ABD Filistin’e Yardımları Yeniden Başlatıyor
Washington yönetimi bir önceki Başkan Donald Trump döneminde askıya alınmış olan Filistinlilere yönelik mali yardımların yeniden başlatılacağını açıkladı. Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı yazılı açıklamada Biden yönetiminin Kongre ile birlikte çalışarak Filistin halkı için ekonomik gelişme ve insani yardım paketini tekrardan başlatmayı planladığını duyurdu. Blinken’ın açıkladığı paket, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’nın kalkınması için 75 milyon dolar, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansının (USAID) barışın tesisi programları için 10 milyon dolar ve BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) programları için 150 milyon dolar olmak üzere toplam 235 milyon doları buluyor. Sağlanan tüm yardımların ABD yasalarıyla uyumlu olduğunu belirten Blinken açıklamasında bu yardımlara ek olarak “önemli güvenlik yardım programlarının” da yeniden başlatılacağını belirtti ancak bu konuda ayrıntı vermedi.
Blinken ekonomik yardımların koronavirüs salgınının etkisini azaltmak üzere Filistin’deki orta ve küçük ölçekli girişimcilere ve Doğu Kudüs Hastane Ağı’na yapılacağını belirtirken bu fonun geçen ay açıklanan 15 milyon dolarlık Kovid-19 yardımına ek olarak yapılacağını kaydetti. Blinken, UNRWA’ya yönelik yardımlarla ilgili olarak bu kurumun 5 ayrı operasyon alanı olan Lübnan, Ürdün, Suriye, Batı Şeria ve Gazze de 500 bin Filistinli çocuğa eğitim imkânı sağlama gibi hizmetlerde kullanılacağını ifade etti. Blinken ayrıca UNRWA’ya verilecek fonun bir kısmının Kovid-19’dan etkilenen ailelere sağlık, ilaç ve tıbbi malzeme temini ile nakit ve gıda yardımlarına ayrılacağını da sözlerine ekledi. ABD’nin Filistin halkına sağladığı yardımların ülke menfaatlerine uygun olduğuna işaret eden Blinken, bu yardımların Filistin’de ekonomik kalkınmaya katkı sağladığını, bölgede güvenliği artıracağını ve istikrar oluşturacağını kaydetti. Açıklanan 150 milyon dolarlık yardım miktarı 2016 yılında UNRWA’ya yapılan toplam 355 milyon dolarlık pakete kıyasla oldukça düşük sayılabilir.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin kendisine yönelttiği “Filistinlilere yeniden başlatılan yardımların iki partili bir karar olup olmadığı veya Kongrede Cumhuriyetçilerin onayı alınıp alınmadığıyla” ilgili bir sorusuna, “karar Kongreye danışarak alındı” şeklinde cevap verdi. Price ayrıca kararın ABD yasalarıyla “kesinlikle tutarlı” olduğunu vurguladı. Price, 7 Nisan tarihli basın açıklamasında da yardım sağlanacak kuruluşların güvenilirliği ve yardımların yerine ulaşıp ulaşmayacağına ilişkin bir soruya verdiği cevapta UNRWA ile yakın temasta olduklarını ve ABD yardımlarının belirlenen yerlere gitmesini garantiye almak için “agresif risk azaltma sistemlerine” sahip olduğunu ifade etti. Price, Filistin diplomatik misyonunun Washington’da yeniden açılıp açılmayacağı ile ilgili bir soruyu da “o konu hakkında henüz detaylı bilgiye sahip değilim” şeklinde yanıt verdi. Diğer yandan Senator Jim Risch ve Temsilci Michael McCaul gibi isimlerin kararı geciktirmek ve yardım miktarını düşürmek için uğraştıkları belirtiliyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Üyesi Ahmed el-Mecdelani konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin, Filistin halkına yönelik ekonomik kalkınma ve insani yardımlarını yeniden başlatma kararını “olumlu bir adım” olarak nitelendirdi. Mecdelani, bu adımın ABD ve Filistin arasında yeniden ilişkilerin kurulmasının önünü açabileceğini belirtti. Mecdelani, eski ABD yönetiminin, Kudüs ve Filistin meselesiyle ilgili attığı olumsuz adımlardan kaynaklanan sorunların çözülmesi durumunda siyasi ilişkilerin de seviyesinin yükselmesinin mümkün olduğunu dile getirdi.
