Harris Neden Kaybetti?
2024 Başkanlık seçimlerinde Eski Başkan Donald Trump’a karşı yarışan Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Demokratlar için büyük bir hüsran yaşandı. Harris’in yenilgisi, Biden yönetiminden devraldığı zorlu mirasın doğrudan bir sonucu olarak şekillendi. Biden’ın pandemi sonrası ekonomiyi yönetme biçimi, artan enflasyon, yaşam maliyetlerinin yükselmesi ve Ortadoğu’daki krizlere yönelik eleştiriler, Harris’in kampanyası için en büyük engeller arasında yer aldı. Biden’ın adaylık sürecinde gösterdiği zayıf performans ve adaylıktan çekilmesi Demokrat Parti içinde bir belirsizlik havası yaratırken, Harris’in adaylık sürecine geçişi seçmenlerde tereddüt uyandırdı. Seçime oldukça kısa bir süre kala aday olması, Harris’in kampanya stratejisini sağlam bir zemine oturtmasını zorlaştırdı ve seçmenle daha derin bir bağ kurabilme imkanını sınırladı.
Harris’in Biden’dan ayrışamaması, özellikle ekonomi ve sınır güvenliği gibi kritik konularda Demokrat Parti’ye olan güveni sarsan bir faktör oldu. Kampanya boyunca ekonomi yönetimi ve göç politikalarında Biden yönetimine bağlı kalmayı tercih eden Harris, bu alanlarda güçlü bir alternatif vizyon sunmakta zorlandı. Yüksek enflasyon ve yaşam maliyetlerindeki artış gibi ekonomik sıkıntılar, Harris’in seçmen nezdinde alternatif çözüm önerisi getirmediği algısını güçlendirdi. Seçmenin %90’ının temel ihtiyaç fiyatlarındaki artıştan endişe duyduğu ve %30’unun ailelerinin finansal durumunun kötüye gittiğini belirttiği bir dönemde, Harris’in Biden’ın ekonomik politikalarını savunması seçmen güvenini kazanmasını zorlaştırdı.
Yasadışı göç konusu, Harris kampanyasının en zayıf noktalarından birini oluşturdu. Biden yönetiminin göç politikalarındaki eksiklikler, Harris’in sınır güvenliği gibi kritik meselelerde daha net bir duruş sergilemesini engelledi. 2019 ve 2024 arasında 11 milyon yasa dışı göçmenin ülkeye girmesi, seçmen nezdinde artan bir hassasiyet yarattı. Güney sınırındaki öfke, zamanla Demokratların yoğun olduğu eyaletlerde de hissedilir hale geldi. Harris’in başkan yardımcılığı sırasında sınır güvenliği sorumluluğunu üstlenmiş olması ve daha önce göçmenlere ılımlı bir yaklaşımı desteklediğini gösteren açıklamaları, bu seçim sürecinde zayıf bir pozisyonda kalmasına neden oldu.
Yasadışı göçmen sayısındaki artış ve ekonomik yönetimdeki zafiyetler, beklenmedik oy geçişlerine yol açtı. Harris, Latin kökenli seçmenler arasında oy kaybına uğrarken, Trump’ın yasadışı göçmenlerin Amerika’daki işleri ellerinden aldığı söylemi bu seçmen grubunda karşılık buldu. Harris’in göç politikalarına dair net bir çözüm önerisi sunamaması, bu seçmenin muhafazakar değerlere daha yakın olan Trump’a yönelmelerine neden oldu. Trump’ın daha katı göç politikaları ve sınır güvenliği vaatleri, Harris’in daha ılımlı yaklaşımına karşı güçlü bir alternatif olarak değerlendirildi.
Harris’in kampanyasının temel stratejilerinden biri, Trump’ı tehlikeli ve dengesiz bir lider olarak göstermekti. Harris kampanyası, Trump’ın Amerikan demokrasisi için büyük bir tehdit olduğu algısını güçlendirmek amacıyla, seçim stratejisini Trump karşıtlığı üzerine kurmaya çalıştı. Mitinglerinde Trump’ın kutuplaştırıcı ve ırkçı olarak değerlendirilebilecek söylemlerine odaklanarak, kendi politika önerilerini sunmaktan çok rakibinin politikalarını eleştirerek avantaj sağlamaya çalıştı. Harris’in kendi politikaları konusunda net bir duruş sergileyememesi, seçmenin Harris vizyonuna dair somut bir fikir edinmesini engelledi.
Kampanyanın en kritik hatalarından biri, Harris’in Biden’dan net bir kopuş sergileyememesiydi. Göç ve ekonomi gibi konularda Biden yönetiminden ayrışma konusunda çekimser kalan Harris, bu nedenle bağımsız bir aday olarak algılanma fırsatını kaybetti. Seçimin son haftalarına kadar Biden ile arasına mesafe koymaktan kaçınan Harris, yalnızca son günlerde geçmişten ayrıştığını belirten açıklamalar yapmaya başladı. Özellikle Başkan Biden’ın Trump seçmenlerini “çöp” olarak nitelemesinin ardından Harris, kendisini Biden’ın mirasından ayırma çabasına girişse de seçmenleri ikna etmekte zorlandı. Bununla birlikte, daha önce savunduğu ilerici pozisyonlardan neden geri adım attığına dair bir açıklama yapmaması, Trump’ın onu “gizli bir radikal” ve “yoldaş” olarak tanımlayarak Harris’e karşı seçmende olumsuz bir algı yaratmasına zemin hazırladı.
