ABD İlk Kez “Ateşkes” Dedi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, Cezayir’in sunduğu Gazze’de “acilen ateşkes” ilan edilmesini öneren karar tasarısını veto eden ABD, “geçici bir ateşkes” çağrısında bulunan ve İsrail’in Refah kentine yönelik kara harekatına karşı çıkan bir tasarı önerdi. Cezayir’in sunduğu tasarının ABD, Mısır, İsrail ve Katar arasında savaşa ara verilmesi ve Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için yürütülen görüşmeleri tehlikeye atabileceği ve çatışmayı daha da uzatabileceği gerekçesiyle reddedildiği belirtildi. Geleneksel olarak İsrail’i BM eylemlerinden koruyan Washington, 7 Ekim’den bu yana Konsey kararlarını üçüncü kez veto etmiş oldu. Amerikan tasarısı, İsrail’in Refah’a “son Hamas üyelerini de ortadan kaldırma” hedefiyle kara harekâtına hazırlandığı, esir takası ve ateşkes görüşmelerinde ise çıkmazın aşılamadığı bir dönemde geldi.
ABD’nin sunduğu taslakta “geçici” de olsa ilk kez “ateşkes” çağrısı bulunması, Biden yönetiminin İsrail hükümetiyle giderek “daha fazla çatıştığını gösteriyor” şeklinde yorumlandı. Washington şimdiye kadar herhangi bir BM tasarısında ateşkes kelimesinin kullanılmasına karşı çıkıyordu. Taslağa göre Güvenlik Konseyi, “tüm rehinelerin serbest bırakılması formülüne dayalı olarak Gazze’de mümkün olan en kısa sürede geçici bir ateşkes sağlanmasına verdiği desteğin altını çizecek ve insani yardımın sağlanmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması çağrısında bulunacaktır.” Amerikalı üst düzey yetkililer, ABD’nin oylama için “acele etmeyi planlamadığını” ve müzakerelere zaman tanımak niyetinde olduğunu söyledi.
Washington 7 Ekim’den bu yana ikinci kez Gazze’yle ilgili bir Güvenlik Konseyi kararı öneriyor. Ekim sonunda sunulan ilk öneriyi Rusya ve Çin veto etmişti. Uzmanlar İsrail’in diğer ülkelerin önerdiği taslakları fazla önemsemediği ancak Washington’un sunduğu son öneriden endişe duyduğunu belirtiyor. Amerikalı yetkililer, ABD taslağının İsrail’le olan ilişki dinamikleriyle ilgili herhangi bir şey önermediğini söylese de sunulan tasarının “Netanyahu için uyarı anlamı taşıdığını” ileri süren uzmanlar, tasarının “ABD’nin İsrail’i BM’de sonsuza kadar korumayacağı” mesajı verdiğini kaydediyor.
Washington’un İsrail’in güvenli bir sivil tahliyesi için yeterli hazırlığı yaptığından şüphe duyduğu kaydedilirken, Başkan Biden’ın geçen hafta İsrail Başbakanı Netahyahu ile iki kez telefon görüşmesi yaparak sivillerin güvenliğini sağlayacak inandırıcı bir plan olmadan Refah’a askeri operasyon başlatmaması konusunda uyardığı belirtiliyor. İsrail’in Gazze’deki 2,3 milyon Filistinlinin 1 milyondan fazlasının sığındığı Refah’a saldırmayı planlaması, Gazze’deki insani krizin daha da kötüleşeceği yönündeki endişeleri arttırmış durumda. BM bunun “bir katliama yol açabileceği” uyarısında bulunurken, ABD’nin taslağında böyle bir hamlenin “bölgesel barış ve güvenlik üzerinde ciddi etkileri olacağı ve bu nedenle mevcut koşullar altında böyle büyük bir kara harekatına girişilmemesi gerektiği” belirtiliyor.
ABD karar taslağı, geçici bir ateşkesin “mümkün olan en kısa sürede” Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından sonra İsrail’den alınan tüm rehinelerin serbest bırakılmasını gerektiğinin altını çiziyor ve insani yardımların ulaştırılması üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılması çağrısında bulunuyor. Tasarıda ayrıca Gazze’de uluslararası hukuku ihlal edecek her tür demografik ya da bölgesel değişiklik girişimi de reddediliyor.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, Katar ve Mısır ile işbirliği içinde Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için çabaların sürdüğünü ve bu anlaşmanın Gazze’de en az altı haftalık bir ateşkes sağlayabileceğini belirtti. Thomas-Greenfield, Cezayir’in sunduğu tasarıyı devam eden diplomatik girişimleri engelleyebileceği endişesiyle veto ettiklerini ifade etti. Güvenlik Konseyi oturumunun ardından düzenlenen basın toplantısında, ABD’nin Konsey’deki karar tasarısının aceleye getirilmemesi gerektiğini ve tasarının geçmeyeceğini defalarca vurguladığını söyleyen Thomas-Greenfield, Hamas’ın elindeki rehineler serbest bırakılmadan bir ateşkesin mümkün olmayacağını ve bu konuda iyi niyetle çalışacakları bir alternatif karar taslağı hazırladıklarını dile getirdi.
