ABD, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrailli Yerleşimci Kararına Karşı
Birleşmiş Milletler’in (BM) en üst yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in son yıllarda Batı Şeria da dahil olmak üzere Filistin topraklarında inşa ettiği yerleşim yerlerinin yasa dışı olduğuna yönelik görüşünü açıkladı. UAD’nin kararını eleştiren Biden yönetimi ise bu durumun Gazze’de devam eden çatışmanın çözümüne yönelik çabaları zorlaştıracağını belirtti. BM Genel Kurulu 2022 yılında UAD’den Filistin’deki durumla ilgili hukuki görüş talebinde bulunmuştu. Bu talep, İsrail’in 7 Ekim saldırılarının ardından başlayan ve önemli insani krizlere yol açan Gazze savaşının öncesine dayanıyor.
Hollanda’nın Lahey kentindeki mahkeme, yaklaşık 1,5 yıllık değerlendirmenin ardından, “İsrail’in yerleşim politikasının ve Filistin topraklarındaki doğal kaynakların sömürülmesinin” uluslararası hukuka aykırı olduğunu açıkladı. Uluslararası mahkeme heyeti, BM’nin talebi üzerine “İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikaları ve uygulamalarından kaynaklanan hukuki sonuçlara ilişkin istişari görüşünü” belirtti. İsrail’in işgal altında tuttuğu bölgelerde “Filistinlilere karşı sistematik ayrımcılık suçu işlediğine” de hükmeden mahkeme, İsrail’in bu topraklardan bir an önce çekilmesini ve Filistinlilere tazminat ödemesini istedi.
Mahkemeye göre İsrail hem uluslararası hukuku hem de işgal altındaki topraklardaki insanların zorla yer değiştirmesine ilişkin kuralları ihlal etmiş bulunuyor. İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesinin “fiili olarak bölgenin ilhakı” anlamına geldiğini vurgulayan UAD’nin kararında, “kalıcı işgal” nedeniyle, İsrail’in Filistin halkı için belirsiz ve geri döndürülemez bir durum yarattığı belirtiliyor. Mahkemeye göre İsrail’in politikaları, bu bölgede daha uzun süre kalmak istediğini ortaya koyuyor. Mahkeme, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki bölgelerden sürülen Filistinlilerin artık geri dönmelerine izin verilmediğine ve Filistin’in doğal kaynaklarının İsrail tarafından sömürüldüğüne vurgu yapıyor.
UAD’nin karar sürecinde tavsiye için başvurduğu 52 ülkenin çoğu İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşimlerinin yasa dışı olduğu yönünde görüş bildirdi. İsrail’in en büyük destekçisi olan ABD yönetimi de Yahudi yerleşim yerlerinin yasa dışı olduğunu kabul ediyor. Ancak Washington yönetimi, İsrail’in yasa dışı yerleşim alanlarını terk etmesine sıcak bakmıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in yerleşimlere yönelik hükümet desteği programının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve barış amacını engellediğini vurguluyor ancak UAD’nin yaklaşımının çatışmanın çözümünü zorlaştıracağını iddia ederek kararı eleştiriyor.
İsrail 1967’den bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaklaşık 700,000 Yahudi’yi barındıran 160 yerleşim yeri inşa etmiş durumda. Mahkeme yerleşimlerin yasadışı olduğunu söylüyor. Birleşmiş Milletler, ilkbaharda Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki İsrail yerleşimlerinin büyüklüğünün Kasım 2022’den Ekim 2023’e kadar dramatik bir şekilde arttığını ve bu dönemde 24,000’den fazla konutun eklendiğini açıkladı. UAD’nin kararı, İsrail’in tüm yeni yerleşim faaliyetlerini durdurma, tüm yerleşimcileri tahliye etme ve zarar için tazminat ödeme yükümlülüklerinin altını çizerken İsrail yönetimi ise siyasi bir çözüme ancak müzakereler yoluyla ulaşılabileceğini belirterek kararın kabul edilemez olduğunu belirtti.
UAD görüşü, BM Güvenlik Konseyi, Genel Kurul ve tüm devletlerin İsrail işgalini yasal olarak tanımama veya İsrail’in Filistin topraklarındaki varlığını sürdürmesi için yardımda bulunmama yükümlülüğü olduğuna vurgu yapıyor. UAD’nin tavsiye niteliğindeki görüşü bağlayıcı olmamakla birlikte uluslararası hukuk açısından önem taşıyor ve İsrail’e yönelik desteği zayıflatabilir. Dışişleri Bakanlığı, tarafların bu görüşü, bölünmeleri derinleştirecek veya müzakere edilmiş iki devletli bir çözümün yerini alacak tek taraflı eylemler için bir bahane olarak kullanmamaları yönünde uyarılarda bulundu.
ABD ve İsrail, UAD’nin görüşü konusunda farklı yaklaşım sergiledi. ABD görüşün barış çabaları üzerindeki etkisine ilişkin endişelerini dile getirirken, İsrail görüşü tamamen reddederek müzakerelerin gerekli olduğuna vurgu yaptı. İsrail Başbakanı Netanyahu mahkemenin bağlayıcı olmayan görüşünü hızla kınarken söz konusu toprakların Yahudi halkının tarihi anavatanının bir parçası olduğunu savundu. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise görüşü memnuniyetle karşılayarak tarihi olarak nitelendirdi. Oldukça geniş bir yankı uyandıran kararın uluslararası kamuoyunu etkileyebileceği ve bir Filistin devletinin tek taraflı olarak tanınmasına yönelik hareketleri körükleyebileceği öngörülüyor.
UAD’nin görüşü, işgalin sona erdirilmesi ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı, devlet olma hakkı ve geri dönüş hakkı da dâhil olmak üzere devredilemez haklarının elde edilmesi yönünde atılmış önemli bir adım olarak telakki ediliyor. UAD’nin verdiği tavsiye niteliğindeki görüş, İsrail’in işgal ve yerleşimlerinin yasadışı olduğunu ve mümkün olan en kısa sürede sona erdirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu karar, İsrail-Filistin ihtilafına ilişkin bugüne kadarki en güçlü bulgu olması bakımından ayrıca önem taşıyor.