Kushner’den Katar Diplomasisi
ABD Başkanı Donald Trump ve dış politika ekibi yönetimi devretmeden önce Ortadoğu diplomasisinde son bir girişimde bulunarak İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki normalleşme sürecine Suudi Arabistan ve Katar’ı da katmak için anlaşma yolları arıyor. Başkan Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner beraberinde bir heyetle Riyad ve Doha’ya ziyaret gerçekleştirdi.
Kushner, Riyad’da Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Salman ile görüşmesinin ardından çarşamba günü Doha’ya giderek Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad El Sani ile buluştu. Kushner’in ziyaretinin İran’ın nükleer programının öncülerinden Muhsin Fahrizade suikastının hemen ardından gerçekleşmesi dikkati çekerken, Trump yönetiminin Suudi-Katar gerginliği ve İsrail’le normalleşme konusunda adımlar atmak istediği yönündeki haberler Amerikan medyasında öne çıkıyor.
2017’den beri Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın en büyük destekçileri arasında ABD Başkanı Donald Trump bulunuyordu. ABD seçimlerini Biden’ın kazanması Prens Selman için olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Kral Selman’ın İsrail ile normalleşmeye soğuk baktığı bilindiği için Veliaht Prens’in normalleşme yolunda atacağı adımların Biden hükümetinin hışmından kurtulmak için etkili bir yol olacağı savunuluyor.
Yemen’de yaşanan insani krizde Suudi Arabistan’ın rolü ve Kaşıkçı cinayeti soruşturması gibi unsurlar da Biden hükümetiyle ilişkilerde zorlu bir sürece girileceğine işaret ediyor. Bunlara ek olarak iç siyasette ciddi bir muhalefetle karşılaşan, politik ve ekonomik zorluklar yaşayan Prens Selman’ın çıkış yolu olarak İsrail ile yakınlaşmaya sıcak baktığı düşünülüyor. Reuters’a konuşan bir Suudi diplomat normalleşme hamlesini “Biden’ın dikkatini Suudi Arabistan’ın işlediği insan hakları ihlalleri gibi konulardan başka yöne çekmek için gösterilen bir havuç” olarak değerlendiriyor.
Dünya kamuoyunun pandemiye odaklandığı süreçte Trump yönetimi bir yandan İran’a yönelik agresif bir baskı politikası izlerken diğer yandan İsrail’in kazanımlarını somutlaştırma ve meşrulaştırma gayretlerini giderek artırıyor. ABD’li üst düzey yetkililer, Körfez ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklar ve İran tehdidi gibi unsurları ön plana çıkararak İsrail ve Arap ülkeleri arasında normalleşme faaliyetleri çerçevesinde bölgeye yoğun bir şekilde diplomatik ziyaretler gerçekleştiriyorlar. Geçen ay ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Gazze’de bulunan yasadışı yerleşim birimlerini ziyarette bulunması bu siyasetin somut bir örneğini teşkil ediyor.
Bu ziyaretten kısa bir süre sonra İsrail basınında çıkan haberlere göre Prens Muhammed, İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Arabistan’ın proje kenti Neom bölgesinde gizli bir görüşme gerçekleştirdi. Resmi olarak yalanlanan görüşmenin gerçekleştiğini ismi açıklanmayan İsrail ve Suudi yetkililer doğruladı. Böyle bir buluşma iki ülke tarihinde ilk kez gerçekleşiyor. Buluşmanın basına sızdırılması ise Suudi Arabistan iç siyasetine yönelik nabız yoklama hareketi olarak değerlendiriliyor.
Kushner’in Katar ziyareti de Amerikan basınında İsrail ile normalleşme süreci bağlamında ve Katar’a yönelik bölgedeki diğer Arap ülkelerinin uyguladığı ambargoyu kaldırmayı hedeflediği şeklinde değerlendiriliyor. New York Times’da yayınlanan bir makaleye göre Kushner ziyaretiyle Katar’a yönelik blokajın kaldırılmasını ve Suudi Arabistan hava sahasının Katar uçuşlarına açılmasını sağlamaya çalışıyor. Bu sayede Washington yönetiminin Katar’ın İran hava sahasını kullanmak için ödediği milyonlarca doların İran’a gitmesini engelleyerek İran’ı bu gelirden mahrum bırakmak istediği iddia ediliyor. El Cezire’de yayınlanan bir habere göre, Katar ve Suudi Arabistan, üç yıldan fazla bir süredir devam eden anlaşmazlığı sona erdirmek için bir ön anlaşma imzalamaya yakın görünüyor.
Normalleşme siyasetinin bir diğer boyutu da Washington yönetiminin Ortadoğu’da İsrail eksenli yeni bir ittifak kurma çabaları olarak gösterilebilir. New York Times’da yayınlanan bir yazıda bölgede bulunan Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’de İran-Hizbullah Şii ekseni ile Türkiye-Katar ittifakı karşısına gelişmekte olan Mısır, Irak, Ürdün ılımlı Sünni ekseni ve yanı sıra İsrail-BAE-Bahreyn-Suudi Arabistan ekseninin kurulmaya çalışıldığı vurgulanıyor. Bu yeni ittifakta yer alacak ülkelerin hemen hepsinin yakın zamanda ABD’den F-35 gibi üst düzey silah sistemleri satın alma talebinde bulunmaları da bu iddiayı destekler nitelikte.
Ayrıca Katar’ın ABD’den F-35 satın alma talebinin İsrail ile BAE ve Bahreyn arasında imzalanan İbrahim Anlaşmasının hemen ardından gelmesi dikkat çekici bulunuyor. Bölgedeki en büyük Amerikan üslerinden birine ev sahipliği yapan Katar’ın bu talebinin, ABD’nin İsrail, BAE ve Suudi Arabistan’la ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği öngörülüyordu. Ancak, Katar İsrail’le normalleşme sürecine girerse hem kendisine uygulanan blokaj kaldırılabilir hem de bu ittifak içinde kendine bir yer bulabilir.
Diğer yandan Trump göreve geldiğinde, Veliaht Prens Selman ile arasındaki ilişkinin gelişmesinde önemli rol oynayan Kushner’in Arap-İsrail normalleşme sürecini görevi bıraktıktan sonra da gayri resmî olarak takip etmek istediği de iddialar arasında. Kushner ve Trump ailesinin şahsi ticari çıkarlarına yönelik veya siyasi geleceklerine yatırım amaçlı olarak Körfez ülkeleri ile iyi ilişkiler geliştirmek istediği görüşünü savunanlar da var.