ABD Japonya’yı AUKUS İttifakına Dahil Ediyor
Başkan Biden resmi ziyaret çerçevesinde başkent Washington’a gelen Japonya Başbakanı Fumio Kişida’yı Beyaz Saray’da ağırlayarak Çin’e karşı oluşturulan AUKUS ittifakının Japonya’nın katılımıyla genişletileceği mesajını verdi. Kişida’nın ziyareti ABD-Japonya ilişkileri ve ABD’nin Çin’le rekabet stratejisi açısından büyük önem taşıyor. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD-Japonya ittifakını küresel ortaklığa dönüştürmek isteyen iki liderin görüşmede savunma ve güvenlik; uzay; ileri teknoloji ve ekonomik işbirliği; diplomasi ve kalkınma gibi konuları ele aldığı kaydedildi.
ABD-Japonya ortaklığı uzun zamandır ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinin merkezinde yer alıyordu. Ancak savunma ilişkisi Japonya’nın küresel ve bölgesel güvenlikteki profilini yükselten Kişida döneminde genişlemeye başladı. Kişida-Biden görüşmesi, Kuzey Kore’nin silah denemeleri ve Rusya ile gelişen ilişkilerinden Çin’in Güney Çin Denizi ve Tayvan’a yönelik saldırganlığına kadar bölgesel tehditleri göz önünde bulunduran iki ülkenin ittifaklarını güçlendirmeleri için tarihi bir fırsat olarak nitelendiriliyor.
Ziyaret Güney Çin Denizi’nde gerginliğin arttığı bir döneme denk geldi. ABD-Japonya ittifakı Hint-Pasifik’te bölgesel güvenliğin temel taşlarından biri olarak görülürken iki ülke de Çin’in bölgede artan etkisini dengelemek için yakın bir şekilde çalışıyor. Görüşmede iki liderin mevcut ortaklığın daha da güçlendirilmesi için savunma, ticaret ve teknoloji dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliğini geliştirmenin yollarını ele aldığı belirtiliyor. Liderler sadece Asya’da değil dünyanın diğer bölgelerinde de işbirliğini artırarak ikili ilişkileri küresel boyuta taşımayı hedefliyor.
Beyaz Saray’da düzenlenen devlet töreninde konuşan Biden, Çin’in Hint-Pasifik bölgesindeki saldırgan eylemlerine karşı koyma çabalarının bir parçası olarak iki eski müttefik arasındaki askeri, ekonomik ve diğer konularda işbirliğini daha da geliştirmek için adımlar atılacağını duyurdu. Biden Japonya’nın ABD, İngiltere ve Avustralya arasında bir güvenlik ittifakı olan AUKUS kapsamındaki gelişmiş yetenek projelerine katılması düşünülen ülkeler arasında olduğunu söyledi. ABD ve Japonya’nın Avustralya ile genişletilmiş bir savunma mimarisi oluşturacağını kaydeden Biden, Japonya’nın İngiltere ile üç yönlü askeri tatbikatlara katılacağını ve Avustralya ve İngiltere ile birlikte ABD liderliğindeki koalisyona katılmasının yollarını araştıracağını kaydetti.
Japonya Başbakanı’nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı ortaya koyduğu muhalefeti ve Güney Kore ile ilişkileri geliştirmesini öven Biden, “Bizimki gerçekten küresel bir ortaklık. Şimdi iki ülke daha önce hiç olmadığı kadar güçlü bir savunma ortaklığı ve güçlü bir Hint-Pasifik inşa ediyor” ifadelerini kullandı. Biden ayrıca ABD’nin NASA’nın Artemis programı kapsamında bir Japon astronotu Ay’a götüreceğini ve böylece ilk kez Amerikalı olmayan birinin Ay’a ayak basmış olacağını açıkladı.
Ziyaret öncesinde CNN’e bir demeç veren Kişida, küresel jeopolitik gerilimlerin dünyayı “tarihi bir dönemeç”e ittiğini ve Japonya’nın savunma duruşunu değiştirmek zorunda kaldığını belirtti. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, Ortadoğu ve Doğu Asya’daki durumlar gibi faktörlerle karşı karşıya olduklarını vurgulayan Kişida, Japonya’nın savunma kapasitesini güçlendirmeye karar verdiğini ve güvenlik politikasını temelden değiştirdiğini ifade etti. Japonya-ABD ittifakının giderek daha da önemli hale geldiğini ve bu işbirliğinin bölgenin barış ve istikrarını artırmak için önemli olduğunu vurgulayan Kişida, ABD ile işbirliğini geliştirmenin bölgenin barış ve istikrarını artırmak için önemli olduğunu kaydetti.
