ABD Suriye’ye Yönelik Bazı Kısıtlamaları Kaldırdı
Esad rejiminin yıkılmasının ardından Suriye’nin yeni yönetimi ile diplomatik ilişkileri geliştirmeye başlayan Washington, yıllardır uygulanan bazı yaptırımların insani yardım geçişi için hafifletileceğini duyurdu. Hazine Bakanlığı, elektrik, enerji, su ve sağlık gibi temel hizmetlerin aksamaması için bazı işlemlere izin verileceğini açıklarken ana yaptırımların yürürlükte kalmaya devam edeceği belirtildi. Kısıtlamaların kaldırılması insani yardım gruplarının Amerikan yaptırımlarına takılmadan daha rahat bir şekilde faaliyet gösterebilmelerini amaçlıyor.
Yapılan bu duyurunun, Suriye’deki yeni hükümetin uluslararası tanınma arzusuna yönelik bir jest niteliği taşıdığı öne sürülüyor. Esad’ın aralık ayında ülkeyi terk etmesi ve ardından muhalif grupların iktidarı ele geçirmesiyle beraber, Biden yönetimi Suriye’ye karşı yaklaşımını yeniden gözden geçirmeye başlamıştı. Ancak yumuşama sinyallerine rağmen Washington’un yıllardır terör örgütü olarak nitelendirdiği ve şu anda Suriye’deki yeni yönetimin lideri konumunda olan Tahrir el-Şam (HTŞ) konusunda temkinli davrandığı ifade ediliyor. HTŞ’nin “terör listesinde” tutulmaya devam edilmesinin yaptırımların kapsamlı bir şekilde kaldırılmasına engel teşkil ettiği belirtiliyor.
ABD yönetimi Suriye ile kurulan yeni ilişkiler çerçevesinde öncelikli olarak insani yardım konularını ele alırken Amerikalı yetkililer, Suriye’de rejimin devrilmesiyle iç karışıklığın son bulmadığına ve yeni hükümetin sivillerin temel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda acil uluslararası desteğe muhtaç olduğuna vurgu yapıyor. Özellikle altyapının büyük ölçüde tahrip olması, elektrik ve su kaynaklarına ulaşımın kısıtlı kalması, tıbbi malzeme eksikliği ve enerji sorunu nedeniyle Suriye’de milyonlarca insan yardıma muhtaç durumda. Hazine Bakanlığı’nın insani yardımların artırılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için altı aylık bir süreyle insani yardım kuruluşlarına ve ilgili şirketlere bazı mali işlemlerde serbesti tanıma kararı aldığı kaydediliyor.
İnsani yardımların kolaylaştırılması için bazı kısıtlamalar hafifletilirken ana yaptırımlar uygulanmaya devam ediyor. Washington’ın Suriye’deki kırmızı çizgisinin, terörle bağlantılı oluşumlarla tam anlamıyla bağını koparmayan yapılar olduğu belirtiliyor. Yeni yönetimin liderliğindeki grupların bir dönem El Kaide’yle bağlantılı olduğuna dair tespitler, ABD nezdindeki güvensizliğin ortadan kaldırılmasını zorlaştırıyor. Bu nedenle, Suriye’ye yönelik geniş kapsamlı ekonomik yaptırımların çoğunun yürürlükte kalmaya devam etmesi bekleniyor. Burada esas kaygının, yeni hükümetin ifade ettiği reform vaatleriyle sahadaki eylemleri arasında tutarsızlık yaşanması ihtimali olduğunun altı çiziliyor. ABD tarafından, özellikle kadınların, etnik ve dini azınlıkların haklarının güvence altına alınıp alınmayacağı konusunda yakından takip süreci yürütüldüğü dile getiriliyor.
Suriye’ye uygulanan yaptırımlar konusunda Avrupalı devletlerin de ABD’ye benzer bir tutum sergilediği görülüyor. Kısa süre önce Şam’a giderek yeni yönetimle temaslarda bulunan Fransız ve Alman diplomatlar da yaptırımların toptan kaldırılması ve HTŞ’nin resmen tanınması hususunda temkinli davranıyor. Avrupa Birliği içerisindeki bazı ülkeler, Suriye’nin yeniden inşası için büyük meblağlarda finansmana ihtiyaç duyulduğunu kabul ediyor fakat bunun için öncelikle yeni yönetimin insan hakları ve demokratik dönüşüm konusundaki duruşunun netleşmesi gerektiğini savunuyor. Avrupalı bazı isimler, insani yardımların artmasının önemine vurgu yapsa da silahlı gruplarla doğrudan çalışmanın getireceği risklerden çekiniyor.
