ABD İsrail’e Silah Yardımlarına Devam Ediyor
ABD-İsrail ilişkileri savaşın gidişatı konusunda görüş ayrılıkları nedeniyle gergin bir dönemden geçmesine rağmen Washington Tel-Aviv’e silah yardımında bulunmaya devam ediyor. Gazze’de binlerce Filistinli sivilin hayatını tehdit edebilecek olası bir İsrail saldırısı konusunda derin endişe duyduğunu kaydeden Biden yönetiminin milyarlarca dolarlık bomba ve silahın İsrail’e sevk edilmesine izin verdiği duyuruldu. Yönetimin ayrıca İsrail’e 18 milyar dolar değerinde 50 adet F-15 savaş uçağı satışı konusunda Kongre’nin onayını almak için hazırlandığı belirtildi.
Başkan Biden, İsrail’e gönderilen silahların sivilleri öldüren bombalı saldırılarda kullanıldığına dair artan endişelere rağmen, ABD’nin her yıl İsrail’e askeri yardım olarak harcadığı milyarları kısıtlamaya ya da geri çekmeye çalışacağına dair bir işaret vermiyor. Potansiyel olarak beklemede olan askeri yardımlarla ilgili haberler geldikçe hükümetin Gazze politikasını eleştirenler Biden’ın İsrail’e silah satışını sınırlama sorumluluğu olduğu konusunda seslerini iyice yükseltmeye başladı. Muhalifler Biden’ın Netanyahu’ya Refah kentine yönelik geniş çaplı bir işgal başlatmaması için baskı yapma çabalarında silah satışları konusunu koz olarak kullanmasını istiyor.
İsrail’e silah satışına karşı çıkanlardan biri olan Senatör Bernie Sanders, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı değerlendirmede ülke yönetiminin kamuoyuna duyurmadan İsrail’e silah satışı onayı verilmesine tepki gösterdi. Gazze’de yaşananları “modern çağın en korkunç insani felaketlerden biri” olarak nitelendiren Sanders, İsrail’in Gazze’deki sivilleri öldürdüğünü vurgulayarak, “suç ortaklığına son verilmesi” çağrısında bulundu. Biden’ın partisinin üyeleri bile son zamanlarda İsrail’i Gazze’deki operasyonları nedeniyle sert bir dille eleştiriyor. En üst düzey Demokrat siyasetçilerden biri olan ve İsrail’in en güçlü savunucusu olarak bilinen Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, geçtiğimiz ay İsrail’de yeni seçimlerin yapılması çağrısında bulunmuştu.
Askeri satışların insan hakları şartına bağlanması meselesi bu hafta İsrail’in bir hava saldırısında Gazze’ye gıda götüren yedi yardım görevlisinin öldürülmesinin ardından giderek daha acil bir hal aldı. World Central Kitchen adlı yardım grubunun yedi çalışanının ölümüne neden olan saldırı uluslararası tepkilere yol açarken İsrail hükümeti olayın soruşturulduğunu ve vahim bir hata olduğunu iddia etti. Pentagon ise saldırıda kullanılan silahların Amerikan yapımı olup olmadığını konusunda yorum yapmayacağını ancak İsrail’in silahları uluslararası hukuka uygun olarak kullanma sözünü yerine getirmesinin beklendiğini kaydetti.
ABD silahlarının Gazze’de kullanıldığına dair endişeler artsa da, İsrail’e askeri yardım konusunda verilen desteğinin azaldığına dair bir işaret yok. İsrail’e sağlanan silah yardımlarının şarta bağlanması konusunda baskı altında olan Biden yönetimi, silah transferlerinin çoğunun savaş başlamadan önce onaylandığına dikkat çekiyor ve bazı silahların İsrail’e ulaşmasının yıllar alabileceğine vurgu yapıyor.
ABD yapımı silahlar 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaygın olarak kullanılıyor, ancak ne zaman satın alındıkları ya da teslim edildikleri bilinmiyor. Uzmanlar Gazze’de kullanılan silahların çoğunun Mark 84 gibi 1.000 ya da 2.000 kiloluk bombalar olduğunu ve bunların Boeing tarafından üretilen JDAM (Müşterek Doğrudan Saldırı Mühimmatı) kitleriyle güçlendirilerek hassas silahlar haline getirildiğini kaydediyor.
Biden yönetimi geçen ay 1.800 adet MK84 2.000 kiloluk bomba ve 500 adet MK82 500 kiloluk bombanın transferine izin vermişti. Bu transferler birkaç yıl önce Kongre tarafından onaylanmış ancak gönderilmemişti. ABD’li yetkililerin verdiği bilgiye göre, Dışişleri Bakanlığı ayrıca 25 adet F-35A savaş uçağı ve motorlarının transferine de izin vermiş durumda. Yetkililer bu satış için yönetimin 2008 yılında Kongre’ye bildirimde bulunduğu için yeni bir bildirimde bulunma gereği olmadığını belirtiyor.
ABD, İsrail’e her yıl yaklaşık 3.3 milyar dolarlık dış askeri satış sağlayan 10 yıllık 38 milyar dolarlık bir program da dahil olmak üzere, İsrail’e diğer tüm ülkelerden daha fazla askeri ve dış yardım göndermiş durumda. ABD’li yetkililer İsrail-Hamas savaşı başladığından bu yana yapılan silah transferlerinin çoğunun savaş başlamadan çok önce onaylandığını ve durdurulmasının yasal olarak zor olacağını ısrarla vurguluyor. Ancak bazı uzmanlar ABD’nin istediği takdirde rotayı tersine çevirebilecek güce sahip olduğunu söylüyor.
Biden yönetiminden üst düzey yetkililer askeri yardımların Cumhuriyetçi ve Demokrat yönetimler tarafından desteklenen ve yıllardır süregelen İsrail politikasıyla uyumlu olduğunu savunuyor. İsrail’le yapılan askeri sözleşmelerin iptalinin ABD’nin onlarca yıllık politikasını tersine çevireceğini kaydeden yetkililer bunun İsrail’i İran’dan gelebilecek saldırılara karşı savunmasız bırakacağı uyarısında bulunuyor.
Washington’un İsrail yanlısı tutumu diğer müttefik ülkelerle giderek artan bir kırılmaya neden oluyor. ABD’nin BMGK’da yapılan oylamaları veto ederek İsrail’e kalkan olması Washington’u diplomatik olarak iyice yalnızlaştırmıştı. Tüm baskılara rağmen İsrail’e desteğe devam konusunda ısrarcı olan Biden yönetimi, bir süredir Gazze’deki sivil kayıplar, insani yardım ve savaş sonrası çözüm arayışına odaklanarak doğru pozisyonda durduğunu göstermeye, siyasi baskıları hafifletmeye ve yöneltilen eleştirileri yumuşatmaya çalışıyordu. İsrail’e verdiği desteğin siyasi maliyetini gören Biden’in bir süredir Netanyahu’ya baskı kurmaya başlamış olması ikili ilişkilerde gerginliğe yol açmıştı. ABD ve İsrail arasındaki gerilim, Netanyahu’nun şiddet ve kötüleşen insani kriz nedeniyle 1 milyondan fazla Filistinli sivilin sığındığı Gazze’nin güneyindeki Refah kentini işgal etme planı nedeniyle alevlenmiş ABD’nin BM Güvenlik Konseyinde oylanan Gazze’ye acil ateşkes çağrısı yapan tasarıda ABD’nin çekimser kalmasıyla zirve noktasına ulaştı.