ABD-Türkiye Temasları Yoğunlaştı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’in Roma’da düzenlenen G-20 zirvesinde yüz yüze görüşmesinin ardından iki ülke arasındaki temaslar yoğunlaşıyor. İki ülke işbirliğini geliştirmek ve mevcut sorunları gözden geçirmek üzere Washington yönetiminin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Karen Donfried Türkiye’ye geldi. Ayrıca ABD eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey gibi üst düzey isimler de bazı etkinliklere katılmak üzere Türkiye’deydi. Donfried gazetecilere verdiği demeçte Türkiye-ABD ilişkilerine dair güncel gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye ve ABD’nin ortak çıkarları doğrultusunda birlikte yapabileceği çok şey olduğunu belirten Donfried, “Türkiye ile işbirliğimizi derinleştirme konusunda kararlıyız” ifadelerini kullanırken ABD’nin Yunanistan’daki askeri varlığını artırması, Türkiye ile yaşanan S-400, CAATSA ve F-35 krizi ile F-16’ların tedarik sürecine ilişkin de bazı açıklamalarda bulundu. ABD’nin eski Irak ve Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey ise Suriye’deki gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulunarak Türkiye’siz çözüm olmayacağına ilişkin yorumlarıyla ilgi çekti.
Ziyaretinin amacını, “ABD ve Türkiye’nin nasıl daha yakın çalışabileceğini Türk ortaklarımızla birlikte düşünmek” olarak açıklayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Karen Donfried, Türkiye’yi köklü ve değerli bir NATO ortağı olarak gördüklerini söyledi. Donfried Türkiye ziyareti ile Ankara ve İstanbul’da gerçekleştirdiği diplomatik temaslarının kapsamına ilişkin olarak yaptığı açıklamada, Erdoğan-Biden görüşmesinde her iki tarafın da birlikte çalışabilecek alanlarda diyaloğun derinleştirilmesi gerektiği hususunda hemfikir olduğunu hatırlatarak bu fikir birliğini somut bir teklifle nasıl destekleyebilecekleri yönünde görüşmelerde bulunduğunu kaydetti. Donfried sonuç alınabilmesi için diyalog mekanizmalarının açık olması gerektiğini ve üst düzey ziyaretlerin devam edeceğine inandığını söyledi.
Türkiye ile ABD arasında Yüksek Düzeyli Savunma Grup Toplantısı’nın Washington’da bu hafta düzenlendiğini hatırlatan Donfried, “ABD ile Türkiye arasındaki diyaloğun çok düzenli şekilde devam ettiğini belirtmek isterim; bu üst düzey diyalog için bir sonraki fırsat, kasımın sonunda, aralık ayının başında düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı olacak. Şüphesiz, iki dışişleri bakanımız NATO bağlamında, bizi orada birleştiren çok önemli gündem üzerinde birlikte çalışacak” ifadelerini kullandı. NATO’nun 10 yıllık stratejik yönünü belirleyecek yeni bir kavram üzerinde anlaşmaya varacağı bir sonraki liderler zirvesinin haziranda Madrid’de düzenleneceğine dikkati çeken Donfried, “Bence bu, ABD ve Türkiye’ye, tüm NATO müttefiklerimizle birlikte bugün karşı karşıya olduğumuz hem bölgesel hem de küresel zorluklar hakkında stratejik düşünmek için harika bir fırsat sunuyor” şeklinde konuştu.
Donfried kendisine yöneltilen “ABD ve Yunanistan’ın Ortak Savunma İşbirliği Anlaşması imzalaması ve ABD’nin Yunanistan’daki askeri varlığını artırması Türkiye’ye karşı bir hamle mi?” minvalindeki bir soruya Başkan Biden göreve geldiğinde ‘Amerika yeniden’ vurgusuyla ABD’nin kilit müttefiklerimizle ilişkilerimizi derinleştirmek, ittifaklarımızı ve ortaklıklarımızı yeniden canlandırmak arzusunu dile getirdi. ABD’nin, müttefiki Yunanistan’la yaptığı şeyin özünde bu var ve Türkiye ile işbirliğimizi derinleştirme konusunda da kararlıyız” şeklinde yanıt verdi. Donfried, ABD’nin herhangi bir NATO müttefikiyle daha derin ilişkiler içinde olmasının iyi bir şey olduğunu düşündüğünü belirtirken Washington yönetiminin Türkiye ile işbirliğini artırmakla aynı derecede ilgilendiğini söyledi.
