Fed Faizleri Düşürdü
Küresel piyasaların uzun süredir beklediği ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimi kararı bu hafta açıklandı. Fed, politika faizini dört yıl aradan sonra ilk kez indirerek, 50 baz puan düşüşle faizi yüzde 4,75-5,00 aralığına çekti. Bu adım, uzun zamandır beklenen bir hamle olsa da zamanlaması nedeniyle tartışmalara yol açtı. Piyasalar, indirimi ilk etapta olumlu karşılarken, 50 puanlık bu kesintinin ekonomik dengeleri bozabileceği ve ABD ekonomisinde kırılganlık yaratabileceği endişeleri piyasalarda dalgalanmalara neden oldu. Kararın, başkanlık seçimlerine kısa bir süre kala alınması, Fed’in siyasi saiklerle hareket ettiği eleştirilerini de beraberinde getirdi.
Çarşamba günü kameralar karşısına geçen Fed Başkanı Jerome Powell, faiz oranlarını yarım puan düşürme kararını savunarak, “Bu, ekonomi ve hizmet ettiğimiz insanlar için doğru bir adım” ifadelerini kullandı. Daha önce enflasyon beklentilerinin hedeflenen seviyelere ulaşmadığı için faiz indiriminin düşünülmediğini belirten Powell, enflasyon hedefinin %2 olduğunu ancak henüz bu seviyeye inilemediğini vurguladı. Powell, gelecekte atacakları adımlarda da ekonomik göstergeleri dikkatle takip ederek karar vereceklerini ekledi. Powell, Fed yetkililerinin ekonomiyi ve özellikle işgücü piyasasını güçlü tutmayı hedeflediklerini belirtti. Faiz indirimi kararı alınırken, işsizlik oranındaki artışa temkinli bir yaklaşım sergilendiğini vurgulayan Powell, buna rağmen ekonominin temelde sağlam olduğuna dair bir varsayımla hareket ettiklerini ifade etti.
Ekonomistler, geçtiğimiz ay yaşanan kısa süreli küresel krizin ardından Fed üzerindeki faiz indirimi baskısının arttığını dile getiriyordu. Son haftalarda 25 baz puanlık bir indirim yapılması ve yıl sonuna kadar bu indirimin kademeli olarak artırılması beklenirken, Fed’in 50 baz puanlık indirim kararı piyasalarda sürpriz bir sıçramaya yol açtı. Ancak bu düzeyde bir indirimin ABD ekonomisini daha da zayıflatabileceğine yönelik bazı ekonomistlerin ve finans kuruluşlarının endişeleri, piyasaların dalgalı bir seyir izlemesine neden oldu.
Fed’in faiz indirimi kararı, sadece piyasaları değil, ABD siyasetini de etkiledi. Yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde, ekonomi seçmenlerin oy verme motivasyonları arasında birinci sırada yer almaya devam ediyor. Kamuoyu araştırmalarına göre, Trump döneminin ekonomi politikalarını daha başarılı bulan seçmen, Biden yönetiminin ekonomi performansını başarısız buluyor. Her ne kadar son dönemde belirli ekonomik iyileşmeler yaşanmış olsa da, bu durum Biden ve Harris yönetimine yönelik eleştirileri azaltmadı ve seçmenin algısını değiştirmedi. Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump ise seçim kampanyasının merkezine ekonomi yönetimini koyarak, Biden ve Harris’in bu alandaki başarısızlıklarını vurgulayan bir strateji izliyor.
Fed’in faiz kararı öncesinde, Donald Trump politika değişikliği için kasım seçimlerinin beklenmesi gerektiğini belirterek, aksi takdirde Fed’in siyasete müdahale eder nitelikte bir karar alabileceği uyarısında bulunmuştu. Trump, Fed’in bu adımının Amerikan ekonomisinin ne kadar kötü bir durumda olduğunu ispatladığını iddia etti. Ayrıca, Fed’in bu kararı Demokratların seçim kampanyasına destek olmak amacıyla aldığını öne sürdü. Trump, geçmişte de sık sık Fed’i siyasete karışmakla suçlamıştı. Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson da faiz indirimi kararının zamanlamasına dikkat çekerek, bu adımı “şüpheli bir karar” olarak nitelendirdi.
