ABD, Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 Raporunu Eleştirdi
Uzun süredir beklenen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Çin hükümetinin ortaklaşa yürüttüğü yeni tip koronavirüs salgınının kökenlerini bulmaya yönelik araştırma raporu nihayet yayınlandı. Kovid-19’un yarasalardan insanlara başka bir hayvan yoluyla bulaştığı öne sürülen ve virüsün laboratuvardan çıkma olasılığını “en düşük ihtimal” olarak gösteren raporun açıklanmasından sonra ABD’nin de aralarında bulunduğu 14 ülke ortak bir açıklama yayınlayarak rapora tepki gösterdi. Açıklamada, SARS-CoV-2 virüsü salgınının kökeninin hayvanlar olduğu sonucuna ulaşan raporun “çok geç açıklandığı” ve “orijinal numune ve verilere ulaşım sağlamadığı” eleştirilerine yer verildi.
ABD, Avustralya, İngiltere, Kanada, Çekya, Danimarka, Estonya, İsrail, Japonya, Letonya, Litvanya, Norveç, Güney Kore ve Slovenya hükümetlerinin ortak açıklamasında DSÖ raporu hakkında değerlendirmelere yer aldı. DSÖ uzmanlarının Kovid-19 salgınının kaynağına ilişkin çalışmalarının çok önemli olduğu ancak raporla ilgili bazı soru işaretlerinin bulunduğu kaydedildi. Çalışmaya ilgili ortak endişe olarak raporun “çok geciktiği” ve “orijinal verilere ulaşım sağlama” konusunda eksik kaldığı dile getirildi. Virüsün hayvanlardan insanlara geçmiş olabileceği yönündeki bulgular üzerindeki çalışmaların devam etmesi gerektiği kaydedilen açıklamada, “DSÖ ve tüm üye ülkelerin verilere zamanında ulaşma ve şeffaflık konusunda taahhütlerini yenilemeleri gerekmektedir” ifadesiyle hem DSÖ’ye hem de adı zikredilmeden özellikle Çin’e çağrıda bulunuldu. Ortak açıklamaya imza atan ülkeler, bundan sonraki süreçte bağımsız çalışmaların yürütülmesi konusunda birlikte hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Kovid-19’un kökenlerine ilişkin olumsuz etki ve müdahalelerden uzak, şeffaf ve bağımsız analiz ve değerlendirmeleri destekleyeceklerini” belirttiler.
Kovid-19’un laboratuvardan çıkma ihtimalinin “en zayıf” hipotez olduğunu iddia eden raporla ilgili konuşan DSÖ Genel Direktörü Tedros Ghebreyesus ise uluslararası uzman ve araştırmacılardan oluşan heyetin salgının patlak verdiği Wuhan kentinde birkaç laboratuvarı ziyaret ettiğini ve virüsün bir laboratuvar olayı sonucu insan popülasyonuna girme olasılığını değerlendirdiğini hatırlattı. Ghebreyesus, “Bu değerlendirmenin yeterince kapsamlı olduğuna inanmıyorum. Daha sağlam sonuçlara ulaşmak için daha fazla veri ve çalışmaya ihtiyaç duyulacak” açıklamasında bulundu. Virüsün kökenini bulma çabasının zaman ve daha fazla araştırma gerektirdiğini belirten Ghebreyesus, yayınlanan raporun sadece bir başlangıç olduğunu ve “tüm hipotezlerin hala masada bulunduğunu” belirtti.
Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, Beyaz Saray basın toplantısında, DSÖ raporuyla ilgili olarak “Başkan Biden, Amerikan halkının, küresel toplumun, sağlık çalışanlarının ve virüse yakınlarını kurban veren herkesin daha büyük bir şeffaflık ve daha kapsamlı bilgi edinmeyi hak ettiğine inanıyor” dedi. Psaki, ABD ve 13 ülkenin rapora ilişkin ortak bir açıklama yayınladıklarına dikkati çekerek, raporu hala incelemekte olduklarını ama önemli veri, bilgi, şeffaflık ve erişim eksikliği gibi bazı konularda endişe duyduklarını belirtti. Psaki, “rapor önümüze kısıtlı ve tam olmayan bir tablo koyuyor” ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de rapora ilişkin benzer endişeler taşıdığının altını çizen sözcü, “Bu süreçte ikinci bir aşama olmalı. Bağımsız ve uluslararası uzmanlar, virüsün kökenini araştırmalı. Verilere, özgür erişim sağlanmalı ve sahadaki insanlara uygun sorular sorulmalı” değerlendirmesinde bulundu.
Çin’in raporun hazırlanması sürecindeki tutumuna da değinen Psaki, Çinli yetkililerin şeffaf olmadığını ve önemli verileri paylaşmadığını belirterek “buna işbirliği denilemez” ifadesini kullandı. Psaki, altı ay öncesine göre virüsün kökenine ilişkin bilgilerinde herhangi bir artış olmadığını ve yeni, daha geniş bir bakış açısı da kazanamadıklarını belirtti. Psaki ayrıca raporun ileride muhtemel bir salgının önlenmesine dair kendilerine bir yol haritası sunamadığını ve atılması gereken adımlar konusunda da herhangi bir tavsiyede bulunmadığını savunarak raporu eleştirdi. Eski Başkan Trump’ın DSÖ hakkındaki olumsuz düşüncesi hatırlatılarak ABD’nin hala bu kuruma güvenip güvenmediğinin sorulması üzerine Psaki, ABD’nin DSÖ’de olumlu bir değişim sağlayabilmesi için bu kurumun bir üyesi olması gerektiğine inandıklarını ve bu nedenle DSÖ’ye tekrar katıldıklarını ifade ederek, bir sonraki aşamada küresel çapta araştırmacıların katılımıyla daha bağımsız ve şeffaf bir araştırma yapılması gerektiğini belirtti.
Washington yönetimi, uzun süredir virüsün kaynağına ilişkin çalışmalara yeterince destek vermediği ve yardımcı olmadığı gerekçesiyle Pekin yönetimine eleştiriler yöneltiyordu. Çin, daha önce ABD yönetiminin virüsün kökenine ilişkin soruşturma başlatılmasına dair talebini reddetmiş, Avustralya hükümetinin DSÖ’ye uluslararası soruşturma çağrısı yapması üzerine bu ülkeye ihracat kısıtlamaları getirmişti. Uluslararası baskıların artmasının ardından ABD, Avustralya, Almanya, Japonya, İngiltere, Rusya, Hollanda, Katar ve Vietnam’dan uzman ve araştırmacılardan oluşturulan bir heyet, ilk olarak ocak ayı başında Çin’e gitmiş ancak Pekin yönetiminin vize konusunda zorluk çıkarmasının ardından geri dönmek zorunda kalmıştı. İzinlerin alınmasından sonra 14 Ocak’ta Wuhan’a gelen heyet, 14 gün karantinada tutulmuş ve bu sürede Çinli yetkililerle çevrimiçi toplantılar yoluyla bilgi alışverişinde bulunmuştu. Heyet, 29 Ocak’ta başladığı saha çalışmalarında, ilk vakaların görüldüğü Wuhan’daki deniz ürünleri gıda pazarının yanı sıra laboratuvarlar, hastaneler, hastalık kontrol merkezi ve hayvan hastalıkları merkezinde de incelemeler yapmıştı.