Sullivan Pekin’de Şi’yle Görüştü
ABD ve Çin arasındaki gerilimin artış gösterdiği bir dönemde başkent Pekin’e bir ziyaret gerçekleştiren Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan perşembe günü Çin lideri Şi Cinping ile bir araya geldi ve üst düzey bir Çinli askeri yetkiliyle görüşme yaptı. Güney Çin Denizi ve Tayvan’la ilgili gerginliklere rağmen iki ülkenin üst düzey iletişim kurduğunun bir işareti olarak yorumlanan ziyarette Tayvan meselesi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş gibi konuların yanı sıra uyuşturucuyla mücadele, askerden askere iletişim ve yapay zekâ güvenliği gibi sorunlar ele alındı. Görüşme, iletişim kanallarının sürdürülmesi ve ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin sorumlu bir şekilde yönetilmesine yönelik devam eden çabaların bir parçası olarak değerlendirildi.
Şi’nin de Sullivan ile yaptığı görüşmeyi iki küresel güç arasındaki ilişkilerde istikrar sağlamak için kullandığı ve ABD başkanlık seçimleri yaklaşırken ilişkiyi Pekin’in lehine olacak şekilde tanımlamaya çalıştığı kaydedildi. Çin yönetimi aylardır yeni bir Trump yönetimi ve bunun getirebileceği öngörülemezlik ihtimaline karşı kendini hazırlıyordu ancak Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in ABD başkanlığı için güçlü bir aday olarak ortaya çıkması Pekin’in Washington’la son bir yılda şekillenen hassas yakınlaşmayı sağlamlaştırma çabalarına yeni bir ivme kazandırmış oldu.
Sullivan, Çinli yetkililerle yaptığı görüşmelerde Harris ile son dört yıldaki çalışma deneyimlerini paylaştığını ve Harris’in ABD-Çin rekabetinin çatışmaya dönüşmemesini sağlamak için Biden yönetimiyle sürekliliği temsil ettiğini söyledi. Trump ve Biden’ı yakından tanıyan Pekin yönetimi Harris hakkında fazla bir bilgiye sahip değil. Harris’in dış politikada deneyimsiz olduğunu düşünen Pekin, Harris’in başkan seçilmesi durumunda en azından başlangıçta Biden politikalarını devam ettireceğini öngörüyor.
Sullivan Pekin’de, Başkan Biden ile Şi arasında geçen Kasım ayında Kaliforniya’da yapılan ve Biden’ın Çin ile yeni bir Soğuk Savaş’tan kaçınma ve daha fazla işbirliği alanı arama sözü verdiği zirvede varılan anlaşmaların takip edilmesiyle bağlantılı birkaç üst düzey Çinli yetkiliyle bir araya geldi. Sullivan’ın Çin Merkezi Askeri Komisyonu Başkan Yardımcısı General Zhang Youxia ile görüşmesinin, Çin’in silahlı kuvvetlerini denetleyen bir yetkili ile üst düzey bir Amerikalı yetkili arasında yıllar sonra gerçekleşen ilk görüşme olduğu kaydedildi. Bu düzeydeki son görüşme 2018 yılında, o dönemde ABD Savunma Bakanı olan Jim Mattis ve başkan yardımcılığı görevini yürüten General Xu Qiliang arasında yapılmıştı.
Sullivan ve Şi, görüşmelerinde iki ülkenin dünya barışına katkıda bulunma sorumluluklarını vurgularken Şi, ABD ile ilişkilerin zaman içinde değişse de Çin’in istikrarlı ve sürdürülebilir bir ilişki kurma hedefinin devam ettiğini belirtti. Bu bağlamda, karşılıklı saygı ve işbirliği ilkeleri üzerinde durulduğu kaydedildi. Tayvan’ı kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak gören Çin yönetimi bağımsızlık yanlısı hareketlere karşı sert bir tutum sergilerken Sullivan, ABD’nin Tayvan’a olan desteklerini yineleyerek, bu konudaki stratejik muğlaklığın devam edeceğini ifade etti.
