Kongre Trump Taraftarlarının İşgaline Rağmen Biden’ın Başkanlığını Tescilledi
3 Kasım seçimlerinin sonuçlarını kabullenmeyen ve kendi tabanını kışkırtıcı bir retorik kullanarak hareketlendiren Başkan Trump, 6 Ocak’ta Kongre’nin yeni başkanı tescil çalışmalarını hedef almıştı. Kaybettiği eyaletlerde açtığı davalardan sonuç alamayan Trump, Anayasa Mahkemesi’nden de umduğunu bulamayınca eyaletlere baskı yaparak seçim sonuçlarını değiştirmeye çalıştı. Kendi taraftarlarına 6 Ocak’ta Washington’a gelmelerini ve Kongre’nin Biden’ı başkan olarak tescil etmesini engellemeleri çağrısında bulunan Trump, Başkan Yardımcısı Pence’i de hedef alarak oturum başkanı olması itibariyle kaybettiği eyaletlerin oylarını kabul etmemesini istedi. Böyle bir yetkisi olmadığını başkana söyleyen Pence’in oyları sayma işlemi başladığında Trump’a yakın bazı senatörlerin itirazlarıyla süreç yavaşlatılırken, Kongre binasına girmeyi başaran Trump taraftarları binayı işgal ederek tarihi olaylara imza attılar. 8 Ocak itibariyle 5 kişinin hayatını yitirdiği olaylar, işgalcilerin binadan çıkarılmasından hemen sonra Kongre’nin oturuma geri dönmesi ve itirazların çoğunun geri çekilmesi ve Biden’ın başkan olarak tescil edilmesiyle sonuçlandı.
Başkanın 6 Ocak öncesinde seçim sonuçlarını değiştirme çabalarının en son örneği Georgia eyaletindeki yetkililere baskı yapması oldu. Hafta başında Washington Post gazetesi tarafından medyaya sunulan telefon görüşmesi kaydında Trump Georgia Eyaleti Sekreteri Brad Raffensperger’dan 2020 başkanlık seçimlerinde, Georgia eyaletini kazananın kendisinin olması için “yeterli oyu” bulmasını talep ettiği ortaya çıktı. Yaklaşık bir saat süren telefon görüşmesinin bazı kesitleri medyada yayınlandı. Trump eyaletin sekreteri Raffensperger’a “Sadece 11,780 oy bulmak istiyorum. Çünkü bu eyaleti kazandık” sözlerini sarf etti. Trump ayrıca, Raffensperger’in “büyük bir risk aldığını” belirterek kendisini tehdit eden ifadeler kullandı. Telefon görüşmesinde, Raffensperger, Trump’ın öne sürdüğü iddiaları kabul etmezken, bu iddiaların yanlış olduğunu ifade etti.
Trump’ın Raffensperger’e yaptığı telefon konuşmasının eyalet hukukuna ve federal hukuka aykırı olduğu belirtiliyor. Trump’ın, seçim sonuçlarına müdahaleyi yasaklayan ilgili mevzuata aykırı davrandığı vurgulanıyor. Bazı Temsilciler Meclisi üyeleri, Trump’ın gerçekleştirdiği telefon görüşmesi hakkında cezai soruşturma açılmasını talep eden bir mektup yazarak FBI Direktörü’ne gönderdi. Trump’ın yaptığı bu telefon konuşmasının seçim sonuçlarının değişmesine bir etkisi olmadığı gibi, görüşme birçok Cumhuriyetçi parti yetkilisini kızdırdı.
Halen hayatta olan ve geçmişte görev yapmış bütün savunma bakanları, Washington Post gazetesinde bir köşe yazısınaimza atarak Trump’ın seçim sonuçlarını değiştirme çabalarına tepki gösterdi. Dick Cheney, James Mattis, Mark Esper, Leon Panetta, Donald Rumsfeld, William Cohen, Chuck Hagel, Robert Gates, William Perry ve Ashton Carter tarafından kaleme alınan yazıda artık seçim sonuçlarının sorgulanmasının vaktinin geçtiği vurgulandı. ABD’nin güvenliğinin sağlanmasında en üst düzey görevleri yerine getirmiş bu isimler, “ABD ordusunun seçim sonucunu belirlemede herhangi bir rolünün olmadığını” vurguladı. Trump’ın seçim sonrasındaki tavrına bakarak Amerikan ordusunun seçimlere sonuçlara müdahale edeceği ve Trump’ın Beyaz Saray’daki görevine devam edeceği söylentisi yayılmaya başlamıştı. Savunma Bakanları’nın bu yazısı, böyle bir söylentinin gerçekleşmeyeceğini vurguluyordu. Bu isimler ayrıca, Savunma Bakan Vekili Christopher Miller’a Biden’ın geçiş ekibi ile ilgili toplantıların tekrar başlaması gerektiğine ilişkin çağrıda bulundu. Geçtiğimiz hafta Biden’ın geçiş ekibi, Savunma Bakanlığı ile kendileri ile yaptığı toplantıların sonlandırılmasından şikayetçi olmuştu. Söz konusu toplantılar, geçiş ekibinin ileride uygulayacağı ulusal güvenlik stratejisi için önem arz ediyor.
