini” kaydeden Netanyahu, “Gazze’de yeterince yiyecek alamayan Filistinliler varsa, bunun nedeni İsrail’in bunu engellemesi değil, Hamas’ın bunları çalmasıdır” ifadelerini kullandı.
ABD ve İsrail’in birlikte dünyadaki “en sofistike” silahları geliştirdiğini kaydeden Netanyahu, bunun sadece iki ülkeyi ve Ortadoğu’daki ortak çıkarları korumadığını, aynı zamanda ABD askerlerinin sahaya inmesine gerek bırakmadığını dile getirdi. ABD ve İsrail’in İran tehdidiyle mücadele etmek için bir “güvenlik ittifakı” kurabileceğini kaydeden Netanyahu, “Bu güvenlik ittifakına İsrail’le barış içinde olan ya da olmak isteyen tüm ülkeler davet edilmelidir” ifadelerini kullandı. İsrail Başbakanı, “Öngördüğüm yeni ittifak, İbrahim Anlaşmaları’nın doğal uzantısı olarak görülebilir. Bu anlaşma sayesinde İsrail ve 4 Arap ülkesi arasında barış sağlandı. Bunu Demokratlar da Cumhuriyetçiler de destekledi. Bu yeni ittifak için bir isim de düşündüm: Yeni ittifakın adı ‘Abraham İttifakı‘ olabilir” şeklinde konuştu.
ABD’nin tam desteğini talep eden ve Gazze’deki katliamlarını gerçek dışı beyanlarla ‘meşrulaştırmaya’ çalışan Netanyahu’nun sözlerinin Amerikalı Kongre üyelerince alkışlarla kesilmesi tepki çekti. Amerikan medyasına da yansıyan haberlere göre Demokrat senatörlerin 23’ünün, Demokrat Temsilciler Meclisi üyelerinin ise 73’ünün Netanyahu’yu protesto ederek konuşmaya katılmadığı bildirildi. Bu durumun Demokratlar arasındaki bölünmüşlüğü yansıttığına dikkat çekiliyor.
Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin tamamı Netanyahu’nun konuşmasını sık sık ayakta alkışlarken bazı önde gelen Demokrat isimlerin de zaman zaman ayağa kalkarak alkış tuttukları gözlendi. Kongre’nin Filistin kökenli tek üyesi olan Rashida Tlaib’in, Netanyahu’nun konuşması boyunca elinde “Savaş suçlusu” ve “Soykırımcı” yazan bir pankart tuttuğu görüldü. Netanyahu, ABD ile İsrail arasındaki yakın bağlara vurgu yaptı. Ancak bazı Demokrat milletvekilinin konuşmayı boykot etmesi ve Kongre binası dışında binlerce protestocunun savaşı ve yarattığı insani krizi kınayarak gösteriler düzenlemesi, Amerikan toplumunun İsrail yönetimine bakış açıları arasındaki farkları keskin bir şekilde ortaya koyuyor.