Seçimlerden yeni çıkmış ve dağınık durumda olan İsrail yönetimi ise askıya alınan yardımların yeniden başlatılması kararına tepki gösterdi ancak karar nedeniyle Başkan Biden’i direkt olarak eleştirmekten de kaçındı. İsrailli yetkililer tepkilerini ağırlıklı olarak UNRWA ajansı üzerinden yapmayı tercih ettiler. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat konuyla ilgili açıklamasında, “UNRWA konusunda İsrail’in duruşu, bu örgütün şu anki haliyle ihtilafa çözüm bulmaya yardımcı olmak yerine bunu daha da kalıcı hale getirdiği yönünde. Dolayısıyla, UNRWA’ya yapılan yardımların yenilenmesine “örgütün yapısı, hedefleri ve idaresinde önemli çapta değişiklikler de eşlik etmeli” ifadelerini kullandı. İsrail’in BM Daimî Temsilcisi Gilad Erdan da gazetecilere yaptığı açıklamada, “ABD Dışişleri Bakanlığı ile yaptığım görüşmelerde, kışkırtmanın durdurulması ve Yahudi karşıtı içeriğin eğitim müfredatından kaldırılması gibi bazı konularda reformların yapılmasını garanti etmeden, UNRWA’nın finansmanının yeniden başlatılması kararının beni hayal kırıklığına uğrattığını ve bunu reddettiğimi ifade ettim” dedi. Erdan Twitter üzerinden yayınladığı mesajında da benzer ifadeler kullanarak İsrail’in UNRWA’ya yapılan yardımların yeniden başlaması kararına kesinlikle karşı olduğunu belirtti. Gilad, “anti-semitik” olarak nitelediği UNRWA ajansının İsrail karşıtı eylemleri olduğunu, “mülteci” kavramını değiştirdiğini ve çatışmayı derinleştirdiğini ileri sürerek bu ajansın yapısında gerekli değişiklikler yapılmadan yardım sağlanmasını doğru bulmadığını belirtti.
Yeniden başlatılacağı açıklanan yardım paketi kararı Başkan Joe Biden’ın, eski Başkan Trump’ın “İsrail yanlısı” olmakla eleştirilen adımlarından bazılarını tersine çevirme yolunda attığı en önemli adım konumunda. Trump yönetimi, 2018 yılında Filistinlilere sağlanan yardımların neredeyse tamamını durdurmuştu. Yardımların kesilmesi kararı mülteci durumunda olan Filistinlilerin anavatanlarına dönmelerini zorlaştırma ve yaşanabilir bir devlete sahip olmalarını engelleme suretiyle Filistin yönetimini İsrail’le müzakere yapmaya zorlama girişimi olarak yorumlanmıştı. Yardımların yeniden başlatılma kararı ABD dış politikasının İsrail-Filistin sorununa yönelik “yeni yaklaşımı” veya “Trump öncesi yaklaşıma geri dönüşü” göstermesi açısından da ayrıyeten önemli. Eski Başkan Trump’ın “Kudüs’ün İsrail başkenti olarak tanınması,” “yüzyılın anlaşması açılımı,” “Golan Tepeleri ve Batı Şeria’nın statüsünün İsrail lehine değiştirilmesi” ve “Filistinlilere yardımların kesilmesi” gibi kararları ABD’nin İsrail-Filistin ilişkilerinde 1948 yılından beri izlediği nispeten dengeli duruşu ters yüz etmiş ve Trump hükümetinin “İsrail yanlısı, en taraflı yönetim” olarak nitelenmesine yol açmıştı. Filistinli liderler, Trump yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve ABD büyükelçiliğini de Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararından sonra, ABD’nin barış çabalarını boykot etme kararı almıştı.