Tayvan meselesi, Çin-ABD ilişkilerindeki en kritik konulardan biri olmaya devam ediyor. Çin, Tayvan’a yönelik askeri tatbikatlarını artırarak, adanın bağımsızlık yanlısı liderliğine karşı sert mesajlar veriyor. Son dönemde, Tayvan’ın yeni lideri William Lai’nin göreve gelmesiyle birlikte, Çin’in askeri hareketliliği yoğunlaşmaya başlamıştı. ABD, Tayvan’ın güvenliğini sağlamak adına silah satışlarını sürdürmekte ve bölgedeki askeri varlığını güçlendirirken bu durum, iki ülke arasında gerginliğin artmasına neden oluyor ve olası bir çatışma riskini artırıyor.
Sullivan ve Şi’nin Çin’in Rusya’ya verdiği desteği de ele aldıkları ve Ukrayna savaşını sona erdirme çabalarını da görüştükleri belirtildi. Ancak bu konuda herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. ABD’de yapılan bir değerlendirmeye göre Çin, Moskova’nın Ukrayna’ya karşı savaşında füze, tank, uçak ve diğer silahları üretmek için kullandığı makine aletleri, mikroelektronik ve diğer teknolojilerin satışını arttırarak Rusya’nın Sovyet döneminden bu yana en büyük askeri genişlemesini gerçekleştirmesine yardımcı olduğu belirtilmişti.
ABD’nin Ukrayna savaşının başından beri yaptığı uyarıları dikkate alan Çin, Rusya’ya ölümcül silahlar sağlamaktan uzak duruyor, ancak Rusya’ya satılan çift kullanımlı ürünlerin de ölümcül silahlar kadar etkili olduğu ileri sürülüyor. ABD’li yetkililer, ABD ve müttefiklerinin Çin’i bu uygulamayı durdurmaya ikna etmelerinin zorunlu olduğunu, ancak bunu başarmanın mümkün görünmediğini belirtiyor.
Görüşmenin bir diğer önemli boyutu da ticari ilişkiler oldu. İki ülke de ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ve karşılıklı ticaretin artırılması gerektiği konusunda hemfikirler ancak ABD’nin Çin ürünlerine yönelik uyguladığı kısıtlamalar, bu ilişkilerin önünde engel teşkil ediyor. Çin, ABD’nin ticaret politikalarını eleştirirken, Washington da Pekin’in Rusya’ya yönelik yaptırımlara uymasını talep ediyor.
ABD’nin Çin’den teknoloji ithalatına getirdiği kısıtlamalar için ulusal güvenlik kaygılarını gerekçe göstermesi gibi, Çin de ekonomik güvenliğini koruma ihtiyacını giderek daha fazla vurguluyor. Çin’deki yabancı işletmeler, belirsiz veri kuralları ve yerel oyunculara ayrıcalıklı muamelenin yanı sıra Çinli işletmelerin çok daha düşük fiyatlarla satış yapmasına olanak tanıyan sübvansiyonlardan şikayetçi. Sullivan gazetecilere yaptığı açıklamada, bu tür konuların Batılı işletmeler ve tedarik zincirleri üzerindeki etkisini tartıştıklarını ancak anlaşmaya varamadıklarını söyledi.
Sullivan’ın Pekin ziyareti, ABD-Çin ilişkilerinin geleceği açısından kritik bir aşama olarak yorumlanıyor. Taraflar, Tayvan, ticaret ve güvenlik konularında derin görüş ayrılıkları yaşasa da diyalog kanallarını açık tutma çabası içinde. Ancak, bu görüşmelerin sonuçlarının uluslararası güvenlik dinamiklerini ve Asya-Pasifik bölgesindeki istikrarı doğrudan etkileyeceği düşünülüyor. ABD ve Çin’in karşılıklı çıkarlar doğrultusunda hareket etme gerekliliği bulunsa da rekabetin ve gerilimin artmaya devam edeceği öngörülüyor.