Suriye’de halkın en büyük beklentisinin ise savaşın getirdiği yıkımın giderilmesi ve ekonomik toparlanma olduğu belirtiliyor. Ülkede 2011 yılında başlayan iç savaş, alt yapıyı tahrip etmiş ve milyonlarca insanın göç etmesine neden olmuştu. Esad rejimi döneminde uygulanan baskı ve çatışma politikaları nedeniyle Suriye’ye uluslararası yaptırımlar uygulanmaya başlamış ve ülke uzun yıllar “en kapsamlı yaptırımlara maruz kalan ülkeler” listesinde yer almıştı. Yeni dönemde, havaalanlarının insani yardım uçuşlarına açılması, komşu ülkelerden gelecek tıbbi, gıda ve inşaat malzemesi yardımlarının artması, ayrıca bankacılık işlemlerinin kısmen kolaylaşmasıyla birlikte en azından kısa vadede halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması hedefleniyor.
ABD yönetiminin son hamlesinin, bankaların Suriye devlet kurumlarıyla veya sivil toplum kuruluşlarıyla yapacağı insani yardıma yönelik para transferlerinin engellenmemesini öngördüğü, böylece yardım kuruluşlarının kendileriyle ilgili yaptırım ihlali kaygısını azaltmayı amaçladığı belirtiliyor. Ancak bu yeni kararın sadece altı ay geçerli olacağı, bu sürenin sonunda ABD’nin yeni Suriyeli yetkililerin icraatlarını gözlemleyerek nihai tavrını belirleyeceği iddia ediliyor. Washington’ın ayrıca, “terörle mücadele” olarak adlandırdığı alanda Suriye yönetiminden net bir tutum görmeyi istediği ve bu konuda uluslararası gözlemcilerin raporlarına önem vereceği belirtiliyor.
Suriye’deki yeni hükümetin lider kadrosuyla ilgili endişeler tam olarak giderilmiş değil. Bazı gözlemciler, başta HTŞ olmak üzere, rejimi deviren koalisyonda yer alan bazı grupların sivil haklar ve geçmişte işlenen insan hakları ihlalleri konusunda karanlık bir sicile sahip olduğuna işaret ediyor. Yeni yöneticilerin uluslararası meşruiyet kazanmak için geçmişteki radikal bağlantılarını terk ettiklerini açıklasalar bile, fiiliyata dökülmeyen beyanların Batılı ülkeler tarafından temkinle karşılanacağı kaydediliyor. Biden yönetimi geçen ay HTŞ lideri Ahmet el-Şara için konulan 10 milyon dolarlık ödülün kaldırıldığını açıklamıştı. Amerikalı yetkililer Başkan Biden’ın görev süresinin sonuna kadar HTŞ’yi terör listesinde tutacağını ve HTŞ ve lideri Ahmed el-Şara ile ilgili kritik kararı Trump yönetimine bırakacağını belirtiyor.
Washington ve Avrupalı müttefiklerin yeni Suriye yönetimiyle daha yoğun temaslarda bulunarak reform vaatlerinin takibini yapacağı tahmin ediliyor. Kadın ve azınlık haklarının korunması, demokratik yönetişim mekanizmalarının kurulması ve geçmişteki ihlallerin soruşturulması gibi konular, uluslararası toplumun öncelikleri arasında yer alıyor. Yeni yönetimin bu alanlarda göstereceği performans, yaptırımların tamamen kaldırılması sürecine şekil verebilecek en önemli etkenlerden biri olarak görülüyor.
ABD’nin insani yardımlar için tanıdığı geçici muafiyetler, Suriye halkının bir nebze nefes almasına yardımcı olacak gibi duruyor. Ancak ana yaptırımların devam etmesi ve HTŞ’nin henüz “terör listesi”nden çıkarılmamış olması, Suriye’nin yeni yönetiminin uluslararası tanınırlık ve kapsamlı ekonomik yardımlar elde etme yolunda büyük bir engel teşkil ediyor. Yine de hem Washington hem Avrupa başkentlerinden gelen mesajlar, müzakere kanallarının açık tutulacağının ve Suriyeli yeni liderlerin reform adımlarının yakından izleneceğinin sinyalini veriyor. Bu durum, ülkenin geleceğinin, büyük ölçüde yeni hükümetin atacağı somut adımlara bağlı olacağını ortaya koyuyor.