ABD, Kuzey Kore’yi Engellemesi İçin Çin’le Görüşüyor
Kuzey Kore’nin Ukrayna’daki savaşa dolaylı olarak katılmak üzere Rusya’ya asker göndermesi, uluslararası güvenlik açısından endişe verici bir gelişme olarak değerlendirilirken Biden yönetimi Çin’in bu konuda kritik bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Çin’in Rusya ve Kuzey Kore arasındaki artan ortaklıktan hoşlanmadığına inanan Amerikalı yetkililer, bu ülkenin Kuzey Kore üzerindeki ekonomik ve diplomatik etkisini kullanmasını bekliyor.
Rusya ve Kuzey Kore, Ukrayna savaşı sürerken siyasi ve askeri ittifaklarını derinleştirmiş durumdalar ancak Pyongyang birliklerinin Kiev güçlerine karşı savaşa girmesinin önemli bir tırmanma anlamına geleceği belirtiliyor. Kuzey Kore’nin Rusya ile askeri işbirliğini dikkatle izleyen Biden yönetimi, bu hamlenin sadece Avrupa’da değil Asya-Pasifik bölgesinde de sonuçlar doğurabileceğini ileri sürüyor. Böyle bir gelişmenin de Çin’i rahatsız edeceği öngörülüyor.
Washington, 10,000 Kuzey Kore askerinin Ukrayna güçlerine karşı olası bir eylem için konuşlandırıldığını kaydederken ABD ve Güney Kore savunma bakanları Kuzey Kore’ye Rusya’daki askerlerini geri çekmesi çağrısında bulundu. ABD’nin Alternatif BM Temsilcisi Robert Wood, Pyongyang güçlerinin Ukrayna’ya girmesi halinde “kesinlikle ceset torbaları içinde geri dönecekleri” uyarısında bulundu. ABD istihbarat kaynaklarına göre, Rusya’ya konuşlanan Kuzey Koreli askerlerin büyük çoğunluğu Kursk bölgesinde eğitim alıyor.
Kuzey Kore’nin hafta içinde şimdiye kadarki en uzun kıtalararası balistik füze denemesini gerçekleştirdi. Güney Kore de Ukrayna’daki savaşa yardım etmesi karşılığında Pyongyang’in Rusya’dan füze teknolojisi alabileceği uyarısında bulundu. Bu gelişmelerin ardından konuşan Dışişleri Bakanı Blinken, Rusya’da 10,000 Kuzey Kore askeri bulunduğunu ve bunların 8,000 kadarının Ağustos ayında Rus sınır bölgesine girdikten sonra Ukrayna güçlerinin elinde tutmaya devam ettiği Kursk bölgesinde olduğunu söyledi.
Blinken, Savunma Bakanı Austin ve Güney Koreli mevkidaşları ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Rusya’nın Kuzey Koreli askerleri topçu, insansız hava araçları ya da insansız hava araçları ve temel piyade operasyonları konusunda eğittiğini ve bu güçleri cephe operasyonlarında kullanmaya “niyetli” olduklarını belirtti. Blinken, Kuzey Kore askerlerinin çatışmalara katılmasının ciddi bir tehdit oluşturacağını kaydederek bu durumun savaşı uluslararası boyuta taşıma riski doğurduğuna dikkat çekti.
Kuzey Koreli askerlerin Rus birliklerini takviye etmesinin savaşı uluslararası boyuta taşıdığını ileri süren Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ise Batılı müttefiklerin Kuzey Kore’nin müdahalesine “zayıf” tepki verdiğini öne sürdü. Zelenski, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Batı’nın zayıf tepkisini kullanarak daha fazla askeri destek arayışında olduğunu belirtti. Zelenski’ye göre, Batılı ülkelerin etkili bir misilleme planı olmaması, Putin’in cesaretini artırıyor ve müttefiklerin bu konuda ortak bir cephe oluşturması gerektiğine işaret ediyor. Zelenski, NATO zirvesinde yaptığı konuşmada, Kuzey Kore’nin herhangi bir müdahalesinin “bir dünya savaşının ilk adımı” olacağı uyarısında bulunmuştu.