6 Ocak’ta Seçiciler Kurulu oylarının Kongre tarafından tescil edileceği oturum öncesinde Washington’da siyasi gerilim devam ediyordu. Trump, Salı günü Twitter’dan paylaştığı bir mesajda Pence’in Senato başkanı olarak Seçiciler Kurulu’nun Joe Biden’ı başkan olarak seçme kararını reddedebileceğini iddia etti. Trump’ın, Pence’in böyle bir hamle yapması için kendisi ile yaptığı birebir görüşmelerde Pence’e baskı kurduğu belirtiliyor. Pence, Trump’ın hem kamuya açık hem de özel olarak dediklerine cevap niteliğinde bir açıklama yayınladı. Pence, yazılı olarak yaptığı açıklamada kendisinin seçim sonuçlarını değiştirmek gibi bir yetkisinin bulunmadığını vurguladı. Başkanın yardımcısıyla 5 Ocak akşamı yaptığı görüşmede de bu tavrını koruduğu ve bu yüzden görüşmenin gergin geçtiği basına yansımıştı.
6 Ocak 2021 tarihinde Demokrat Başkan adayı Joe Biden’ın Seçiciler Kurulu’nda 306 oyu aldığının tescillenmesi için Kongre’nin her iki kanadının ortak olarak düzenlediği bir oturum düzenlendi. Bu toplantıyı Senato Başkanı olarak Mike Pence yönetti. Alfabetik sıra ile eyaletlerin oyları sıralanmaya başlarken, Arizona eyaletinin Biden’ı seçmesine Kongre üyelerinden itiraz geldi. Arizona Temsilciler Meclisi Üyesi Paul Gosar ve Texas Eyaleti Senatörü Ted Cruz, Arizona’daki sonuçlara itiraz ettikten sonra, Temsilciler Meclisi ve Senato yapılan itirazı tartışmak ve oylamak üzere verilen iki saatliğine ortak oturumdan kendi meclislerine dağıldılar.
Seçiciler Kurulu’nun oylamalarının tescil edilmesi için düzenlenen oturum öncesinde Başkan Trump, bir miting düzenlemişti. ‘Amerika’yı Kurtar’ isimli mitingde Trump, seçime hile karıştığına dair iddialarını kalabalığın huzurunda tekrarladı. Bu mitingde Cumhuriyetçi Parti’nin önemli isimlerinden biri olan Liz Cheney’nin Kongre’deki zayıf kalan siyasetçilerden biri olduğunu söyledi. Trump ayrıca, Pence’in seçim sonuçlarını tekrar eyaletlere göndereceğini umut ettiğini de belirtti. ‘Asla pes etmeyeceğiz’ diyen Trump, mitingde destekçilerine ülkeyi zayıflıkla değil güçle geri alabileceklerini söyleyerek Kongre’ye yürüme çağrısında bulunmuştu.
Trump taraftarları, Kongre’nin iki kanadının Arizona’nın oylarına itirazı görüşmek için verdiği ara sırasında kısa süre içerisinde bina çevresindeki bariyerleri aşarak binayı işgal etti. Müdahalede etkisiz kalan Kongre polisiyle arbede yaşayan Trump taraftarları, Kongre binasının içerisine girdi, dış camlarla birlikte içerideki ofis mobilyalarına zarar verdi, meclis üyelerinin güvenli sığınağa götürülmelerine neden oldu, ve bina çalışanlarına korku dolu anlar yaşattı. Yaşanan kargaşa sırasında Trump taraftarlarından biri, Pelosi’nin ofisine girerek odayı yağmaladı. Pelosi’nin çalışanlarına ait bir bilgisayar, Kongre binasını basan grup tarafından çalındı. Çarşamba akşamı yaşanan olaylar sonucunda 8 Ocak itibariyle toplamda beş kişi hayatını kaybetti. Bu kişilerden birisi polis memuruydu.
