ABD Rusya’yı Ukrayna İşgaline Karşı Uyardı
ABD ve Rusya arasında Ukrayna’nın Rus işgaline uğraması ihtimali yüzünden gerilim üst seviyede devam ediyor. Geçen hafta Rusya’nın Ukrayna’yı işgal hazırlığında olduğuna dair istihbarat bilgilerini Avrupalı müttefikleriyle paylaşan Biden yönetimi, Rus ordusunun Ukrayna sınırında askeri mevcudiyetini yoğun bir şekilde artırdığını ve yaklaşık 100 bin askerlik bir kuvvetin bölgeye konuşlandırıldığını ileri sürmüştü. Bir yandan Ukrayna’ya askeri danışman ve yeni silah sistemleri göndermeyi planlayan Washington diğer yandan Kremlin ile diplomatik temaslarını sürdürüyor. AGİT zirvesi marjında görüşen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov iki ülke arasında gerginliğe yol açan Ukrayna meselesini ele aldı.
Blinken ve Lavrov, 2 Aralık’ta Stokholm’de gerçekleştirilen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) zirvesi marjında bir araya gelerek Ukrayna meselesini ele aldı. 30 dakikalık görüşmenin ardından somut bir çözüme ulaşamadıklarını açıklayan bakanlar diplomatik temaslara devam edeceklerini dile getirdi. Blinken görüşmeden önce gazetecilere yaptığı açıklamada da krizi önlemenin en iyi yolunun diplomasi olduğunu dile getirmişti. Blinken görüşmede mevkidaşı Lavrov’u Ukrayna’ya yönelik olası bir Rus saldırısının ciddi sonuçlar doğurabileceği konusunda uyardı ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda sert ekonomik yaptırımlarla karşılaşabileceğini söyledi.
Blinken, Moskova ve Kiev’in 2014 Minsk barış sürecinin getirdiği yükümlülükleri uygulamaları gerektiğini belirtirken Biden yönetiminin de Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçılar ve Ukrayna hükümet güçleri arasında devam eden savaşın sona erdirilmesinde yardımcı olmaya çalışacağını kaydetti. Lavrov ise çatışma istemediklerini dile getirirken Kiev ile diyaloğa hazır olduklarını söyledi. Lavrov ayrıca hiçbir ülkenin savunma gücünü diğerleri aleyhine yükseltmemesi gerektiğini belirtirken NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin Rusya için bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu sözlerine ekledi.
Letonya’nın başkenti Riga’da gerçekleştirilen NATO Dışişleri Bakanları toplantısının ardından Ukrayna’daki gelişmelere ilişkin konuşan Blinken yaptığı açıklamada, “Rusya’nın Ukrayna’yı istikrarsızlaştırma faaliyetlerine devam etmesi ve Ukrayna’ya yönelik herhangi bir askeri operasyonda bulunması halinde çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacağı” yönünde uyarıda bulunmuştu. Bölgede tırmanan gerilimi yatıştırma görevinin Rusya’da olduğunu vurgulayan Blinken, Kremlin’in sınırdaki askeri yığınağını kaldırması ve Ukrayna’ya yönelik dezenformasyon faaliyetlerini durdurması ile bunu gerçekleştirebileceğini belirtti. Blinken konuşmasında Moskova’yı “2. Dünya Savaşı sonunda belirlenen milli sınırların değiştirilemez olduğu” ilkesini içeren 1975 Helsinki Nihai Senedi’ne uymamakla suçladı. Basın mensuplarına verdiği demeçte, “Başkan Vladimir Putin’in işgal kararı alıp almadığını bilmiyoruz. Eğer işgale karar verirse kısa sürede bunu yapma kapasitesi olduğunu düşünüyoruz” diyen Blinken, ABD’nin ekonomik yaptırımlar ile Rusya’ya yanıt vermeye hazır olduğunu da belirtti.
Güney Kore’nın başkenti Seul’de Ukrayna gerilimiyle ilgili konuşan ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin de Rusya’yı sert bir dille uyardı. Rusya’nın Ukrayna sınırına yaptığı askeri yığınağa müdahale gerektiği takdirde ABD’nin yalnız olmayacağını söyleyen Austin nasıl bir askeri adım atılacağı hususunda herhangi bir spekülasyonda bulunmak istemediğini, ancak Rusya’nın böylesi bir harekette ABD’nin yalnız olmayacağını bilmesi gerektiğini ifade etti. ABD Savunma Bakanı, “Her ne yaparsak bunu uluslararası kamuoyunun bir parçası olarak yapacağız. Yine de her hâlükârda Sovyetler Birliği’nden Ukrayna’ya yönelik bir saldırı olmaması en iyi durumdur” şeklinde konuştu. Austin’in konuşmasında Rusya yerine yanlışlıkla “Sovyetler Birliği” ifadesini kullanması dikkat çekti. Gazetecilerin “Rusya’ya sadece ekonomik yaptırımlar temelinde mi karşılık verilecek” şeklindeki bir sorusunu yanıtlayan Austinö “en etkin yöntemleri kullanacağız” ifadesini kullandı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Rusya’yı Ukrayna’ya karşı askeri güç kullanmaması konusunda uyardı ve Moskova’nın herhangi bir saldırı gerçekleştirmesi durumunda “büyük bedel” ödeyeceğini kaydetti. “Ukrayna ve çevresindeki durum hakkında endişeliyiz. Durum değişken ve öngörülemez olmaya devam ediyor. Rusya’nın niyeti konusunda kesinlik yok. Önemli ve olağandışı bir kuvvet yoğunluğu görüyoruz” şeklinde konuşan Stoltenberg, AB, ABD, İngiltere, Kanada’nın birlikte uygulayabileceği yaptırımların, Rusya’yı durdurmak adına önemli bir araç olabileceğini belirtti. Putin’in, “NATO’nun Ukrayna’ya birkaç dakika içinde Moskova’yı vurabilecek füzeler yerleştirmesi durumunda Rusya’nın harekete geçmek zorunda kalacağı” yönündeki açıklamasına yanıt veren NATO Genel Sekreteri müttefiklerin Ukrayna’ya askeri destek sağladığının kamuoyu tarafından bilindiğini ve bunun savunma amaçlı olduğunu ve tüm müttefiklerin uluslararası yükümlülüklere uyduğunu ifade etti. Stoltenberg, ayrıca kısa bir süre önce NATO ile diplomatik ilişkilerini kesme kararı alan Moskova yönetimine NATO ile diyalogu yeniden başlatma çağrısında bulundu.
Öte yandan iddialara yanıt veren Kremlin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme planı olmadığını ve bu yöndeki iddiaların “kötü niyetli ABD propagandası” olduğunu ileri sürerek Rusya’nın askeri birliklerini kendi topraklarında hareket ettirmekte özgür olduğunu ve bu tür eylemlerin endişe kaynağı olmaması gerektiğini vurguladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulunarak Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı hazırlığında olduğuna yönelik iddiaları değerlendirdi. NATO’nun askeri altyapısını Ukrayna’ya doğru genişletmesinin Rusya için “kırmızı çizgi” teşkil ettiğini belirten Putin, Polonya ve Romanya’ya fırlatma rampalarının konuşlandırıldığına işaret ederek, “bu bizim için tehdittir” dedi. Ukrayna’ya da benzer saldırı sistemleri yerleştirilmesi durumunda Moskova’yı vurma süresinin 7 dakikaya, hipersonik füzeler ile 5 dakikaya kadar düşeceğini öngören Putin Rusya’ya yönelik bu tür bir tehdidin oluşmaması gerektiğini dile getirdi.