Harris Kampanyası: Biden’ın Mirası, Filistin ve Kürtaj
Başkanlık seçimlerine iki haftadan az bir süre kala adaylar son kozlarını oynamaya başladı. vDemokratların başkan adayı Kamala Harris, son günlerde bağımsız seçmeni ikna edebilmek için çeşitli programlar düzenliyor. Harris kampanyası, adaylığının kesinleşmesi ile birlikte Trump karşıtlığı üzerine kurulmuş bir strateji izlerken son süreçte kendi politika gündemini de detaylandırmaya önem veriyor. Harris’in düzenlediği son kampanya etkinliklerine ek olarak, adaylığının ilk gününden itibaren desteğini belirten eski Başkan Barack Obama da Harris kampanyasına destek olmaya devam ediyor. Anket sonuçlarına göre çok çekişmeli geçmesi beklenen başkanlık seçimlerinde adayların yaptıkları son hamlelerin etkisi sandıkta ortaya çıkacak.
Harris, Çarşamba günü CNN tarafından düzenlenen bir programa katılarak seçim çalışmalarını sürdürdü. Programda özellikle rakibi eski Başkan Trump’a odaklanan Harris, seçim kampanyasının başından bu yana Trump karşıtlığı üzerinden bağımsız ve eski başkana mesafeli kalan ılımlı Cumhuriyetçi seçmenleri ikna etmeye çalışıyor. Harris, Trump’ı “dengesiz” ve “hizmet etmeye uygun olmayan” biri olarak nitelendirerek Amerikanın güvenilir bir lidere ihtiyaç duyduğunu belirtti.
Harris, CNN programında Trump’ın eski Beyaz Saray Özel Kalemi John Kelly’nin Trump’ı “faşist” olarak nitelendirmesine katıldığını belirtirken, Trump’ın demokrasi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Trump’ın yakın çevresinde uzun yıllar görev yapmış bir ismin bu tür ifadeler kullanmasının dikkate alınması gerektiğini belirten Harris, Trump’a dair eleştirileri gündemde tutmaya çalışıyor. Demokrat Parti Ulusal Kongresi’nden itibaren Trump karşıtı Cumhuriyetçilerle temas kuran Harris, seçimlerde son haftalara girilirken bu desteği ön plana çıkarıyor.
Harris kampanyası, son dönemde Biden yönetimi hakkındaki olumsuz algıdan sıyrılmak amacıyla Biden’dan farklı bir liderlik yaklaşımı geliştireceğini vurgulamaya çalışıyor. Kampanyasının başlarında Başkan Biden’dan farklı bir profil çizmeyen Harris, geçtiğimiz haftalarda da Biden’ın başarılı bir dönem geçirdiğini dile getirdiği için tepkiyle karşılaşmıştı. Son günlerde ise Biden ile hangi noktalarda ayrışacağını net bir şekilde belirtmese de yeni bir liderlik ve politika anlayışı getireceğini vurgulayan Harris, “Benim yönetimim Biden yönetiminin bir devamı olmayacak,” diyerek farklı bir vizyon ortaya koyacağını ifade etti. Kendi fikirleri ve deneyimlerini göreve taşıyacağını belirten Harris, “yeni nesil bir liderliği temsil ettiğini” vurgulayarak Biden yönetiminin mirasından kendisini korumaya çalışıyor.
Harris, en zayıf noktası olarak görülen sınır güvenliği ve artan yasadışı göçmen sayısı konusunda daha aktif bir politika izlemeye çalışıyor. Katıldığı programda da sınır güvenliği hakkında sorularla karşılaşan Harris, son yayımlanan başkanlık emri sayesinde yasadışı göçmen sayısında ciddi bir düşüş yaşandığını ifade etti. Kalıcı bir çözüm için Kongre’yi işaret eden Harris, iki partili bir yasanın kabul edilmesinin önemine vurgu yaptı ve Trump’ın siyasi çıkarları uğruna bu anlaşmayı engellediğini belirtti.
Harris, kendi pozisyonunu savunmanın ötesinde Trump’ın sınır güvenliği konusundaki sicilini eleştirdi. Trump’ın, güney sınırına duvar inşa etme ve bunu Meksika’ya ödetme sözünü yerine getirmemesini eleştirerek, kendi politikalarının daha gerçekçi ve uygulanabilir olduğunu öne sürdü. Harris kampanyası son haftalarda sınır güvenliği konusunda kendi politikalarını meşrulaştırmak yerine var olan krizin sorumlusu olarak Trump’ı hedef almaya çalışıyor.