Yaşanan bu olaylar sırasında Trump ve seçim sonuçlarına itiraz eden Kongre üyeleri, şiddetin son bulması için çağrıda bulundu. Trump’ın yakın çevresi, Başkan Trump’a Kongre’de şiddete başvuran taraftarlarının bu davranışını kınaması yönünde baskı yapmaya başladı. Trump’ın eski Özel Kalemi Mick Mulvaney, Başkan’ın Twitter’dan gönderdiği mesajın yeterli olmadığını ve taraftarlarına eve gitme çağrısında bulunması gerektiğini vurguladı. Yüzlerce Trump taraftarının Kongre’ye girmesi sonucunda Temsilciler Meclisi ve Senato, oturuma ara vermek zorunda kaldı. Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi, Ulusal Muhafızların Kongre binasına konuşlandırılması çağrısında bulundu. Pelosi bütün yaşananlara rağmen Kongre’nin Seçiciler Kurulu’nun oylamalarını aynı günün gecesinde tasdik etmesi gerektiğini belirtti.
Biden yaşanan olaylar sırasında kameralar karşısına çıktı. Biden, Başkan Trump’a televizyona çıkarak anayasa üzerine verdiği yemine sadık kalması ve Amerikan anayasasını koruması çağrısında bulundu. Biden ertesi gün yaptığı açıklamada, geçtiğimiz yaz George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi sonrasında siyahi protestocuların gördüğü muamelenin çarşamba gününkünden çok daha farklı olduğunu hatırlattı. Çarşamba günü biri polis beş kişinin hayatını kaybettiği olaylara ilişkin yapılan göz altılarının sayısı yüzü geçmedi. 30 Mayıs-2 Haziran tarihleri arasında ‘Siyahi Hayatlar Önemlidir’ hareketinin Washington’daki barışçıl protestoları sırasında 24’ü çocuk, toplam 427 kişiyi gözaltına alan polis aşırı güç kullanmaktan da geri durmamıştı.
Trump, Twitter üzerinden kısa bir video paylaştı ve bu videoda taraftarlarına ne hissettiklerini anladığını, onları sevdiğini ancak artık eve gitmeleri ve polise zarar vermemeleri gerektiğini söyledi. Bu videoda halen seçimlerin çalındığını iddia etmekten geri durmayan Trump’ın eve dönme çağrısı, taraftarları arasında megafonlarla duyurulmaya çalışılsa da çağrının pek bir etkisi olmadı. Trump’ın işgali lanetlemeyip işgalcilere de suçlu (terörist muamelesi yapılması gerektiğini savunanlar çoğunluktaydı) şeklinde hitap etmemesi şiddetin onaylanması şeklinde görüldüğü için ağır tepki çekti. Twitter da mesajın altına önce uyarı koydu ancak çok geçmeden Başkan’ın hesabına 24 saatlik erişim yasağı koydu. Trump’ın seçim sonuçlarını reddeden ve komplo teorisi barındıran üç tweetini silmesi sonrasında 24 saat geçtikten sonra hesabına ulaşımı tekrar açıldı. Hesap açıldığında ise Trump’ın seçim sonuçlarını kabul eden bir açıklaması olmasa da 20 Ocak’ta ‘düzenli bir geçiş’ söz veren bir videosu yayınlandı.
Washington şehrinde ise şiddet olayları sebebiyle akşam 6’da başlamak üzere sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Saat 5.40 gibi Kongre binası Trump taraftarlarından temizlendi. Daha sonra Kongre üyeleri, Senato ve Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’nun düzenlendiği odalara geri dönebildi. Kongre üyeleri, itirazlara ilişkin tartışmalarda teker teker söz alarak konuştu. Demokratlar ve bazı Cumhuriyetçiler, Çarşamba günü yaşanan olaylardan Trump’ı sorumlu tuttu. Çarşamba günü yapılan oturum öncesinde yaklaşık 12 Cumhuriyetçi senatör, sonuçlara itiraz edeceğini açıklamıştı. Yapılan tartışmalarda söz alan Kongre üyeleri, itirazlara ilişkin pozisyonunu açıkladı. Bazı Kongre üyeleri seçim sonuçlarının tasdik edilmesine ilişkin itirazlarını geri çekti. Örneğin Indiana Senatörü Mike Braun, seçimlerde usulsüzlüğün yapıldığı iddialarının soruşturulması gerektiğini söylese de Çarşamba günü yaşanan şiddet olaylarının her şeyi değiştirdiğini belirtti. İtirazların kabulüne ilişkin yapılan oylamada sadece altı senatör itirazını geri çekmedi.
İtirazlara ilişkin yapılan oylamalar sonrasında Kongre, her iki kanadın ortak olarak düzenlediği oturumda tekrar bir araya geldi. Pence’in başkanlığını yaptığı bu oturumda Perşembe günü saat sabah 4’te Joe Biden’ın Seçiciler Kurulu tarafından 306 oy ile 46. Başkan seçildiği tasdik edildi. Söz konusu süreç, Seçilmiş Başkan Joe Biden’ın 20 Ocak tarihindeki yemin töreni öncesindeki son aşamaydı. Seçiciler Kurulu’nun oyları tasdik edildikten sonra Başkan Trump’a yönelik siyasi baskı artmaya devam etti. Trump’ın Kongre binasının basılması sırasında Twitter’dan yaptığı paylaşımların şiddeti teşvik edeceği düşüncesiyle hesabı askıya alındı. Trump, kendisine yönelik sosyal medya kısıtlamalarının son bulmasından sonra Twitter üzerinden bir mesaj paylaşarak Biden yönetimine ‘pürüzsüz, düzenli ve hatasız bir geçiş süreci’ olacağını ifade etti.