Seçimi kazanması halinde Trump’ın Fed başkanlığı için potansiyel aday olarak görülen ve Trump’ın başkanlığı döneminde Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı olarak görev yapan Kevin Hassett de, faiz indiriminin ekonomik olarak gerekli olduğunu belirtmekle birlikte, bu adımın zamanlamasının partizan bir karar algısı oluşturduğunu söyledi. Hassett, böyle bir algının piyasalar üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini vurguladı ve Fed’in siyasi tarafsızlığını korumasının kritik önem taşıdığına dikkat çekti. Fed Başkanı Jerome Powell, faiz indirimi kararının siyasi boyutları olduğuna yönelik eleştirilere karşı çıkarak, “Biz işimizi tüm Amerikalılara hizmet etmek için yapıyoruz. Herhangi bir politikacıya, siyasi figüre, davaya ya da konuya hizmet etmiyoruz. Amacımız yalnızca tüm Amerikalılar adına maksimum istihdam ve fiyat istikrarını sağlamaktır” ifadelerini kullandı.
Demokratlar, Fed’in faiz indirimi kararını büyük ölçüde olumlu karşıladı. Başkan Biden, “Ekonomi güçlü kalmaya devam ederken, enflasyon ve faiz oranları düşüyor. Amerikan ekonomisi için önemli bir aşamaya ulaştık” diyerek karara destek verdiğini açıkladı. Biden, ekonomi politikalarından övgüyle bahsederek maliyetlerin düşmeye devam ettiğini ve istihdamın arttığını vurguladı. Demokratların başkan adayı Kamala Harris de kararı memnuniyet verici olarak nitelendirdi ve enflasyonu düşürme çalışmalarının süreceğini belirtti. Harris, adaylık sürecinde ekonomi yönetimi konusunda eleştirilere maruz kalmış ve kampanyasında bu alana ağırlık vererek çeşitli politika önerileri geliştirmişti. Bunlar arasında, 100 milyondan fazla çalışan ve orta sınıf Amerikalı için vergi indirimi, uygun fiyatlı konut, gıda ve temel ihtiyaç ürünlerinde kurumsal fiyat artışlarını ilk kez federal düzeyde yasaklama planları yer alıyor.
Yatırımcılar, Fed’in Kasım ve Aralık aylarındaki toplantılarda faiz oranlarını tekrar düşürmesini beklerken, indirimlerin boyutu konusunda belirsizlik sürüyor. Fed Başkanı Jerome Powell, yatırımcıların yarım puanlık indirimlerin Fed’in standart hızına dönüşeceğini düşünmemeleri gerektiğini belirterek, bu konuda spekülasyonlara ön almaya çalıştı. Piyasaların faiz indirimi kararına vereceği tepki, yıl sonuna kadar gerçekleşecek iki Fed toplantısında alınacak kararları doğrudan etkileyebilir.
Öte yandan, Fed’in faiz indirimi politikasının yaklaşan başkanlık seçimlerine nasıl etki edeceği de merak konusu. Harris kampanyası, seçimlere kadar ekonomi alanında yeni açılımlar yapmaya ve politika kararlarını açıklamaya devam edecek. Faiz indiriminin seçmenler üzerinde kısa sürede radikal değişiklikler yaratması beklenmese de, ekonomik iyileşmeye işaret eden bu adım, Harris kampanyası için önemli bir avantaj sağlayabilir. Seçmen nezdinde ekonominin güçlendiği algısı, Harris’in eleştirilere karşı güçlü bir yanıt geliştirmesine yardımcı olacaktır.