Biden yönetimi, Kuzey Kore’nin Rusya’yla kurduğu yeni ittifaka karşılık olarak Ukrayna’ya yeni askeri destek paketleri göndermeyi değerlendirmeye başladı. Savunma Bakanı Austin, yakında Ukrayna’ya yeni güvenlik yardımlarının duyurulacağını ve öncelikle hava savunmasının güçlendirilmesi için 500 adet ek Patriot ve AMRAAM füzesinin yıl sonuna kadar sağlanacağını belirtti.
Pekin yönetiminin Kuzey Kore’yi dizginleyebileceğini düşünen Washington, Çin’in Kuzey Kore üzerindeki ekonomik ve diplomatik etkisini kullanarak Kuzey Kore’nin Rusya’ya verdiği desteği sınırlamasını bekliyor. Dışişleri Bakanı Blinken, Çinli yetkililerle yaptığı görüşmelerde, Kuzey Kore’nin asker gönderme kararının Asya’daki güvenlik risklerini artırdığına dikkat çekerek Çin’in bu konuda bir denge unsuru olabileceğini belirtti. Ancak Çin’in, bu askeri işbirliğini sınırlandırmak adına ne gibi adımlar atabileceği belirsizliğini koruyor.
ABD hükümeti, Çin’in de Rusya ve Kuzey Kore arasında hızla güçlenen güvenlik ortaklığından rahatsızlık duyduğunu düşünüyor. Çin, uzun süredir Kuzey Kore’nin en yakın müttefiki ve en güçlü ekonomik ve askeri ortağı konumunda bulunuyor ancak Rusya-Kuzey Kore işbirliği Pekin’in Pyongyang üzerindeki etkisininin giderek azalması anlamına geliyor. Kuzey Kore Dışişleri Bakanı Choe Son Hui’nin Rusya’ya gerçekleştirdiği diplomatik ziyaret, iki ülke arasındaki işbirliğinin daha güçlü bir stratejik ittifaka dönüştüğünü gösteriyor. Kuzey Kore’nin Ukrayna’ya müdahalesi Batılı devletleri Doğu Asya güvenlik meselelerinin daha da içine çekiyor ki Çin bunu da istemiyor.
Öte yandan Çin yönetimi Kuzey Kore birliklerinin Rusya’da olup olmadığına ilişkin herhangi bir yorum yapmaktan kaçınıyor. Ukrayna’da gerilimin azaltılması ve Kore Yarımadası’nda barış çağrısında bulunan Pekin, doğrudan kontrol edemediği riskler, yanı başındaki potansiyel istikrarsızlık ve Pyongyang’ın askeri maceracılığına bir yanıt olarak Güney Kore, Japonya ve ABD arasında artması muhtemel güvenlik işbirliği ve NATO ile Seul arasında ortaya çıkan koordinasyon konusunda endişeli olmaya devam ediyor.
Uluslararası toplumda da Kuzey Kore’nin bu hamlesine yönelik eleştiriler artıyor. ABD ve müttefikleri, Kuzey Kore’nin Ukrayna savaşına dahil olmasını uluslararası hukuka aykırı bir eylem olarak değerlendiriyor. Bu durumu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde gündeme getiren ABD, Kuzey Koreli askerlerin varlığının teyit edildiğini açıkladı. ABD’nin BM Alternatif Daimi Temsilci Robert Wood, bu gelişmenin yalnızca Avrupa’daki istikrarı değil, aynı zamanda Asya-Pasifik bölgesindeki barışı da tehdit ettiğini belirtti.
ABD’li yetkililer bu gelişmenin aynı zamanda ABD, Japonya ve Güney Kore arasında yeni bir askeri işbirliğini başlatabileceğini düşünüyor. Uzmanlar, Kuzey Kore’nin Avrupa’daki askeri varlığının, ABD’nin Hint-Pasifik bölgesindeki askeri planlarını hızlandırabileceğini ve Çin’in bölgesel çıkarlarını etkileyebileceğini öngörüyor. Çin, Rusya ve Kuzey Kore’nin askeri ilişkilerinin güçlenmesinden tedirgin olurken, ABD ve müttefikleri bu ilişkileri kendi stratejik planlarını güçlendirmek için kullanmayı hedefliyor.