Ziyaret, öngörülemeyen dış politikasıyla pek çok dünya liderini tedirgin eden eski Başkan Trump’ın yeniden iktidara gelme ihtimalinin konuşulduğu bir dönemde gerçekleşti. Yetkililer, Biden’ın bir amacının da Kasım ayındaki seçimlerden önce Japonya ilişkilerinde mümkün olduğunca kalıcılık yaratmak olduğunu kaydediyor. Japonya dahil Biden’ın son yıllarda ilişkileri güçlendirdiği birçok ülkenin Trump’ın tekrardan seçilmesi halinde belirlenen uluslararası angajmanı sürdürüp sürdürmeyeceği konusunda endişe duyduğu belirtiliyor. Trump’ın iktidara gelmesi durumunda Biden ve Kişida’nın anlaştığı konularda geri adım atabileceği yönünde gerçek bir risk olduğuna dikkat çekiliyor. Trump kendi yönetimi sırasında Washington’un birçok uluslararası savunma ve güvenlik anlaşmasını tersyüz etmişti.
Japonya ile ortaklık uzun zamandır ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinin merkezinde yer alıyordu, ancak savunma ilişkisi Japonya’nın küresel ve bölgesel güvenlikteki profilini yükselten Kişida döneminde genişlemeye başladı. Kişida 2021’de göreve geldiğinden bu yana Tokyo’nun savunma duruşunda kapsamlı bir değişime giderek İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD tarafından dayatılan pasifist anayasadan uzaklaşmaya başladı. Kişida, 2023-27 yıllarını kapsayacak savunma bütçesini yüzde 50’den fazla artışla 318 milyar dolara çıkarma talimatı vermişti. Savunma harcamalarının 2027 yılı itibarıyla GSYH’sinin yaklaşık %2’sine yükseltileceği belirtiliyor. Kişida’nın bu hamleleri özellikle Çin’de ve Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı dönemi militarizminden büyük zarar gören Asya’nın diğer bölgelerinde tartışmalara yol açmış durumda.
Japonya Başbakanı askeri alanda atılan adımlara gerekçe olarak ülkesini kaygılandıran güvenlik tehditlerini gösteriyor. Kuzey Kore ve Çin’in balistik füzeler ve nükleer silahlar geliştirdiğine ve savunma kapasitelerini şeffaf olmayan bir şekilde artırdıklarına dikkat çeken Kişida, ayrıca, Pekin yönetiminin Güney Çin Denizi’nde statükoyu güç kullanarak değiştirmeye yönelik tek taraflı bir girişimi olduğunu ve Filipinler ve Japonya ile olan toprak anlaşmazlıklarında saldırgan bir tutum sergilediğini hatırlattı.
Rus ve Çin ordularının bölgede ortak tatbikatlar düzenlemesi ve Kuzey Kore’nin G7 ülkeleri tarafından Ukrayna’daki savaşta kullanılmak üzere Moskova’ya silah sağlamakla suçlanması, ABD ile gergin ilişkileri olan bu üç ülke arasında bir eksen oluştuğuna dair küresel endişeleri artırmış durumda. Japonya, Güney Kore ile birlikte Kuzey Kore’nin agresif silah deneme programının ön cephesinde yer alıyor ve test füzeleri düzenli olarak bölge sularına düşüyor. Kuzey Kore tarafından on yıllar önce kaçırılan Japon vatandaşları meselesi de tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Kişida’nın iktidara geldiği 2021 yılından sonra ABD ve Japonya arasında savunma işbirliği, bölgesel ve küresel güvenlik tehditlerine karşı birlikte daha güçlü bir duruş sergileme amacıyla derinleşmeye başladı. Son yıllarda her iki ülke de Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki yasa dışı iddiaları ve mütecaviz faaliyetleri, Tayvan Boğazı’ndaki barış ve istikrarın önemi ve Kuzey Kore’nin nükleer silahlarla ilgili faaliyetleri gibi konularda ortak tutumlarını yineleyerek bölgesel güvenlik ve istikrar için kararlılıklarını ortaya koyuyor. Bu kapsamda, Japonya’nın karşı saldırı kabiliyetine ve ABD ile yapılan savunma sanayi ve teknoloji işbirliklerine yatırım yapması, her iki ülkenin de bölgesel tehditlere karşı koymak ve teknolojik üstünlüklerini korumak için attıkları adımları gösteriyor.
Biden ve Kişida’nın ikili görüşmelerin ardından üçlü zirve için Washington’a davet edilen Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Markos ile görüşerek Güney Çin Denizi’ndeki güvenlik konusunu ele alacağı belirtiliyor. Liderlerin Çin’in bölgesel nüfuzu karşısında Hint-Pasifik’te barış ve istikrar için işbirliğini hedeflediği kaydedilirken üçlü zirveyle son dönemde Güney Çin Denizi’nde ve Tayvan politikasında daha agresif bir politika izleyen Pekin’e diplomatik bir mesaj yollanmış olacağı değerlendirmesi yapılıyor.