ABD Çin’i Uygurlara Soykırım Uygulamakla Suçladı
Trump yönetiminin görevi devretmesine bir gün kala ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Uygurlara yönelik uygulamaları nedeniyle Çin yönetimini “soykırım” yapmak ve “insanlığa karşı suç işlemekle” itham etti. Yaptıkları incelemelerde ulaştıkları sonuçların detaylarını da paylaşan Pompeo, Çin yönetiminin Sincan Uygur Özerk bölgesindeki azınlıklara yönelik onlarca yıldır sürdürdükleri baskıları Mart 2017’den itibaren daha da artırdıklarını gördüklerini belirtti. Sincan’da yaşanan mezalimi Nazilerin Yahudilere ve DEAŞ’ın Yezidilere ve diğer azınlıklara karşı işlediği soykırım suçlarına benzeten Pompeo, Amerikalıların ezilenlerin yanında olacağını söyledi.
Pompeo 19 Ocak salı günü yaptığı yazılı açıklamada, “Mevcut verilerin titizlikle incelenmesinin ardından, Çin Komünist Partisi yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti’nin en azından Mart 2017’den bu yana Sincan’da Müslüman Uygurlar başta olmak üzere birçok etnik ve dini gruplara yönelik soykırım uyguladığı sonucuna vardım” ifadelerini kullandı. Pompeo açıklamasının devamında, “soykırımın devam etmekte olduğuna ve Çin parti devletinin Uygur halkını yok etmeye yönelik sistematik bir girişimine tanıklık ettiğimize inanıyorum. Dünyanın ekonomik, askeri ve siyasi açıdan en güçlü ikinci ülkesinin yöneticileri bir yandan ülkelerini küresel lider olarak lanse edip, uluslararası sistemi kendi yapılarına göre değiştirmeye çalışırken diğer yandan savunmasız bir etnik ve dini azınlık grubunun zorla asimilasyonuna ve nihai olarak silinmesine çalıştıklarını açıkça ortaya koyuyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Çin Komünist Partisi tarafından Sincan’da işlenen suçları sıralayan Pompeo, bir milyondan fazla sivile keyfi hapis cezası uygulandığını veya katı bir şekilde insanların fiziksel özgürlüklerden mahrum bırakıldığını, zorla kısırlaştırma yapıldığını, keyfi olarak gözaltına alınanların çoğunun işkenceye maruz kaldığını, insanların zorla çalıştırıldığını, inanç ve ifade özgürlüğünün gaddarca engellendiğini açıkladı. Bakan Pompeo, “II. Dünya Savaşı’nın sonunda Nürnberg Mahkemeleri, faillerini insanlığa karşı suçları işlemekle yargıladı, aynı suçlar Sincan’da da işleniyor” dedi.
Dışişleri Bakanı ayrıca, ABD’nin Çin’e bir an önce keyfi olarak tutuklanmış kişilerin serbest bırakılması, toplama kampları, ev hapsi, zorla çalıştırma ve gözaltına alma sistemlerini kaldırmaları; zorla kısırlaştırma, zorla kürtaj, zorla doğum kontrol ve çocukların ailelerinden uzaklaştırılmaları gibi cebri nüfus kontrol önlemleri uygulamalarını terk etmeleri; toplama kamplarındaki işkence ve suistimallere son vermeleri; Sincan ve Çin’in diğer bölgelerinde dini ve etnik azınlıklara yönelik zulümlerin bir an önce bitirilmesi ve Uygurlar ve diğer mazlum azınlıklara seyahat ve göç hakkı verilmesi yönünde çağrıda bulunduğunu duyurdu.
ABD Dışişleri Bakanlığı’na, Sincan’da devam eden zulümlerle ilgili araştırma yapmaya, bilgi toplamaya ve kanıtları yasaların izin verdiği ölçüde ilgili makamlara ve uluslararası topluma sunmaya devam etmesi yönünde talimat verdiğini belirten Pompeo, ABD’nin kendi adına yaşanan zulümler karşısında sesini yükselttiğini ve harekete geçtiğini hatırlatarak Çin Komünist Partisi liderlerine ve devlet tarafından işletilen ve Sincan’daki baskıcı yapıya fon sağlayan şirketlere bir dizi yaptırım uyguladığını vurguladı.