Türkiye’ye teslim edilmeyen F-35’ler ve Türkiye’nin F-16 satın alma talebiyle ilgili bir soruya üstü kapalı cevap veren Donfried, “bu konularla ilgili müzakerelerin devam ettiğini ve diyalog süreci devam ettirilebildiği takdirde birlikte çalışarak çözüme ulaşılacağından emin olduğunu” söyledi. ABD’nin, Türkiye’nin F16’lara gösterdiği ilgiden memnuniyet duyduğunu dile getiren Donfried, “Yakında Washington’a bu konuda görüşmeye devam edecek bir heyetin geleceğini biliyorum. Bu talebi ileriye taşımak için bu teknik süreci sürdüreceğiz” dedi.
S-400 alımı nedeniyle Türkiye’ye uygulanan CAATSA yaptırımları göz önüne alındığında Kuzey Akım 2 ve Hindistan’ın S-400 anlaşmasının CAATSA’dan muaf tutulması halinde bu durumun çifte standart yaratıp yaratmayacağıyla ilgili bir soruya yanıt veren Donfried, Kuzey Akımı 2 boru hattı projesine ilişkin mevzuatın, Avrupa’nın Enerji Güvenliğini Koruma Yasası (PEESA) ile olduğunu belirtti. Hindistan’ın S-400 anlaşmasıyla ilgili olarak ise bu konuda alınmış bir karar olmadığının altını çizerken Hindistan ve Türkiye’nin aynı kategoride düşünülmemesi gerektiğini söyledi. Konunun oldukça karmaşık olduğunu belirten Donfried, müttefiklik ilişkisi açısından CAATSA’nın yasal gereklilikleri farklı olabileceğini ve ABD’nin NATO müttefiki olan Türkiye’nin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi ve eski Suriye Özel Temsilcisi olan James Jeffrey ise katıldığı panel ve mülakatlarda başta Suriye olmak üzere bölgede yaşanan gelişmeleri ve gelinen son durumu değerlendirdi. Biden yönetimiyle çalışmadığını ancak yine de Washington’da halen ABD yönetimiyle Suriye politikasıyla ilgili görüş alışverişinde bulunmaya devam ettiğini dile getiren Jeffrey katıldığı bir TV programında idlib’deki ateşkesin korunması gerektiğini savunurken “Suriye’de Türkiye olmadan çözüm olmaz” değerlendirmesinde bulundu. Jeffrey, Suriye’de kalıcı çözüm sağlanabilmesi için Türkiye’nin güvenlik endişelerine, göçmenler sorununa ve İran’ın bölgedeki durumuna ilişkin çözümler üretilmesi gerektiğini ifade etti.
Jeffrey, Suriye’de iç savaş atmosferindeki farklı aktörlerce farklı beklentileri giderecek bir çözümün bulunması gerektiğine vurgu yaptı. Bölgedeki bütün sorunlara alt kategorilerde çözüm bulamayan bir genel çözümün hiçbir zaman tam biz çözüm olamayacağını savunan Jeffrey, bulunacak çözümün Suriye’deki “İran sorununu da çözmeli, Türkiye’nin güvenlik endişelerine de çözüm üretmeli ve Türkiye’nin güney sınırındaki sıkıntıları da çözmeli” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin güvenlik sorunları nedeniyle bölgeden ayrılmak istemediğini kaydeden Jeffrey, “Türkiye sınırı boyunca kendini savunmak durumunda kalıyor. PKK meselesi çok ciddi bir mesele. Türkiye’de 3 milyondan fazla mülteci var ve İdlib’de şu an 3 milyon kişi bulunuyor” ifadelerini kullandı.