Hazırladıkları taslağın derhal ateşkes sağlanmasını, rehinelerin serbest bırakılmasını ve Filistinlilere yardım ulaştırılmasını öngördüğünü açıklayan Thomas-Greenfield, tüm rehinelerin serbest bırakılmasına dayalı geçici bir ateşkes sağlamayı ve Filistinlilere acil yardım ulaştırmayı amaçladıklarını ifade etti. Daha güvenli ve barışçıl bir gelecek için doğru koşulları yaratma amacı güttüklerine vurgu yapan ABD Temsilcisi, İsrail’e Refah’a saldırmama konusunda baskı yaptıklarını ve Başkan Biden’ın da Refah’a herhangi bir saldırının yapılmaması gerektiğini açıkça ifade ettiğini kaydetti ancak nasıl bir baskı uygulandığı konusunda detay vermedi.
ABD BM Büyükelçi Yardımcısı Robert Wood gazetecilere verdiği demeçte temel hedeflerinin “rehinelerin kurtarılması, Gazze’ye daha fazla yardım gönderilmesi ve çatışmaya uzun bir ara verilmesini sağlamak” olduğunu belirterek Cezayir’in hazırladığı taslağın bu üç önemli hedefin gerçekleşmesini sağlamada “etkili bir mekanizma olmadığını” savundu.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby, “yürütülen hassas müzakereleri tehlikeye atacak bir karar tasarısını destekleyemezdik” ifadelerini kullanarak Cezayir’in önerisini neden veto ettiklerine açıklık getirdi. Kirby, Ortadoğu Temsilcisi Brett McGurk’ün temaslarda bulunmak üzere bölgeye gideceğini ve geçici ateşkes çağrısında bulunan ve rehinelerin kurtarılması için uzun süreli bir insani ara verilmesini öngören bu rehine anlaşmasının hayata geçirilip geçirilemeyeceğini görmeye çalışacağını söyledi. Kirby, kendi yaklaşımlarının daha doğru olduğunu savunarak “Hepimiz bu çatışmanın sona erdiğini görmek istiyoruz, ancak İsrail halkını Hamas’ın gelecekteki saldırılarına karşı güvende tutacak, Hamas’ı Gazze’ye hakim konumda bırakmayacak ve Hamas’ın üzerindeki tüm bu rehineleri serbest bırakma baskısını ortadan kaldırmayacak bir şekilde sona ermeli” şeklinde konuştu.
İsrail’e verdiği koşulsuz destek nedeniyle içerde ve dışarda yoğun eleştirilere maruz kalan ve uluslarası arenada yalnızlaşan Biden yönetimi, özellikle seçimler yaklaşırken daha fazla siyasi hasar görmeden İsrail-Filistin çatışmasını çözmeye yönelik sürdürülebilir bir yaklaşım geliştirme arayışına girdi. ABD, bir süredir Mısır, Ürdün, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Filistin temsilcileri ile kapsamlı bir barış planı üzerinde çalışıyor. Koşulsuz ve acil bir ateşkesin kalıcı barış için yürütülen müzakerelere sekte vuracağını savunan Washington, en az altı hafta sürecek geçici bir ateşkesin Gazze’ye ilk etapta sükûnet gelmesi için önemli olduğunu ve bu süreçte daha kalıcı bir barış inşa etmek için zaman kazanılacağını düşünüyor.
Planın önündeki en büyük engel olarak Netanyahu hükümeti görülüyor. İsrail’in muhtemel Refah’a yönelik saldırısının Gazze krizini tırmandırmakla birlikte hem rehine anlaşmasına hem de uzun vadeli barış çabalarına zarar vermesinden endişe duyuluyor. Netanyahu ne Hamas’ın rehine anlaşması talepleri ne de Filistin devletine karşıtlığı konusunda geri adım atmış değil. Netanyahu hükümetinin tartışılan konuların çoğuna razı olup olmayacağı konusunda da netlik yok. Biden yönetimi, aylarca tam destek verdikten sonra İsrail’in askeri kampanyasını dizginleme girişimlerinin başarısız olması nedeniyle giderek daha fazla hayal kırıklığına uğruyor. Netanyahu hükümetiyle olan gerilim, İsrail birliklerinin Refah’a girmeyi planlamasıyla daha da artmış durumda.