Pompeo açıklamasının sonunda, ABD’nin Komünist Parti ve Genel Sekreter Şi Jinping’in propaganda, baskı ve karartma yoluyla gizi tutmaya çalıştığı gerçekleri aydınlatmak için azami gayret sarf ettiğini belirterek “Pekin’in Sincan’da uyguladığı mezalim Uygurlara, Çin halkına ve tüm medeni insanlara karşı büyük bir hakarettir. Sessiz kalmayacağız. Çin Komünist Partisi’nin kendi halkına karşı soykırımda bulunmasına ve insanlığa karşı suçları işlemesine izin verildiği takdirde, çok da uzak olmayan bir gelecekte özgür dünyaya neler yapmaya cesaret edebileceğini bir düşünün” uyarısında bulundu.
Kongre tarafından Çin’deki insan hakları ihlallerini araştırma ve hukukun üstünlüğüne bağlı olunup olunmadığını izleme amacıyla yaklaşık 20 yıl önce kurulan ve her iki partiden temsilciler ve senatörlerin bulunduğu Kongre – Çin Yürütme Komisyonu (CECC) da geçen hafta yayınladığı 2020 raporunda Doğu Türkistan’da “insanlığa karşı suç işlendiğine ve soykırım uygulandığına” dair yeni kanıtların ortaya çıktığını duyurmuştu. Çin’in, Sincan’da aşırıcılığı ortadan kaldırmak ve insanlara yeni beceriler kazandırmak için kurulmuş “mesleki eğitim merkezleri” olarak tanımlamasına rağmen insan hakları örgütlerinin söz konusu merkezleri toplama kampları olarak nitelendirdiği yapılanmalar da komisyon tarafından kınandı. Komisyon ayrıca, Çin’i Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Uygur Türklerini taciz etmekle suçladı.
Çarşamba günü yemin ederek görevine başlayan Başkan Joe Biden’ın seçim kampanya ekibi de seçim öncesinde Çin’in Uygurlara yönelik zulmünü soykırım olarak nitelemişti. Biden kasım ayında Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda Uygur Müslümanlarının maruz kaldığı baskının dünyadaki en ağır insan hakları ihlallerinden olduğunu belirtmişti. Yeni Dışişleri Bakanı adayı Tony Blinken de Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki oturumda adaylığının onaylanmasından önce senatörlerin sorularını yanıtlarken bu tanımlaya katıldığını söyledi. Kendisine ABD-Çin ilişkileri bağlamında, Trump yönetiminin aldığı ve “Çin’i, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ‘soykırım’ ve ‘insanlığa karşı suç’ işlemekle suçlayan” kararı hakkındaki görüşü sorulmuş ve Blinken de alınan karara katıldığını belirterek “benim de değerlendirmem bu şekilde olurdu” yanıtını verdi.
Birleşmiş Milletler yıllardır Doğu Türkistan’da en az bir milyon Uygur ve diğer Müslüman azınlıkların toplama kamplarında zorla tutulduğuna yönelik açıklamalarda bulunuyor ve ellerinde bu konuda güvenilir raporların olduğunu ifade ediyordu. İnsan hakları örgütleri, aktivistler ve bölgeden kaçanlar; Pekin yönetimini, Doğu Türkistan’da soykırım da dahil olmak üzere insanlığa karşı suç işlemekle suçluyordu. Daha önce 39 ülke temsilcisi Birleşmiş Milletler nezdinde Çin’in insan hakları ihlalleri ve Uygurlara yönelik baskı politikaları nedeniyle kınanmasını talep etmişti.
Öte yandan Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying, kendisine yöneltilen Pompeo’nun Çin’in Müslüman azınlığa karşı “soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” işlediği suçlamalarına ilişkin soruya verdiği cevapta iddiaları “tamamen sansasyonel, sahte sav ve Pompeo’nun başını çektiği Çin ve Komünizm karşıtı kişiler tarafından uydurulmuş kötü niyetli saçmalık” diye nitelendirdi. Hua Chunying konuşmasının devamında “bizim görüşümüze göre Pompeo’nun sözde kararı, boş bir kâğıt parçası hükmündedir. Yalan söylemesi ve aldatmasıyla nam salmış bu Amerikalı siyasetçi, yüzyılın son çılgınlığı ve yalanlarıyla kendini bir kıyamet palyaçosuna ve yüzyılın şakasına dönüştürüyor” ifadelerini kullandı. Bu açıklamaların sonrasında Çin aralarında Pompeo’nun da bulunduğu bir dizi Trump yönetimi yetkilisine daha önce eşine rastlanmamış şekilde yaptırım uyguladığını açıkladı.