Trump’ın Kongre Baskını Davasında Kritik Gelişme
Eski Başkan Trump’ın 2020 seçim sonuçlarını değiştirmeye çalışmak ve 6 Ocak Kongre baskınında rol oynamak suçlamalarıyla yargılandığı davada bu hafta kritik gelişmeler yaşandı. Daha önce, Temmuz ayında Anayasa Mahkemesi, başkanın resmi ve bireysel eylemleri arasında ayrım yaparak Trump’ın görevdeyken yaptığı resmi eylemler için dokunulmazlığa sahip olduğuna hükmetmişti. Bu hafta Çarşamba günü, özel yetkili savcı Jack Smith, mahkemeye sunduğu 165 sayfalık başvurusunda Trump’ın 2020 seçim sonuçlarını bir başkan olarak değil, siyasi bir aday olarak bozmaya çalıştığını ve bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin Temmuz ayında tanıdığı dokunulmazlığın bu suçu kapsamına almadığını savundu.
Savcının başvuru dosyası, Trump’ın 6 Ocak 2021’de Kongre binasına yapılan saldırı öncesindeki ve sonrasındaki eylemlerine dair önceki iddialara ek olarak birçok yeni detay içeriyor. Dosyada, Trump’ın destekçilerine hitaben yaptığı sosyal medya paylaşımlarının Kongre’ye yönelik saldırıyı tetikleyen unsurlardan biri olduğu vurgulanıyor. Başvuru, Trump’ın seçim sonuçlarını kabul etmemeye çalışırken sadece siyasi bir aday gibi hareket ettiğini, dolayısıyla başkanlık görevinden doğan dokunulmazlığının geçerli olmadığını savunuyor. Yeni belgeler sürpriz gelişmeler içermese de, Trump’ın eylemlerini daha ayrıntılı bir şekilde temellendiren ve iddiaları güçlendiren bilgiler sunuyor. Özellikle Trump’ın, devlet yetkililerine ve dönemin Başkan Yardımcısı Mike Pence’e baskı yaparken, başkanlık yetkilerinin sınırlarını aştığı iddiası dikkat çekiyor.
Smith’in iddianamesine göre, 6 Ocak günü saat 14:24’te, Trump destekçileri Kongre binasına saldırırken Trump, sosyal medya hesabından Başkan Yardımcısı Mike Pence’i hedef aldı. Trump, Pence’in seçim sonucuna müdahale etme baskısına direndiği için “cesaretten yoksun” olduğunu ifade etti. İddianamede, bu tweetin Trump’ın Beyaz Saray’daki yemek salonunda yalnız başına olduğu bir sırada atıldığını belirtiliyor. Trump’ın yardımcılarının, destekçilerine Kongre binasını terk etmeleri çağrısında bulunması için onu ikna edemeyince odadan ayrıldıkları belirtiliyor. Savcı dosyada, “Sanık, Kongre binasının ihlal edildiğini bildiği bir anda tweeti bizzat atmıştır” ifadelerine yer veriyor.
Başvuru belgesinde, Özel Savcı Jack Smith Trump’ın 6 Ocak’taki eylemlerinin bir başkanın resmi görevlerinden ziyade bir başkan adayı sıfatıyla gerçekleştirdiği gayri resmi eylemler olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi’nin başkanların resmi eylemleri nedeniyle kovuşturmadan muaf olduğu yönündeki kararına tabi olmaması gerektiği vurgulanıyor. Özellikle Trump’ın ailesiyle yaptığı iddia edilen telefon görüşmeleri dikkat çekici ayrıntılar arasında yer alıyor. Belgede, Beyaz Saray’da görevli bir personelin ifadesine dayanarak, Trump’ın kızı Ivanka Trump ve damadı Jared Kushner’e “Seçimi kazanmış ya da kaybetmiş olmanız önemli değil. Yine de savaşmalısınız” dediği iddia ediliyor.
Trump kampanyası, Özel Savcı Jack Smith tarafından yapılan başvuruyu sert bir şekilde eleştirerek bunu Biden yönetiminin “Amerikan demokrasisini baltalamaya ve 2024 seçimlerine müdahale etmeye yönelik bir başka açık girişimi” olarak nitelendirdi. Trump, daha önce 2020 seçim sonuçlarının Kongre tarafından tescil edilmesini engellemek, ABD’yi seçim sonuçları konusunda yanıltmak ve Amerikalıların oy kullanma haklarına müdahale etmek için komplo kurmakla suçlandığı dört iddiayı reddetmişti.
Trump’ın kampanya sözcüsü Steven Cheung, “Bu davanın tamamı partizan, anayasaya aykırı bir cadı avı. Diğer tüm Demokrat aldatmacalarıyla birlikte tamamen reddedilmeli” ifadelerini kullandı. Trump kampanyası, savcıların bu hamlesinin bir seçim stratejisi olarak kullanıldığını öne sürerek, Biden yönetiminin adalet sistemini siyasi bir araç haline getirdiğini savunmaya devam ediyor.
Trump ise, Smith ve federal kolluk kuvvetleri yetkililerinin başkanlık seçimlerini uygunsuz bir şekilde etkilediğini iddia ederek, seçimlerden sadece bir ay önce dosyanın yayınlanmasını siyasi bir karar olarak nitelendirdi. Trump, kampanyası boyunca rakibi Kamala Harris’in yargılanması gerektiğini belirterek, Biden yönetiminin Adalet Bakanlığı’nı siyasi bir araç olarak kullanarak kendisine karşı harekete geçtiğini iddia ediyordu. Seçim süreci boyunca Trump, kendisine yönelik davaları bir “siyasi cadı avı” olarak tanımlamıştı.
Trump’ın avukatları, Özel Savcı Smith tarafından hazırlanan dosyaya karşı savunmalarını 17 Ekim’e kadar sunmak zorunda. Ancak avukatlar, savunmalarını hazırlamak için mahkemeden ek süre talep edebilir. Her iki taraf da mahkemeye kendi görüşlerini içeren belgeleri sunduktan sonra, davaya bakan hakim seçimlere müdahale iddianamesinin hangi bölümlerinin Anayasa Mahkemesi’nin dokunulmazlık kararına tabi olacağına ve hangi bölümlerin muaf tutulması gerektiğine karar verecek. Ancak bu karar, sürecin nihai aşaması olmayabilir. Mahkemeden çıkacak karar temyize gidebilir ve bu durumda Anayasa Mahkemesi, dava ile ilgili yeni bir karar vermek zorunda kalabilir.
Trump, seçim kampanyası süresince hakkında devam eden davalarla mücadele etmek zorunda kaldı. Son olarak New York’ta görülen “sus payı” davasında suçlu bulunmasına rağmen seçim kampanyasının bu karardan etkilenmemesi için yoğun çaba gösterdi. Bu bağlamda, Smith’in başvurusunun da Trump’ın kampanyasını doğrudan etkilemesi beklenmiyor. Ancak kamuoyunda Trump’ın suçluluğuna dair tartışmaların ve mahkeme süreçlerinin yeniden gündeme gelmesi, kampanyasına zarar verebilir. Nitekim savcıların başvurusunun ardından, medyada Trump’ın seçilmesi durumunda Amerikan yargı sistemini ele geçirebileceği ve Adalet Bakanlığı’na suçlamaların düşürülmesi talimatını vereceği yönünde tartışmalar da başladı. Savcı Smith’in Trump seçildiği takdirde yeni Adalet Bakanı’nın davayı düşüreceği için bu ek bilgileri içeren dosyanın kayda girmesini garantilemeyi amaçladığı yorumları da dikkat çekiyor.