Harris’in kampanyasının başarısızlığında kadın seçmenlere yönelik stratejinin de önemli bir rol oynadığı söylenebilir. 2022 ara seçimlerinde kürtaj haklarını korumaya odaklanarak başarı elde eden Demokrat Parti’nin bu stratejisini devam ettiren Harris, aynı etkiyi yaratmakta zorlandı. Harris’in kadın seçmenlerden aldığı destek Biden’ın 2020’de elde ettiği seviyelere ulaşmadı. Ayrıca, bu stratejinin erkek seçmen üzerindeki olumsuz etkisi dikkat çekti; Harris’in erkekler arasındaki desteği, Biden’ın 2020’de aldığı %48’den %43’e düştü. Bu sonuçlar, Harris’in kampanyasında cinsiyet temelli bir yaklaşımın geniş seçmen kitlesine hitap etme konusunda sınırlı kaldığını gösterdi.
Harris kampanyasının başarısızlığı, özellikle salıncak eyaletlerde kendini gösterdi. Çekişmeli geçmesi beklenen yedi eyalette de seçimi kaybeden Harris, Biden’ın 2020’de kazandığı Georgia, Michigan, Wisconsin ve Pennsylvania gibi kritik dört eyaleti de kaybederek Demokrat Parti’nin bu bölgelerdeki üstünlüğünü koruyamadı. Bu yenilginin arkasında, Müslüman ve Arap kökenli seçmenlerin duyduğu rahatsızlığın da etkili olduğu gözlemleniyor. Özellikle Biden yönetiminin İsrail’e verdiği destekten ötürü Demokrat Parti’ye eleştirilerini dile getiren Müslüman seçmen, Harris ve Demokrat Parti tarafından yeterince dikkate alınmadıklarını düşündü. Ön seçimlerde Biden’a protesto oyu kullanan Müslüman seçmenler, 2024 başkanlık seçimlerinde Harris’e destek vermekten kaçınarak salıncak eyaletlerde önemli bir etki yarattı. Müslümanların yoğun olduğu bazı bölgelerde yaşanan Trump’a oy geçişleri, Harris ve Demokrat Parti’ye duyulan öfkenin somut bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Harris, seçimlerin ardından ilk açıklamasını Çarşamba günü mezun olduğu Howard Üniversitesi’nde yaptı. Yenilgiyi kabul ederken, demokrasiyi savunmak için verdiği mücadeleyi sürdüreceğini belirten Harris, Trump’ı arayarak tebrik ettiğini ve Biden yönetiminin barışçıl bir geçiş süreci için çalışacağını ifade etti. Başkan Biden ise Perşembe günü seçim sonuçlarını kabul ederek Trump’ı tebrik etti. Harris’in kampanya boyunca gösterdiği kararlılığı ve güçlü karakterini öven Biden, seçim sonuçlarını kabullenmenin Amerikan demokrasisinin temel ilkesi olduğunun altını çizdi.
Harris’in başkanlığı kaybetmesinin yanı sıra Demokratların Senato’daki çoğunluğu yitirmesi ve Temsilciler Meclisi’nde kontrolü sağlayamamaları, parti için büyük bir hezimet olarak değerlendirildi. Demokratlar, bu yenilginin sorumluluğunu büyük ölçüde Başkan Biden’a yükledi. Biden’ın yaşı, düşük onay oranları ve zihinsel yetersizlik iddiaları, Harris’in zafer şansını ciddi şekilde zayıflatırken, eleştiriler Biden’ın seçim yarışından çok geç çekilmesi üzerine yoğunlaştı. Bu gecikme, Harris’in seçmenlere kendini tanıtma ve kampanyasını yapılandırma fırsatını kısıtladı.
2020 seçimlerinde “köprü” olacağı ve yeni bir liderliğe yer açacağı vaadinde bulunan Biden’ın yeniden aday olarak bu sözü yerine getirmemesi parti içinde hayal kırıklığına yol açtı. Biden’ın çekilmesi sonrası Harris, yalnızca üç ay içinde kendi platformunu oluşturmaya çalışırken, Biden’ın kampanya altyapısını kullanmakla yetinmek zorunda kaldı. Bu durum, Harris’in seçmenlerle güçlü bir bağ kurmasını zorlaştırdı ve Demokrat Parti içindeki belirsizlikleri daha da derinleştirdi.
Harris’in Biden’ın mirasından uzaklaşmaması, ekonomi ve göç gibi temel konularda net bir vizyon geliştirememesi, kampanya boyunca anti-Trump söylemlere odaklanarak kendi politikalarını yeterince tanıtamaması nedeniyle seçmenle bağ kurmakta zorlanması, 2024 seçimlerindeki yenilgisinin temel nedenleri arasında yer aldı. Demokrat Parti Ulusal Kongresi’nin ardından önemli bir ivme yakalayan Harris kampanyasının stratejisi başarısız olurken, Harris’in Amerikan tarihinde ilk kadın başkan olma hayalleri de suya düştü. Demokratların başkanlıkla birlikte Kongre’nin her iki kanadını da Cumhuriyetçilere kaptırması, bu yenilginin boyutunu daha da büyüttü.