Harris, geçtiğimiz hafta İsrail güçleri ile savaşırken hayatını kaybeden Hamas lideri Yahya Sinvar’ı gündemine alarak, bu gelişme ile birlikte çatışmaların sona ermesi gerektiğini vurguladı. Rehinelerin eve dönüşünü sağlayacak bir ateşkes anlaşmasının hızlıca sağlanmasının önemine dikkat çekti. Demokratlar açısından kritik bir konu olan İsrail politikası, Harris’in kampanyasında da hassas bir denge oluşturuyor.
Müslüman ve Arap kökenli seçmenlerin tepkisini çeken Biden yönetiminin İsrail politikası, Demokratlar için endişe yaratıyor. Ön seçimlerde ateşkes çağrıları yapılmış olsa da, Müslüman seçmenlerin taleplerine yanıt verilmemesi ve ciddiye alınmaması Demokrat Parti’ye mesafe koymalarına neden oldu. İsrail’e yapılan yardım paketlerinin devam etmesi, ve Harris’in de İsrail’e yönelik söyleminin değişmemesi Müslüman seçmen arasında sandığa gitmeme eğilimini güçlendirdi.
Müslüman seçmenlerle yaşanan bu sıkıntıya ek olarak, Harris ve Biden yönetimi, İsrail destekçisi gruplardan da antisemitizmle mücadelede yetersiz kaldıkları gerekçesiyle eleştiriler alıyor. Harris, antisemitizmle mücadelede son dört yılda ortaya koydukları performansı savunarak, seçildiği takdirde daha kapsamlı yasaların çıkarılması için çalışacağını belirtti. İsrail politikası bağlamında uzun süredir Trump’ın eleştirilerine maruz kalan Harris, Trump kampanyasının kendisini İsrail karşıtı gösterme çabalarını reddediyor. Trump, ateşkesin sağlanamamasının sorumluluğunu Biden yönetimine yükleyerek İsrail’e yeterince destek verilmediğini iddia ediyor.
Harris, Gazze’deki olaylar nedeniyle sandığa gitme konusunda tereddüt eden seçmenleri ikna etme çabasında zorlanırken, bu seçmenlere kürtaj ve Amerikan demokrasisi gibi diğer önemli konuları da göz önünde bulundurarak oy kullanmaları çağrısında bulundu. Harris, NBC News’te katıldığı programda kürtaj haklarını savunarak seçim kampanyasında bu konuyu ön plana çıkarmaya devam etti. Kürtaj hakkının temel bir insan hakkı olduğunu vurgulayan Harris, bu konuda Cumhuriyetçilere herhangi bir taviz vermeyeceğini belirtti. Her ne kadar Trump karşıtlığı ve Trump’ın Amerikan demokrasisine oluşturduğu tehditler Harris’in kampanyasının ana teması olsa da kürtaj konusunda da rakibini zorlamaya çalışıyor. Harris, özellikle kadın seçmeni kendi cephesinde birleştirmek için farklı Cumhuriyetçi eyaletlerde uygulanan kürtaj kısıtlamalarını koz olarak kullanıyor.
Harris kampanyası son dönemde duraklamış gibi görünse de özellikle Obama’nın desteği, Harris’in seçim kampanyasına ivme kazandırıyor. Siyahi seçmenler üzerinde etkili olan eski Başkan Obama, bu hafta Harris’le birlikte Georgia’da sahne aldı. Ayrıca Michigan’ın Detroit şehrinde Harris kampanyası için seçmenle buluşarak Trump’ı “kontrolsüz güç isteyen biri” olarak tanımladı ve Amerika’nın yeni bir sayfa açması gerektiğini vurguladı. Çarşamba günü Nobel ödülü sahibi 82 Amerikalı bilim insanının Harris’i destekleyen bir mektup yayınlaması ise Harris’in kampanyasına akademik çevrelerden gelen desteği gösterdi. Bu seçimi ABD’nin geleceği açısından en kritik seçim olarak tanımlayan bilim insanları, Harris’in yanında olduklarını açıkladılar.
Erken oy verme sürecinin başladığı Amerikan seçimlerinde, Harris kampanyası, henüz oy kullanmamış kararsız seçmenleri ikna edebilmek için son haftalarda yoğun çaba sarf ediyor. Seçimin sonucunu belirlemesi beklenen yedi kritik salıncak eyaletin dördünde, Harris anketlerde rakibi Trump karşısında %1’den düşük farkla önde görünüyor. Eğer bu farklar sandığa yansırsa, Harris başkan seçilmek için gerekli olan 270 seçici delege sayısına ulaşacak. Ancak hata payı içindeki bu küçük farklar, sonucu öngörmeyi zorlaştırıyor. Seçime günler kala Demokratlar, Trump karşıtlığı üzerinden seçmeni bir araya getirerek son kozlarını oynuyor. Obama’nın desteği ve Harris kampanyasının son hafta göstereceği performans 2024 başkanlık seçimlerinin sonucuna doğrudan etki edebilir.