6 Ocak tarihinde yaşanan olaylar sonrasında Trump’ın kabinesinde istifalar yaşandı. Ulaştırma Bakanı Elaine Chao (Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell’ın eşi) ve Eğitim Bakanı Betsy DeVos, görevlerinin iki hafta sonra son bulacak olmasına rağmen görevden ayrıldıklarını açıkladı. Kuzey İrlanda Özel Temsilciliği görevini üstlenen ve Trump’ın Eski Özel Kalemi Mick Mulvaney de görevinden istifa ettiğini duyurdu. Kabine üyeleri dışında Beyaz Saray’da önemli görevleri icra eden isimler de Trump’a tepki olarak görevlerini bıraktı. Siber güvenlik alanında Beyaz Saray’daki en yetkili isim olan John Costello ve Beyaz Saray’ın Ekonomi Danışmanları Konseyi’nin Başkanı Tyler Goodspeed, istifa eden isimler arasındaydı. Yaşanan şiddet olaylarını durduramadığı gerekçesiyle ABD Kongresi’nin güvenliği için çalışan polis teşkilatının en yetkili ismi Steven Sund, gelecek haftadan itibaren görevinden istifa edeceğini duyurdu.
Haftanın ilerleyen günlerinde Trump’ın acilen görevden alınması çağrısı daha da şiddetlendi. Trump’ın Anayasa’nın 25. Ek Maddesi uyarınca görevi yerine getiremeyecek durumda olduğuna karar verilerek ya da Kongre’de yürütülecek azil süreci sonucunda başkanlık koltuğundan indirilmesi gerektiği çağrısına destek büyüdü. Medyaya yansıyan haberlere göre Trump, Beyaz Saray’ın avukatı Pat Cipollone ile kendisini affetme yetkisinin olup olmadığını konuşmuş. Fakat bu konuşmanın Kongre baskınında yaşanan olaylarla ilgili olup olmadığı bilinmiyor. 25. Maddenin uygulanması için Başkan Yardımcısı Pence’in kabine üyelerinin yarısının gizli imzalarını toplayarak Başkan’ın görevini ifa edemediğini Kongre’ye bildirip kendisi başkan olması gerekiyordu. Pence, kendisine bu adımı atma çağrısında bulunan Demokrat liderler Chuck Schumer ve Nancy Pelosi’nin telefon aramalarına dönmeyerek böyle bir niyeti olmadığını göstermiş oldu.
25. Madde adımının atılmayacağı kısa sürede belli olduktan sonra 13 gün kalmasına rağmen Kongre’nin Trump’ı ikinci defa azil etmesi çağrıları kuvvetlendi. Bazı Cumhuriyetçi siyasetçilerin de bu adıma açık olduklarını belirtmeleri Kongre Demokratlarını cesaretlendirdi. Medyada yer alan haberlere göre Demokrat Parti üyeleri, önümüzdeki Pazartesi günü Trump’ın görevden azledilmesini öngören azil maddesini Temsilciler Meclisi’ne sunacak. Söz konusu azil maddesinde Trump’ın ABD hükümetine karşı “ayaklanmayı teşvik” ettiği belirtiliyor. Trump’ın azledilmesini öngören bu tasarı maddesinin altında David Cicilline, Ted Lieu ve Jamie Raskin’in imzaları yer aldı. Azil maddesinin Temsilciler Meclisi’nden rahat geçmesi bekleniyor ancak Trump’ın suçlu bulunabilmesi için Senato’da üçte iki oy çokluğunun sağlanması gerekiyor. Birçok Cumhuriyetçi şimdiden son 10 gün kala böyle bir adımın ülkeyi daha da kutuplaştıracağını savunuyor ancak Demokratlar da Trump’ın yaptığının yanına kalmaması ve kimsenin hukukun üstünde olmadığının gösterilmesi gerektiğini savunuyor. Senato’daki oylamanın 20 Ocak tarihinden sonraya bırakılması ve Demokratların çoğunluğu ele geçirmesi sonrasında Trump’ın görevde olmamasına rağmen suçlu bulunması mümkün. Böyle bir durumda bir daha başkan adayı olması mümkün olmayacak ve federal soruşturmaya tabi tutulması mümkün olacak.